1883’te Eliza Scidmore Alaska’ya giden bir posta gemisine atladı. Washington’daki hayatından sıkılmıştı, doğabilimci John Muir’in San Francisco Bulletin’de yayımlanan betimlemelerinden ilham almıştı. Rusya’dan satın alınan, haritası dahi çıkarılmamış kuzey tundrasını çok az Amerikalı ziyaret etmişti. 27 yaşındaki cesur yazar ve fotoğrafçı gidip kendisi görmeye karar verdi.
Scidmore her sabah 6’da kalkıp kahvesini içtikten sonra etrafı dolaşırdı. Günün geri kalan kısmını da kuzey ışıklarını gözlemleyip mektup yazarak geçirirdi. “Burası maviye çalan bir ülke” demişti sonraki bir röportajında.
Amerikan gazetelerinde Alaska hakkında yayımladığı makaleler, halkı ve büyük kaşifleri etkisi altına aldı. Bunlar Alaska hakkında yazılan belki de ilk yazılardı. Yazıları bir seyahatnamede toplayınca bir eleştirmen onu “ülkedeki en iyi muhabirlerden biri” diye nitelemişti.
Alaska yolculuğu sonrasındaki yıllarda, on beş makale ve derginin ilk renkli fotoğraflarından bazılarını üreten Scidmore, National Geographic okurları için aileden biri haline geldi. -National Geographic’teki ilk kadın yazar ve fotoğrafçı olarak kabul ediliyor, derginin yazı kuruluna seçilen ilk kadın o aynı zamanda.- National Geographic’te geçirdiği yirmiyi aşkın senede yardımcı editörlük, sekreterlik ve dış işleri sekreterliği gibi pozisyonlarda bulundu.
National Geographic’te kadınlar görece az bir şekilde temsil ediliyordu, ilk başkanı Gardiner Greene Hubbard ve ilk editörü Gilbert H. Grosvenor, Scidmore’a hayrandılar. Dergi büyürken her ikisi de Scidmore’un tavsiyelerini yerine getirdi. Daha fazla renkli fotoğraf talep eden bu genç kadın akademik dergiyi etkileyip dönüştürdü.
Elize Scidmore Madison, Wisconsin’de 1856 yılında doğmuştu. Kısa süre sonra ailesi Washington’a taşındı. Lincoln’den Taft’a değin her başkanı bildiğini söyleyen annesi bir pansiyon işletiyordu.
Bu bağlantılar gezginlik hayalleri güden Scidmore için faydalı oldu. Kadınlar, gazete temsilcisi olarak işe alınmaya başlamıştı 1870’li yıllarda, Scidmore de ilklerden biriydi. İlk köşe yazıları National Republican gazetesinde yayımlandığında 19 yaşındaydı. Sonra The New York Times gibi Washington’daki çeşitli gazetelere yazdı.
Yazılarını “E.R. Scidmore” ya da “E. Ruhamah Scidmore” imzalarıyla yazdığı için okuyucuları onu erkek sanıyordu. Ona gelen mektuplar “Sayın Bay” diye başlıyordu. Kitap eleştirmenleri “Bay Scidmore”un eserlerini övüyorlardı.
Scidmore öylesine üretkendi ki bir haftada 1000 dolar kazanıyordu, 1880’lerdeki bu meblağ günümüzde 26 bin dolara denk düşüyor. Bu parayı gezginliğe yönelik çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için kullanacaktı bir gazetedeki habere göre.
Scidmore, Batılı ziyaretçilere kapısını açan Japonya fikriyle yanıp tutuşuyordu. Kardeşinin orada diplomatik bir ilişkisi vardı, onun aracılığıyla Japonya’ya yerleşti.
Scidmore Japonya’dan değerlendirmeler yazmaya başladı. Harper’s Bazaar’daki Japon kadınların yüksek statüsüne hayran kaldı, The Cosmopolitan Magazine’e çaydanlıklarla ilgili yazdı, Japon ve Çin yemek çubuklarının farklarını analiz etti. Japon ipek böcekleriyle ilgili American Farmer’a yazdığı bir makalede, tırtılları “incelikle yetiştirilen aristokratlar” olarak betimledi derin bir saygıyla. “Dünyadaki en güzel şeyler” dediği kiraz ağaçlarının fotoğraflarıyla birlikte Washington’a döndü. Başkan Grover Cleveland yönetimine, Tidal Basin bölgesine kiraz dikimine yönelik dilekçe yazmaya başladı.
SEYAHAT İÇİN DOĞAN KADIN...
Seyahat eden Scidmore 1890’daki bir röportajında seyahat etmeyi hep içinde olan bir şeymiş gibi tarifledi. Daha çocukken coğrafya çalışıp haritaları incelediğini; “Gündüz kurduğum düşler hep diğer ülkelere yönelikti.” diyerek anlattı hayalini.O yıl, çağın bilim ve keşif öncülerini arayan henüz iki yıllık bir organizasyon olan National Geographic’e katıldı. Bir düzine kadın üyeden yalnızca biriydi. İki yıl sonra tümü erkeklerden oluşan bir kurul onu kurumun temsilci sekreterliğine seçti.
Scidmore, topluluğun çoğalan konuşmaları için kaşif ve diplomatları bir araya getirdi. Öncesinde beş kere kadar ziyaret ettiği Uzak Doğu ve Alaska gibi konularda konuşmalar yaptı. Muir ona öylesine hayran kalmıştı ki orta ismini Ruhamah dağına verdi. Ayrıca Scidmore Glacier ve Scidmore adaları da vardı, onunla iletişimini yıllarca sürdürdü.
1890’ların sonuna doğru Hubbard, Scidmore’a genç National Geographic’e ilişkin fikirlerini sordu. Benzer Avrupa yayınlarını incelemekte olduğunu, National Geographic’in biraz değişime ihtiyacı olduğunu söyledi Scidmore.
“Bu harika bir başlangıç ve öncesine göre belirgin bir ilerleme; ama bunu başka bir sıçrama yapmak için kullanmalıyız ki coğrafi literatürde ciddi, uzun soluklu bir dergi olabilelim” diye yazdı Scidmore.
DEĞİŞİM FOTOĞRAFLARLA GELDİ
Derginin metne boğulmuş sayfalarındaki ilk fotoğraf 1890’da yayımlandı. Ama 1905’te Grosvenor; Lhasa, Tibet’ten 11 sayfa yer tutan fotoğrafı dergiye koyana kadar fotoğraflar derginin merkezine oturmamıştı. Birkaç ay sonra Grosvenor Filipinler’den 138 fotoğraf yayımladı, diğer yıl ise tüm zamanını vahşi yaşam ve doğa fotoğraflarına adadı.Bu hamleler sayesinde derginin üyeliği sadece iki yılda 3 binden 20 bine çıktı.
CESARET CESARET DAHA FAZLA CESARET...
1890’larda şu an Smithsonian Institıtion adını almış olan organizasyon; Hindistan, Japonya, Çin ve Endonezya’nın Java bölgesindeki seyahatlerini belgelemesi için Scidmore’a bir Kodak kamera verdi. National Geographic’in ilk kadın fotoğrafçısı olmuş gibiydi artık. (Ona atfedilen fotoğraflar hikayelerinde belirginleşmekte, ama ilk hangi fotoğrafları çekip hangilerinden komisyon aldığı konusunda ilk kayıtlar net değil.)1909’da Grosvenor’a şöyle yazdı: “Niye birkaç renkli yazıcı almıyorsun? Karla kaplı zemindeki yeşil ağaçların arasında bulunan kırmızı, sarı tapınakların üzerinde uçan insanların fotoğrafları güzel olabilir…”
Grosvenor cevaben: “Sen burada olup süreci yönlendirmedikçe böylesi bir üretime girmeye cesaret edemem. Uzun zamandır renkli materyal konusunda düşünüyorum, ama uygun malzemeler henüz üretilmedi.”
Renkli fotoğraflar birkaç yıl daha düzenli olarak yayımlanmadı dergide. Renkli fotoğrafçılık oldukça pahalıydı, derginin kurulu da bu durumun içeriği zayıflatabileceği konusunda endişeliydi. Ama Grosvenor dergisini büyütmekte kararlıydı, ve Asya’nın uzak bölgelerinden renkli fotoğraf üretmeye başlayan Scidmore da faydalı bir kaynaktı.
1910 yılınca Grosvenor Scidmore’a: “Bu kış seni çok özlüyoruz” diye yazdı. “Her zaman fikirlerle ve önerilerle dolusun, her daim burada bizimle yaşasan daha iyi olabilir. Bu mektubun amacı renkli fotoğraf yeniliklerimize dikkatini çekmek, ve bu gibi diğer çalışmalar yapıp yapamayacağını sormak.”
Scidmore hemen işe koyuldu, Grosvenor’a bir dizi kadın ve çocuğun fotoğraflarını yolladı: “Fotoğrafları boyut olarak sabitledim ve güçlü bir şekilde renklendirdim. Birkaç farklı renk düzenlemesi yaparak kendinizi galip sayabilirsiniz, birkaç bin abone daha kazanabilirsiniz. Metropol dergileri cimri bir şekilde küçük ölçekli renkli fotoğraflar ürettiği için bu durum, en çok ortalama aboneleri etkileyecek gibi.”
1914’de “Young Japan” (Genç Japonya) başlığıyla 11 fotoğraf basıldı, bazıları derginin ilk renkli fotoğraflarıydı. Konu ilk doğal renkli (otokrom) fotoğrafı da içeriyordu. Buna rağmen National Geographic, 1959’a kadar kapağına fotoğraf koymadı. 1959 yılında ise “16 sayfalık 4-Renk Fotoğraflar”ın reklamı yapıldı derginin kapağında. (National Geographic sonrasında ilk yer altı, sualtı ve hava fotoğraflarını da yayımladı.)
Scidmore bugün için 450 dolar – 10 bin dolar alıyordu fotoğraf dizileri için. Grosvenor ücret hakkında ona “Herhangi bir fotoğraf dizisi için daha önce ödediklerimizden çok daha fazla” demişti. Fotoğrafları ve yazıları için standardın üstünde bir ödeme alıyordu sürekli. Scidmore bir telegrafında “Fotoğraflar harika” diyordu. “Koreli ve Çinliler’i çek, daha fazla Japon olsun.”
Grosvenor mektubunda birkaç ipucu da veriyordu: “Özellikle istediğimiz fotoğrafın hayatı ve hareketi içermesi. Gülümseyen bir bebek, huzur içindeki bir yüzden daha iyidir. Bir şeyler yapan, hareket eden, koşan insanlar her zaman olmasa da sakince duran insanlardan genelde daha ilginçtir.”
ÇIĞIR AÇTI AMA UNUTULDU...
Scidmore Japonya’da yaşadı, ABD adına iyi niyet elçisi olarak hizmet verdi, hizmetinden dolayı kraliyet ödülü aldı. I. Dünya Savaşı’nda yer aldı, sonra Cenova’ya gidip yeni kurulan League of Nations (Milletler Cemiyeti) hakkında yazdı. Evini değerli antikalarla, hatıratlarla donattı. Diplomatlar için bir buluşma yeri haline gelen evinde Çin imparatoriçesinin mirasından bir koltuk da vardı.1928’de 72 yaşındayken apandisitinde sorun çıkınca hastaneye kaldırıldı. “Yorucu, yavaş bir süreç bu, ve tüm planlarımı nasıl da bozduğunu hayal ediyorsunuzdur” diye yazmıştı bir kartpostalda. Hasta olmaktan pek memnun değildi görünüşe göre.
Eliza Scidmore 3 Kasım 1928’de sabah erken saatlerde vefat etti. Külleri Japonya’ya kardeşi ve annesinin yanına gömüldü.
Ne yazık ki Scidmore’un National Geographic arşivindeki yazışma dosyaları pek az. Ölümünden sonra yakın bir arkadaşı tüm mektuplarının yok edilmesini talep etti. “Bana, yazışmalarında en gizli şeyleri yazdığı söylendi” diye yazıyordu kuzeni.
Ölümünden sonra memleketi Wisconsin’deki bir gazete şunu yazdı: “Muhtemelen, Avrupa’da ve bu ülkede hiçbir Amerikalı kadının Miss Scidmore’unku gibi bir kozmopolit arkadaş grubu olmamıştır, zevkle yaptığı bu kadar değişik ilgileri olmamıştır.”
Ama Scidmore’un tarihteki yeri büyük oranda unutulmuş durumda. Scidmore’un biyografisini yazan Diana Parsell; kadınların hayatlarının, kocalarının hikayelerindeki ayak izleriyle yazıldığı bir çağda, çığır açan gazetecinin görünür olmasının bir nedeninin de hiç evlenmemiş olması olduğuna dikkat çekiyor.
Kimono içindeki üç Japon kadın çiçek açan kirazlar ardında fotoğraflanmış. Eliza Scidmore sonrasında ağaçların Washington D.C.’ye gelmesini sağladı.
Javalı bir anne Endonezya’da çocuğunu emziriyor. Scidmore Asya’yı dolaşırken sık sık anneleri ve çocuklarını fotoğrafladı.
Eliza Ruhamah Scidmore, arkaplanda yağlıboya bir resim olan nadir bir portre yakalıyor.
10 yaşındaki çocuk damat ve gelin, Endonezya’daki bir evlenme seramonisi sırasında bir tahtırevan üzerinde geziniyorlar.
Japon bir kadın shamisen çalarken şarkı söylüyor. Scidmore’un elle renklendirilmiş fotoğraflarından bazıları National Geographic tarafından yayımlananların ilklerindendi.
Bir kadın, soğuk banyodan korkan çocuğu rahatlatmaya çalışıyor. Scidmore’un 1914’deki makalesi “Young Japan” (Genç Japon), Asya’daki kadın ve çocuklar hakkında yazdıklarından ikincisiydi.
Delhi, Hindistan’daki bir sokak dansçısı dalgalanan eteğini kaldırıyor.
TAHTLAR, MÜCEVHERLER VE PÜSKÜLLER: SCIDMORE’UN ASYA PORTRELERİ
Hindistan’daki genç bir Tamil kızı gümüş ve mücevhere bezenmiş. “Mücevherler genelde düğün için kiralanır iki aile tarafından, varoşların çocukları sadece bir günlüğüne sekiz –on kolye, bilezik ve mücevher takarlar” diyor Scidmore yazısında.
Japonya’da bir kiraz ağacı çiçek açıyor. Scidmore pempe renkte çiçek açan bu kiraz ağaçlarını Amerika’ya getirtmek için yıllarca çaba harcadı.
NOT: Nina Strochlic National Geographic’e kültür, macera ve bilim alanlarında yazılar yazmakta.
Mehmet Demiryay www.nationalgeographic.com’dan Ekmek ve Gül için çevirmiştir.
İlgili haberler
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Jessi Tarbox Beals
Jessie Tarbox Beals, Amerika’nın fotoğrafları yayımlanan ilk kadın foto muhabiri ve ilk kadın gece f...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Lisa Kristine
Modern köleliğe tanıklık eden fotoğraflar çeken dünyaca ünlü bir fotoğrafçı Lisa Kristine. Hayatının...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: İlk Seyyar Kadın Fotoğrafçı Mu...
Muzaffer Hanım’ın ilginç bir mesleği vardı. O ilk seyyar fotoğrafçılardandı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.