Hannah Senesh 1921’de gazeteci ve yazar bir babanın kızı olarak Budapeşte’de dünyaya geldi. Senesh’in yazı yazma yeteneği küçük yaşta başladı; 13 yaşından öldüğü güne kadar günlük tuttu. Ailesi asimile olmuş olsa da Budapeşte’deki antisemit iklim onu Yahudileri kurtarma hareketinin faaliyetlerine dahil olmaya itti. 1939 yılında Senesh Macaristan’ı terk edip İngiliz mandasındaki İsrail topraklarına gitti. Bir tarım okuluna yazılan Senesh, Sdot Yam adlı kibbutza (İsrail'de ortaklaşa kullanılan yerleşim bölgelerine verilen isim) yerleşti, şiir yazmaya devam etti ve kibbutz hayatına adapte oldu.
1943’te Senesh İngiliz ordusuna katılarak, savaşın ortasındaki Avrupa topraklarına paraşütle inmek için gönüllü oldu. Operasyonun amacı müttefik güçlerin Alman güçlerini yenmesine yardım etmek ve etrafı kuşatılmış Yahudi topluluklarına yardım eden direniş savaşçıları ile temas kurmaktı.
Mısır’da eğitimini bitiren Senesh düşman hattının gerisine paraşütle inecek 33 kişiden biri olarak seçilmeyi başardı. Doğduğu yer olan Budapeşte’ye ulaşmak için 1944 yılında Yugoslavya’ya inerek, orada direnişçi Tito partizanlarıyla üç ay geçirdi.
Bu sürede kaleme aldığı ‘Blessed is the Match-Kutsanmış Kibrit’ adlı eserinde “Şerefi uğruna atmayı durdurabilecek güce sahip olan kalp kutsaldır. Alevi tutuşturmak uğruna yanarak tükenen bir kibrit kutsaldır” diyordu. İdealizmini ve davaya olan bağlılığını ortaya koyduğu bu kelimeler ölümsüzleşti.
Macaristan’da Yahudilerin toplu halde Auschwitz’e gönderildiği döneme denk gelen 7 Haziran 1944’te, Senesh sınırı aşarak Macaristan’a girdi. Çok geçmeden Macar polisi tarafından yakalanan Senesh, aylarca süren dehşet dolu işkencelerden geçirildi. Tüm acılara rağmen, Senesh görevi ile ilgili bilgiyi sakladı. Annesinin polisin elinde olduğunu bilmesine ve ona zarar verecekleriyle tehdit edilmesine rağmen Senesh işbirliğine yanaşmadı.
Ekim 1944’te yapılan davasında Senesh büyük bir sadakatle eylemlerini savundu ve özel af talebinde bulunmayı reddetti. İşkence dolu sorgulamaları esnasında cesaretini hiç kaybetmedi ve son olarak 7 Kasım’da idam mangası tarafından infaz edildiğinde gözlerinin bağlanmasını kabul etmeyip, ateş eden askerlerin gözünün içine ve onu bekleyen kadere baktı. Senesh yalnızca 23 yaşındaydı.
1950 yılında Senesh’in kemikleri İsrail’e götürüldü, Kudüs’te Herzl Dağı’na gömüldü. Günlüğü ve edebi eserleri yayımlandı. Birçok şiiri bugün bilinen şarkıların sözü oldu. Bunların arasında en bilineni Ofra Haza’nın da söylediği ‘Eli Eli’ şarkısıdır.
Hannah Senesh’in infazından sonra hücresinde bulunan şiir:
“Bir-iki-üç… Sekiz feet uzaklıkta
İki-uzun adım, gerisi karanlık
Hayat fani bir soru işareti
Bir-iki-üç... Belki bir hafta daha
Belki öbür aya hâlâ burada olurum
Fakat hissediyorum, ölüm çok yakın
Gelecek temmuz 23 olabilirdim
En önemli şey için kumar oynadım
Zarlar atıldı
Kaybettim.”
Kaynak: Şalom
İlgili haberler
19 Nisan 1872| Sosyal hizmetin öncüsü Alice Salomo...
Alman kadın hareketinin liberal sosyal reformcularından, sosyal hizmetin bilim olarak kabullenilmesi...
GÜNÜN BELLEĞİ: Rose Schneiderman
Amerikalı bir sendikacı ve kadın hakları savunucusu olan Rose Schneiderman, işçi kadınların ekmek ve...
GÜNÜN BELLEĞİ: Valentina Vladimirovna Tereshkova
Valentina Vladimirovna Tereshkova Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) bayrağı altında u...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.