Dünya Sağlık Örgütü dünyada her 6 ölümden 1’inin nedeninin kanser olduğunu açıklıyor. Türkiye’de ise her 8 ölümden 1’inin nedeni (yüzde 13) kanser. Ancak bölgeden bölgeye büyük farklar var. Örneğin Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de yaklaşık her 4 ölümden, Kocaeli Dilovası bölgesinde her 3 ölümden, Antalya’da ise her 10 ölümden biri kanser nedeniyle.
Peki, kanserden ölümlerin artmasına sebep ne? Yediğimiz yemek, içtiğimiz su, soluduğumuz hava! Aslında yediklerimiz, içtiklerimiz kendiliğinden hasta etmiyor bizi. İçlerindeki pestisitler, ağır metaller ve polisiklik aromatik hidrokarbon (PAH) kalıntıları sorun.
LÖSEMİDEN, DEPRESYONA...
Pestisit, zararlı organizmaları engellemek ya da zararlarını azaltmak için kullanılan kimyasal madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik ajanlara verilen isimdir. Türkiye’de 2015 itibariyle tarımda izinli olarak 335 civarında pestisit kullanılıyor.Pestisitler yalnızca bitkisel ürünlerde değil, yemler aracılığıyla hayvansal gıdalara da geçiyor. Sütteki pestisit kalıntıları da peynir, yoğurt, tereyağında devam ediyor. Toprağa ve tohuma geçen pestisit kalıntıları, ürünlerin sadece tadını değil sağlığımızı da bozuyor. Beyinsel faaliyetlerin bozulmasına neden olarak Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara, hamilelik süresinin kısalmasına, yeni doğan bebeğin nörolojik reflekslerinin baskılanmasına, hiperaktivite bozukluklarına yol açabiliyor. Kısırlık, lösemi, bağışıklık sistemi problemleri ve özellikle karaciğer kanseri başta olmak üzere kanser oluşumunda büyük risk yaratıyor. Akut eklem romatizması, kollajen doku hastalığı, glomerülonefrit, lösemi, kas zayıflığı, depresyon, konsantrasyon bozukluğu, görme ve his bozukluğu yaptığı biliniyor. Pestisitlerin meme kanseri için risk faktörü olduğu da düşünülüyor.
Son çalışmalara göre elma, şeftali ve çilek meyve yapıları nedeniyle en çok pestisit kalıntısını bulunduran meyveler...
RAHİM TÜMÖRÜNDEN GENETİK BOZUKLUKLARA...
Tarımda böcek, mantar, zararlı ot yok etmek için kullanılan kimyasallar, arsenik, civa, kurşun gibi ağır metaller, insanlar ve hayvanlar üzerinde denetlenemeyen ağır sonuçlar yaratıyor. Kullanılan bu kimyasal sentetiklerin ve endokrin bozucu bileşenlerin doğaya yayılımı 400 milyon tona ulaştı. Endokrin bozucular kadınlarda erken/geç ergenliğe, polikistik over sendromuna, doğurganlığın azalmasına, kısırlığa, endometriozise, erken over yetmezliğine, rahim tümörlerine, genetik DNA bozukluklarına, gebelik komplikasyonlarına, meme tümörleri ve endometriyal tümörlere neden oluyor. Üstelik bu kimyasallar anne karnında plasenta yoluyla anneden bebeğe taşınıyor.
ARSENİK HER YERDE
Varlığını sürdürebilmesinin tartışmasız tek aracı olan temiz suya ulaşmak her insanın hakkıdır. Ama tarımda kullanılan bazı kimyasal maddeler, çeşitli sanayi kollarının atıkları sulara ve gıdalara arsenik bulaşmasına yol açıyor. Bu sularla üretilen gıda maddelerine de arsenik geçiyor. Yapılan araştırmalar gıda maddeleriyle alınan arseniğin büyük kısmının et, balık ve tavuktan kaynaklandığını gösteriyor. Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi Kurumu (EFSA), pirinç, karalahana ve marul gibi bazı gıda ürünlerinin bünyelerinde arsenik biriktirmeye daha eğilimli olduğunu açıklıyor.
KASA FİŞLERİNE DOKUNMAYIN!
BPA kısaltmasıyla bilinen bisfenol A özellikle çocukların beslenmesinde kullanılan plastik biberon, besin hazırlama ve saklamada kullanılan araç ve gereçler ile besine geçerek vücuda alınıyor. BPA sentetik bir östrojen. Küçük miktarlarda bile hormon sistemini bozabiliyor. Kısırlık, meme kanseri, üreme organı kanserleri, obezite, diyabet, erken ergenlik, çocuklarda davranışsal değişiklikler gibi çeşitli sorunlarla ilişkili olduğu düşünülüyor. Besin saklama kaplarının cam olması bu nedenle çok önemli.
Altında “PC” (polikarbonat) işareti olan veya geri dönüşüm numarası 7 olan biberonları ve kap kacağı kullanmayın. 7 numaralı plastiklerin hepsi polikarbonat değil, ama diğer kategorilere girmeyen her şey burada toplandığı için böyle bir olasılık var.
Yiyecek-içecekleri mikrodalga fırında ısıtacaksanız plastik kaplar kullanmayın. BPA salımı ısıyla birlikte artıyor.
Bu kolay kolay akla gelen bir şey değil, ama kasa fişlerinin birçoğu BPA’yla kaplı. Mümkünse fiş almayın. Çocuklarınızı alışverişte oyalamak için ellerine kasa fişlerini vermeyin. Kasa fişlerini elledikten sonra ellerinizi yıkayın.
SAĞLIKLI BESİNLERE ULAŞMAK HEPİMİZİN HAKKI
Hayatımızı tehdit eden ve kalıtım yoluyla çocuklarımıza aktarılabilecek zararlı etkileri olan bu ajanlardan tümüyle korunmak imkansız. Çünkü meyve, sebze yemekten, su içmekten, nefes almaktan vazgeçemeyiz. Peki, ne yapacağız?
Örneğin “pestisitleri uzaklaştırmak için gıdaları yemeden önce iyice yıkayın” bir öneri. Kaynağını bildiğiniz ürünler kullanmanız, düzenli fiziksel aktivite de etkilerin azalması bakımından değerli. Tüm bunlar önemliyse de çözüm değil...
Zor olan ama çözümü mümkün kılan en önemli şey, sağlıklı besinlere ulaşmayı talep etmek! Ülkemizde son 10 yılda uygulanan politikalar yüzünden küçük üreticiler yok oldu, tarım arazilerimizin yüzde 17’sinde üretimden vazgeçildi, tarım şirketleşti ve kimyasal kullanımı arttı. Küçük üreticilerin desteklenmesini talep etmek, tarım alanlarına sahip çıkmak, yerel yönetimlerin, Sağlık ve Tarım Bakanlıklarının denetimi düzgün ve düzenli yapmasını talep etmek, sonuçların şeffaf bir biçimde halkın bilgisine sunulmasını istemek sadece bizim sağlığımız için değil, gelecek nesillerin sağlığı için de olmazsa olmaz!
Kaynak: Environmental Working Group BPA Rehberi
İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Yumurtalık kanseri belirtileri
Yumurtalık kanseri belirtileri, genellikle kanser diğer organlara sıçramadan ortaya çıkmıyor.
GÜNÜN DİKKATİ: 10 maddede yumurtalık kanseri riski...
Çoğunlukla belirti vermeyip başka hastalıklarla sıkça karıştırılabilen yumurtalık kanserinin sinsice...
GÜNÜN RAKAMI: Her 3 saatte 1 çocuğa kanser teşhisi...
Türkiye'de yılda 3 bin 500 çocuğa, yani her 3 saatte 1 çocuğa kanser teşhisi konuluyor. Bu rakam nük...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.