Asıl mağdur nafaka ödeyen erkek değil; nafakaya mecbur bırakılan kadın
Son günlerde yine gündemde olan nafaka konusunda hükümet ‘erkeklerin mağduriyetleri’ üzerinde duruyor. Peki hak ettiği nafakayı bile alamayan kadınların, çocukların mağduriyeti ne olacak!

Cumhurbaşkanı seçimlerinden hemen sonra açıklanan ilk 100 günlük eylem planında nafakanın sınırlandırılması ve bu konuda -erkeklerin yaşadığı- mağduriyetlerin giderilmesi de yer alıyordu. Bu sahte mağduriyeti temellendirmek için neler yazıldı çizildi; “Kadınlar yoksulluk nafakasını zenginleşme yöntemi gibi kullanıyor”, “Kadınlar erkeklerden intikam almak için nafaka istiyor” daha neler neler...

Böyle argümanların arkasındaki niyet ise kadınların nafaka almasını ciddi oranda sınırlamak ve aslında maddi olanakları yeterli olmayan kadınların ne olursa olsun boşanmasına engel olma.
Peki gerçekten durum anlattıkları gibi mi? Yaşamları zorluklarla geçmiş iki kadının nafaka mücadelelerini dinleyelim.

ADALETE İNANCIMIZ BÖYLE BÖYLE TÜKENDİ
Vildan 42 yaşında, 4 çocuk annesi. İlk evliliğini 15 yaşında ailesinin zoruyla geçekleştiriyor. Bu evliliği boyunca uzun yıllar Almanya’da yaşıyor. Baskı, şiddet, yabancılık hali onu çok zorluyor ve gittikçe içine kapanık bir hale geliyor. Üç çocuğunu Almanya’da doğuruyor ve yıllar sonra çocuklardan birinin öğretmeni çocuğun durumunda bir farklılık görerek eve sosyal hizmet uzmanlarını yönlendiriyor. Vildan orada yaşadıklarını şöyle anlatıyor; “Avrupa gerçekten Türkiye gibi değil, biz çok geriden geliyoruz. Sosyal Hizmet Uzmanları evimize geldikten sonra hayatım değişti, bana çok yardımcı oldular ve sonunda boşanmak için ilk adımı attım. Bu süreç çok sancılı geçti çünkü eşim çocukları kaçırmaya çalıştı, boşanmak istemedi, çok zorluk çıkardı.” Vildan, boşanıyor ama eşinden alması gereken nafakayı hiçbir zaman alamıyor.

Tüm bu yaşadıklarından sonra Türkiye’ye geri dönüyor ve bir süre sonra burada ikinci evliliğini gerçekleştiriyor. “Ekonomik anlamda güçsüzdüm, çalışıyordum ama yetmiyordu, sanki evlenince hayatın yükünü bölüşebilirmişim gibi geldi” diyor. Bu evliliğinde de bir süre sonra sıkıntılar baş gösteriyor ve 2 yıl önce eşinden boşanıyor.

Anlaşmalı boşandıkları için bir sıkıntı yaşamadığını ama eski eşinin çocuğunu görmek için gelmediğini ve 2 yıldır da tek kuruş nafaka ödemediğini söylüyor ve nafakayla ilgili gündemde olan değişikliği adaletsizlik olarak değerlendiriyor: “Kadınlar boşandığı, ilişkisini bitirdiği bir adamdan kolay kolay bir beklenti içine girmez. Zaten bitmiş gitmiş bir şey istemez kadınlar da. Ama istisnai durumlar var mıdır vardır tabii. Ben babasının çocuğum için bir şeyler yapmasını tabii ki beklerim. Bunu en çok da çocuğum için isterim. Eski eşimin adliyenin tam karşısında bir berber dükkanı var, bütün hakimler, savcılar gidip orada tıraş oluyor ama nasıl oluyorsa hakkında icra kararı çıkardığımda herhangi bir işyeri veya ev adresi gözükmüyor. O yüzden de icra yapılamıyor. Eski eşim çalıştığım işyerine gelip ayda vermesi gereken 600 TL’yi vermek istemediği için olay çıkardı. Polis çağırınca gitti. Bir yerlerde adamın varsa işler senin istediğin gibi yürüyor, bu yüzden kadınların adalete olan inancı kalmıyor. Bazı avukatlardan da bu konuda akıl alıyorlar. Şimdi soruyorum yetkililere; erkeklerin mağdur olduğunu söylüyorlar, bu nasıl bir mağduriyet? Madem erkekler mağdur olmasını istemiyorlar o zaman kadınların mağdur olmaması için devletin bir şey yapması gerekmez mi? Ben kendim için nafaka istememiş bir kadın olarak çocuğum için verilmesi gereken nafakayı bile alamazken; çalışacak durumda olmayan, çocuğuna bakmak zorunda olduğu için yoksulluk nafakası isteyen kadınların mağduriyetini nasıl gidereceksiniz? Haberlerde çok duyuyoruz; mesela bir yol var, üst geçit olmadığı için bir sürü insan karşıdan karşıya geçerken ölmüş. Bu da ona benziyor, herhalde kadınların cinnet getirmesini bekliyorlar önlem almak için. Uzun uğraşlar sonucu nafaka için iyi bir avukatla görüştüm gerekirse tekrar dava açacağız, çocuğumun hakkını almam gerekiyor; çünkü tek başına çok zorlanıyorum.”


NAFAKA ÖDEMEMEK İÇİN SAHTE RAPOR ALDI
Sema 27 yaşında, 4 yaşında bir kızı var. Küçük yaşta ailesinin baskısıyla evlenmiş ve bu evlilikten sonra peş peşe hiç istemediği şeyler yaşamış. İlk evliliğinin ardından bir süre sığınmaevinde kaldığını ve burada kadınların gördüğü muameleden rahatsız olduğu için iş bulup çıktığını anlatıyor: “Çocuklarıyla gelen kadınlar vardı. Verilen kahvaltı yetmezdi, çoğu kadın kendi yemez çocuğuna yedirirdi. Adı üstünde ‘sığınmaevi’, sığınacak, gidecek yeri olmayanlar gidiyor oraya ama orada çalışanlar ‘siz zaten düzgün olsanız buralara düşmezdiniz’ der gibi davranıyorlardı. Baktım dayanılacak gibi değil, iş bulup çıktım, kadınların çoğu gitmek istemez oralara çünkü kolay olmadığını duymuşlardır, devlet önlem alacaksa önce buraları iyileştirsin.” 

Sema bir tanıdığının yanına yerleşip işe başlıyor ve bu sırada tanıştığı bir adamla ikinci evliliğini gerçekleştiriyor. 4 yaşındaki kızı da ikinci evlilikten. “Maddi açıdan durumu iyiydi, işi iyiydi. Ama ben de çalışmaya devam ettim, birlikte çalıştık. Zamanla fark ettim ki yolunda gitmeyen şeyler var. Aldatıldığımı öğrendim, sessiz kalmadığım içim şiddet görmeye başladım, evde hiç huzur kalmadı. Boşanmak istediğimi söylediğimde çok diretti. Kesinlikle ruhsal sorunları olduğunu tahmin ediyordum. Beni her tehdit ettiğinde, şiddet uyguladığında karakola gittim. Karakoldaki polisler artık beni de onu da tanıyorlardı ama hakkında somut hiçbir yaptırım uygulanmıyordu. ‘Senin hâlâ eşin, bir şey yapamayız’ diye geri gönderdikleri de oldu. Yasada böyle bir şey yok ama karakoldaki polis istediği gibi iş yapıyor.

Bu kabus 1 yıldan fazla sürdü. Bütün bunlara çocuğum da şahit oldu o da çok korktu. Sonunda kararlı olduğumu anlayınca boşanmayı kabul etti, anlaşmalı boşandık. Nafaka talep etmedim. Çocuk için nafaka vereceğini söyledi; miktarı kendisi belirledi. Aylardır da ödemiyor, çocuğumun ihtiyaçlarını tek başına karşılıyorum. İcraya verdiğimde ‘akli dengesi yerinde değildir’ diye rapor aldığını ve sahip olduğu bütün varlıkları başkasının üzerine aldırdığını öğrendim. İtiraz ettik, hâlâ aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiğini kanıtlarıyla sunduk, duruşmayı bekliyoruz.

Bence kadınları en çok yoran şey davaların uzun sürmesi, yasanın uygulanmaması. Nafaka hakkına gelince de kendim için hiçbir şey talep etmedim ama çocuğu için bir şey yapmalı mutlaka çünkü tek başına benim çocuğum değil bu çocuk.

İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Nafaka hakkımız tehlikede!

Kadınların boşanma ile kazandığı ‘nafaka hakkı’nda yeni düzenleme yapılması planlanıyor. Adalet Baka...

Nafaka ile ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek!

‘Kadınlar nafaka ile yan gelip yatıyor’, ‘nafakayı ödeyemeyen koca böbreğini sattı’, ‘kadınlar nafak...

Mesele 3-5 kuruş nafaka meselesi değil

Hangi kadın üç kuruş nafaka için mahkemelerde sürünmek, kendi ayakları üzerinde yaşamak dururken baş...