“Bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı ki bu dünya?”
Bu dizeleri belki kiminiz Orhan Veli Kanık’tan kiminiz Bülent Ersoy’un şarkısından hatırlayacaksınızdır. Ama ikisinin hâletiruhiyesi aynı değildir; mesela sevgili şairimiz atom bombalarının yağdığı bir dünyadaki tepkisizliğe eleştirisini cımbızlı ve aynalı bir persona yaftasıyla verir. Öte yandan şarkıda ise cımbız ve aynamız yaren yoldaş biz kadınlara, ruhumuza neşe üfleyen yeni bir dünya.
Bugün ise hem şarkı hem de şiir çoğunlukla boşa düşüyor; cımbız ve ayna ekonomik gidişata karşı kendi koşullarımızla direndiğimiz araçlar oldu desem yalan olmaz valla çünkü bizim yerimize cımbız tutacak, aynayla değişimimizi gösterecek kuaförlerin kapısından nerdeyse geçemez olduk. İş de başa düştü haliyle. Tabii bu konuda becerikli arkadaşları olan hatta kendi kendinin “terzisi” olanlarımız en şanslılarımızdan. Bu kişilerden biri de benim çevremde. Diyor ki “Saçlarımı boyamayı çok uzun süre önce kuaför fiyatları bir ev kirası boyutuna gelince bırakmıştım. Geçtiğimiz günlerde kızlar dedi ki X markette boyalar ucuz. Koşa koşa gittik, hepimiz aynı boyanın aynı rengini alıp boyadık. En büyük dert ise istenmeyen tüyler. Bıyık aldırmak bile lüks oldu. Beş lira veriyorduk, şimdi olmuş 20 lira. Onun için de iple bıyık almayı bilen arkadaşlara gidiyorum.” İnsanın adeta yaşasın kadın dayanışması diyesi geliyor.
MASKELER ÇIKTI, DÜZEN BOZULDU!
Pandemi kötüydü falan ama, maskelerle uzun bir süre devam edebildik sayesinde. Geçen yine bir arkadaşım dedi ki “Valla maskeler gitti yine bıyık almalara başlayacağız.” Ne bitmez çilemiz varmış be!
Herkes o kadar mustarip ki bir mağazada denk geldiğin tanımadığın biri bile hemen ufak tüyo verebiliyor ya da daha uygun fiyatlı ürünler varsa öneriyor. Hani var ya bazıları, diyorlar ya “Bunlar temel ihtiyaçlar içinde değildir, lükstür, o yüzden de lüks vergisi alıyorum canım…” Bir gün lüks olsun diye vücudunda tüy çıkarabilen olduğunda yani balık kavağa çıktığında ancak ikna olurum ben buna. Adı üstünde istenmeyen tüyler, gönüllü olarak yazıldığımız bir program değil bu bizim.
HEPİMİZİ YOUTUBE PROGRAMLARINA ÇEVİRDİLER
Daha bugün bir mağazada genç bir kadın arkadaşla birbirimizi hijyenik pedleri seyre dalmışken bulduk. O kadar çok bakmışım ki endişelendi herhalde, en sonunda bana indirimini beklediği bir pedi gösterdi, belki düşünürsün gibisine. Seçim ya da tercih olmayan bir biyolojik sürece para vermek hep saçma gelmiştir, şimdi de sanki arz-talep eğrisiyle coşan bir durummuş gibi artan fiyatlara “Zorunda mıyım?” diyorum. Hükümet sanırım tüm kadınları mazoşist sanıyor hem oldukça sancılı hem de oldukça pahalı olan bir şeyi lüks kılarak.
Pembesiyle moruyla mantar gibi her yerde biten bu yukarıda bahsettiğim mağazalardan birinde çalışan bir arkadaş çok dikkat çekici bir şey demişti: “Birçok insan artık Youtube’dan evde bıyık nasıl alınır, evde saç nasıl kesilir diye videoları izliyor.” Neyse ki teknolojimiz arşa alemlerde geziyor da en azından yol yöntem öğrenebilecek mecralarımız var ama hepimizi duş başlığından sırt kaşıyıcısı yapılan ev ekonomisi odaklı programlara çevirdiler. Yine de kuaför arkadaşlarımız korkmasınlar, bu sektörde endüstri 5.0 tutmaz, kimse sizin yerinizi tutamaz. Yine aynı arkadaş kendisi bakım ve hijyen ürünlerinin membaında olmasına rağmen enflasyonun coşkuyla “güncellenmesinden” sonra ürünleri satın alamadığını söyledi. Bir fabrika işçisi gibi olmasa da bu arkadaşımız da resmen sattığı ürüne yabancılaşmış.
UMURUZUMDA TABİİ Kİ BU DÜNYA
Hangimiz yabancılaşmıyoruz ki? Kaliteli ve sağlıklı olan her şeye yabancılaşıyoruz. İstemediklerimiz ya da zorunda olduklarımızla bu kadar savaş verirken bir taraftan da istediklerimize hepten erişemeyişimiz var: Makyaj malzemeleri, güneş kremleri ve saç bakım ürünleri. Ben bir “rimel kadınıyım.” Rimeli yaz kış sürerim bana iyi gelir ve nasıl kıyafetlerim bir parçamsa bu da en az onlar kadardır. Bu yüzden de olsa da olur olmasa da olur deme hakkını kimseye vermek istemem, en azından bunun seçimini ben yapayım isterim ama nerede… Çünkü tüm bu işlemler, bakımlar ve ürünleri, hijyen ürünleri marjinalize edilmiş ihtiyaçlar haline geldi kadınlar için. Belki de şairimiz de cımbız ve aynanın olduğu yerde ekstranın olduğuna inandığı için koca eleştiriyi bu iki objeye yıkmış. Neyse konumuz bu değildi ya da tam olarak buydu. O yüzden bu dünya bizim “öyle bir umurumuzda ki” sadece domatesin kilosunun 35 lira olarak “düzenlenmesi” için değil bir rimelin de bir ev parası etmemesi için kavga etmekteyiz.
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Ped, herkes için bir haktır
Pede erişim herkes için doğrudan sağlık hakkı ile ilişkilidir. Cezaevindeki mahpusların pede ulaşım...
Pedin tarihi: Papirüsten kumlamaya, utançtan kutla...
Antik Yunan’dan, günümüze süregelen, türlü yollara başvurulan, kimi kabilelerde utanç kimisinde kutl...
HPV aşısı ücretsiz olmadığında neler mi yaşıyoruz?
Yanlış bilgi, ücretli olması, testlerin anonim yapılmaması kadınların HPV aşısı olmasının da önüne g...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.