Kadın ve erkek eşitsizliğini sorgulamaya başlamam ilkokula başladığım dönemlere denk geliyordu. Küçük bir muhitte oturuyor ve tüm komşularımızı tanıyorduk. Kendi kendime yaptığım sorgulamaların en çok hatırımda kalan soru işaretleri şunlardı:
Birincisi mahallede meslek sahibi bir tane bile kadın yoktu, günlerini saçma tasavvurlardan konuşarak geçiriyor, kızlarının kocalarının ne kadar çalışkan, oğullarının ise çok becerikli olduklarından bahsediyorlardı. Oğlanlar bu kadar zirvedeyken gelinlerin yerden yere vuruluşu kız çocuklarının hanım hanımcık ve sessiz olup erkeklerin masaya yumruk vurması gibi konular gündemin ilk sıralarında yerini alıyordu. Akşam beşten sonra dedikodu meclisleri dağılır ve hepsi eşleri ve çocuklarına yemek hazırlamak için hanelerine geçerdi. Bir gün oğlunu hararetle öven Adile teyzeye kızı Kamile’nin nasıl olduğunu sordum suratı ekşidi “Napsın evlenemedi gitti işte, kaldı başımıza, evlilik, koca bunlar mühim şeyler evladım...” Bu cevap karşısında düşüncelerim öyle karıştı ki bir kadının görevinin evlenip çocuk sahibi olup ömrünün sonuna kadar perdelerin daha çok nasıl parlayacağı ya da halı lekesinin nasıl çıkacağı gibi şeylere kafa patlaması olduğunu düşünmüştüm. En nihayetinde yedi yaşındaydım ve kitaptan daha değerli bir şey yoktu benim için, bilmiyordum.
Eve geldiğimde ilk işim anneanneme evlilik yapmamanın kötü bir şey olup olmadığını sormak oldu. Sevgili anneannem her ne kadar bana ‘sen okulunu oku, o iş sonra gerek’ dese de o da ‘oğlancı’ bir kadındı. Bazen erkek çocuklarına düşkünlüğü beni öyle kırıyordu ki bu erkeklerde olup bende olmayan ne var acaba diye sersem tavuk dolanıyordum ortalarda.
34 ERKEĞE KARŞI TEK BAŞINA
Derken o küçük muhitten taşınıp İstanbul’a geldik. Ufak yaşlardan beri asker olma gibi bir meramım vardı, annem ve babam ise hemşire olmamdan yanaydı. Kime asker olmak istediğimi söylesem ya da erkeklere askerlik var niye kadınlara yok desem cümbüş başlıyordu; Ya kızım sen askerliği kolay mı sandın, bir git iki gün dayanamazsın... Ya Yağmur evladım erkek işi bunlar napıcaksın askeriyeyi, kadın kısmı kibar olur hanım hanımcık olur...
Okuldaki hocamdan bakkaldaki yaşlı amcaya kadar tartıştığımı ve şunu kendime sürekli hatırlattığımı anımsıyorum; “Erkeklerden daha iyi olduğumu, onların yaptığı her işin on katını yapabileceğimi bu insanlara kanıtlamalıyım.”
Hemşirelik baskılarına rağmen denizcilik lisesine girdim. Çok çalışıyordum ve sürekli talimlerimiz oluyordu. Özellikle yüzme konusunda kendimi sürekli yetersiz buluyordum. Ayda yirmi beş kitap bitirme -ki bu günde yüz yetmiş sayfaya tekabül ediyor- haftada yedi konu araştırma, tüm derslerden iyi not alma, editörlüğünü yaptığım okul dergisi için öğrencileri teşvik etme, tiyatro kursu için piyes yazma ve rol çalışmaları, okulumuzda hiyerarşi olduğundan alt sınıftaki öğrencilere ders anlatmak ve onları motive etmek durumundaydım. Mutlaka haftada iki film, dört belgesel izlemeli, kütüphane ve seminerlerden geri kalmamalıydım. Aynı zamanda okulun sunucusu ve onur kurulu başkanı olduğumdan yerine getirmem gereken toplantılar ve ilgilenmem gereken disiplin olayları vardı. Zaman hiçbir zaman yetmiyordu...
Üniformamla ordan oraya koştururken rakip olarak gördüğüm erkeklerin ise parmakları dahi kıpırdamıyordu. Her günü ayrı planlar ve günlük koyduğum hedefleri sürekli aşmaya çalışırdım. Aşamadığım zamanlarda ise kendime küser, bundan sonra nefes almak yok, sana müstahak bunlar derdim. Halbuki zaten nefes alamıyordum.
Bir süre sonra kendime düşman olmaya başladığımı fark eden sevgili hocalarım toplanıp benimle ciddi bir konuşma yaptılar. Otuz dört erkek bir kız olan sınıfta, erkeklere rağmen çok iyi işler çıkardığımı, artık durmam ve yaşıtlarım gibi çıkıp biraz eğlenmem gerektiğini, yoksa işlerin daha zor olacağını söylediler.
Her seferinde beni ne kadar sevdiklerini dile getiren canım öğretmenlerim “erkeklere rağmen iyi olduğumu” söylüyordu. Yani ben bir kızdım en nihayetinde ve erkekler zaten benden daha iyi oldukları için onların gözünde böyle bir başarı takdire şayandı!
Erkeklere göre tüm bunlar birer göz boyamadan ibaret olmakla birlikte, dünyayı sanki sen kurtaracaksın söylemleri diziliyordu birbiri ardına...
NEDEN BUNCA YÜK VAR OMUZLARIMDA?
Ve şunu fark ettim; Biz kızlar azimli olmalıyız ama fazla değil, başarılı olmalıyız fakat çok değil, yoksa bu erkeği tehdit ve rahatsız eder!
Kendi ellerimizle oluşturduğumuz toplum koca bir labirent ve bu labirentin çıkış yolu erkeklere yeşil oklarla gösterilirken kadınların üzerine çıkmazlar örüyor. Avukat, feminist, aktivist yazar Feyza Altun’un söylediği gibi erkeklik bu kadar yüceltilirken kadınlığın yerden yere vurulmasıdır asıl sorun.
Erkek egemen toplumda yaşayan bir kadın;
Eğer araç kullanıyorsa sıkıştırılmaya, eve kadar takip edilmeye, ardı arkası kesilmez korna sesleriyle taciz edilmeye üstüne üstlük kadından şoför olmaz yaftalamalarına hazırlıklı olması beklenir.
Bir taciz veya tecavüze uğradığınızda nasılsın, bir şeyin var mı, nasıl oldu, kimdi gibi sorulardan önce o saatte orada ne işin vardı, ne giymiştin gibi ahlak yoksunu sorularla karşılaşırsınız.
Gerek otobüste, metrobüste, minibüste erkeğin sana yer açtığı kadar barınırsın.
Dedikodular, küfürler, mahalle baskıları, edep dersleri yeri geldiğinde özdeyiş ve deyimlerde hep senin üzerinden işlenecek birer konudur adeta.
Kendi karar mekanizman, muhakeme yeteneğin yokmuş gibi bir erkeğin senin hayatınla ilgili karar vermesi oldukça olağanmış gibi karşılanır.
Velhasıl Agnes Dewenis’in dediği gibi:
“Neden, kadınım diye, söyle bana
Bunca yük var omuzlarımda
Tanrı, anayasa ve Birleşmiş Milletler
Söylerken bana hep birlikte
Tamamen eşit olduğumuzu?”
İlgili haberler
İzlanda'da eşit ücret zorunluluğu geliyor
42 yıldır her 24 Ekim'de eşit ücret için sokaklara dökülen kadınlar sonunda kazandı. İzlandalı kız k...
Şiddetin karşısında kadınların yanında posterler
Kadına yönelik şiddet... Dünyanın her yerinde kadınlar şiddete maruz kalıyor ve dünyanın her yeri mü...
Eşit ve özgür bir ülke kazanacak, kadınlar kazanac...
Yüzde 59'a yüzde 41'lik bir oranla 'hayır' çıktı Adana'da. Adana Kadın Platformundan Sevil Aracı tüm...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.