İngiltere’deki Tate Modern Müzesi, geçtiğimiz ay, kadınlara oy hakkı mücadelesinin ünlü isimlerinden Sylvia Pankhurst’ün resimlerini, Pankhurst ailesinden satın aldı. Sylvia’nın halka sunulan dört tablosu, 1907’de çıktığı ülke genelindeki fabrika turunda gözlemlediği işçi kadınların portrelerinden oluşuyor. Sylvia suluboyasıyla, kolları sıvalı bu işçi kadınları çizerken çalışma koşullarının acımasızlığını kendi gözleriyle görmüş olur. “Makinelerin sağır eden gürültüsü, bunaltıcı sıcak” diye tarif ettiği fabrikanın alışık olmadığı ortamında bir saat içinde dayanamayıp bayıldığını yazar notlarına.
Orta sınıf bir aileden gelen ve sanat eğitimi almış olan Sylvia, resmettiği işçi kadınlarla aynı kaderi paylaşmasa da, yaşamı boyunca eşit ve adil bir dünya için, özellikle de kadınların oy hakkı için mücadele etti.
VI. Henry zamanında, yani 1400’lerin sonlarında, sadece mülk sahibi erkeklerin oy hakkı vardı. 1800’lerde yapılan reformlarla bir mülkü kiralayabilecek kadar zengin olan erkekler de oy hakkına değer bulundu. Yüzyılın sonuna doğru, bazı zengin kadınlar, kendilerinden daha fakir ve eğitimsiz olmasına rağmen, bazı erkeklerden daha aşağı tutulmalarından huzursuz olmaya başladı. Madem ki, oy hakkı mülkiyetle alakalıydı, o zaman onlar da seçime dahil olmalılardı. Bu gayeyle burjuva kadınlar kendi örgütlenmelerini kurmaya başladı. Kimi barışçıl konuşmaların, kimi politikacıları ikna etmenin, kimi doğrudan eylemlerin, kimi radikalizmin kazanım sağlayacağını düşünüyordu. Bu grupların liderlerinin ve üyelerinin çoğunluğu üst ve orta sınıftan kadınlar olsa da işçi sınıfından kadınlardan da üyeleri oldu zamanla. Oy hakkının işçi kadınların da yararına olduğu; eş, anne ve işçi olarak kadınların yaşamlarının daha da iyileşeceği yazıyordu bildirilerde. Oy hakkı mücadelesinin işçi kadınların politikleşmesi yolunda önemli bir rolü olduğunu belirtmekte fayda var.
BURJUVA EMMELINE’NİN OY HAKKI
Ama işçi kadınlar, burjuva kadınların ‘küçük kızkardeşleriydi’. Oy hakkı elde edilene kadar aynı safta olundu; fakat burjuva kadınlar ve onların örgütleri kendi sınıf çıkarlarını hiçbir zaman bir kenara koymadı. Bunun örneklerinden biri Sylvia’nın annesi Emmeline Pankhurst ve kurucuları arasında olduğu Women’s Social and Political Union (WSPU / Kadınların Toplumsal ve Politik Birliği) örgütüydü. WSPU diğer örgütlere nazaran en radikal eylemleri yapıyordu, kundakçılık, meclis üyelerine saldırılar, açlık grevleri, kitlesel yürüyüşler vs. Üyeleri arasında burjuva kadınların yanı sıra işçiler de vardı. Birliğin en bilinen isimleri Emmeline ile büyük kızı Christabel Pankhurst’tü. Sylvia da birliğin içinde hareket etti, kendi sorumluluğunda olan bölgede işçi kadınları örgütledi bir süre. Fakat onun sosyalist düşünceleri anne ve ablayı kızdırdı ve birlikten çıkarıldı.Sonuçta, onların amacı ‘sadece ve sadece erkek egemen sisteme karşı kadınları özgürleştirmektir’ ve başka davaların buna karıştırılmaması gerekir! Fakat 1903’te kurdukları WSPU’nun eylemlerini, I. Dünya Savaşı çıkınca Britanya hükümetine destek vermek adına durdurdular. Emmeline, konuşmalarını bu sefer, kadınları savaşa destek vermeye ikna etmek için yapıyordu. Sınıfının çıkarlarından hiç taviz vermeyen Emmeline, ‘küçük kızkardeşlerinin’ savaş adına çok daha fazla çalışmalarını, yaralılara hemşirelik yapmalarını istiyordu.
Oysa işçi sınıfından kadınlar için savaştan daha çok sıkıntı, daha beter koşullar demekti. Emmeline oy hakkı mücadelesindeki burjuva duruşunu hiç değiştirmedi! Kızı Sylvia’nın aksine imparatorluğu ve sömürgeciliği savundu, Muhafazakar Parti’nin savunucusu oldu.
İŞÇİ DORA’NIN OY HAKKI
Peki, oy hakkı mücadelesi veren işçi kadınlara ne oldu? Örneğin, belki de 1907’de Sylvia’nın resmettiği işçi kadınlardan biri olan küçük Dora’ya ne oldu?Dora’nın daha iyi bir yaşam için tekstil fabrikalarının olduğu Huddersfield’a taşınan ailesinin tüm üyeleri işçidir. Ablası Mary daha 10 yaşında işçi olur. Kendisi de öyle. Yaşamlarının tek çıkar yolunu sosyalizmde gören anne ve babanın yanında Dora da, çok küçük yaştan itibaren politikayla ilgilenmeye başlar. Annesini WSPU’nun yerel örgütüne üye yapar ve oy hakkı mücadelesine destek vermeye başlar.
İplik içinde kaybolmuş bir fabrikada saatlerce çalışan küçük Dora’nın yaşamı, henüz gazetelerin ilk sayfası için yeterince sansasyonel değildir. 1907’de 16 yaşına geldiğinde, Yorkshire ve Lancashireli kadınlarla birlikte parlamento önünde eylem yapmak üzere Londra’ya gider. İşte ancak o zaman, ‘Baby Suffragette’ (Bebek Süfrajet) manşetiyle polisler tarafından gözaltına alındığı fotoğrafı birçok gazetenin ilk sayfasındadır. Bir ‘bebeğin’ aç kalmamak için insana yaraşmayacak koşullarda, gün ışığı bile görmeden çalışmasına ses çıkarmayan gazeteler, politikleşmesine, hak talep etmesine şaşırır...
İngiltere’de verdiği oy hakkı mücadelesinin sonucunu görmeden, 1912’de bu kez Avustralya’ya göçer. Dokumacı olarak çalışan Dora, oy hakkını Avustralya’da 1919’da elde eder. Torunun aktardığına göre, 1976’da yaşama veda edene kadar politik aktivist olarak yaşamıştır. Emmeline’nin burjuva sınıfına tutunduğu gibi, Dora da kendi sınıfına tutunmuştur. Hükümette olduğu sürece ülkede birçok reform getiren, Vietnam Savaşı’ndan askerleri çeken, Çinle ilişkiler geliştiren, yüksek öğretimi ücretsiz yapan Avustralya İşçi Partisi’nin savunucusu olan Dora, çocuklarına Liberal Parti’ye verilmiş her bir oyun, işçi kökenli ailesinin savunduğu tüm değerlere ters düşeceğini öğütler.
Kaynakça:
https://www.theguardian.com/artanddesign/2018/dec/20/sylvia-pankhurst-paintings-of-women-at-work-acquired-for-tate
https://huddersfield.exposed/wiki/Dora_Thewlis_(1890-1976)
İlgili haberler
Kadınların oy hakkı mücadelesi
Kadınların hiçbir hakkını kazanması kolay olmadı, oy hakkını da tabii ki. Kadınlar dünyanın çeşitli...
GÜNÜN PORTRESİ: Sylvia Pankhurst
Sylvia Pankhurst, İngiltere’de kadınların oy haklarını elde etmeleri için mücadele etti. Birçok kadı...
İngiltere’de binlerce kadın oy hakkı için yürüdü
İngiltere’de kadınların ilk kez oy kullanma hakkı elde etmesinin 100. yıl dönümünde, on binlerce kad...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.