Hayatın koşuşturması içerisinde ev işleri bir külfet olarak birikiyor. Yemeğinden temizliğe, bulaşıktan çamaşıra ev işlerini yetiştirmek de artık bir zaman meselesi. Tüm bunlara bir de çocuğun bakımı eklenince bir şeylerden vazgeçmek gerekiyor. Bu çoğu zaman kendim oluyorum. Mesela her gün ‘ne pişirelim?’, ‘evde yemek yapacak malzeme var mı?’ diye düşünmek bile bir mesai.
Çocuk varken yapılacak işleri yapmaya çalışmak ayrı bir mesai. Bir de geçim için çalıştığım işin mesaisi. Günler 72 saat mi olsa? Günleri 72 saat yapamayız elbette. Mahallemde bir yemekhane, bir çamaşırhane, bir kreş olsa yeter. Çünkü ne pişirelim, malzeme var mı, pişme süresi ne kadar, bulaşığı ne olacak diye düşünmeden hızlıca karnımı doyurabilirim. İşte yemekhaneler bunu sağlardı.
BİRLİKTE YAŞAMANIN İLK ADIMLARI
Mesela çamaşırhaneler. Gün içerisindeki yoğunluktan hep geceye kalan, sabah apar topar asılan çamaşır kimi zaman günlerce bekler balkonda. Vakit bulup, topla, katla, yerleştir yine gitti bir iki saat. Bazı şehirlerde öğrenciler için çamaşırhaneler oluyor. Deterjan yumuşatıcı var, sonra kurutma makinesine atıyorsun ve hazır. O arada da sen diğer işlerini hallet. İşe git gel, faturaları öde. Diğer işleri halletmek deyince en önemli şey çocuğun bakımı. Pazara kadar gidip geldiğim sürede çocuklar ya evde tek kalacaklar ya da benimle gelecekler. Oysa bir bakımevi olsa, işe gidince, başka işlerim olunca, hiçbir işim olmasa dahi çocuklar sosyalleşsin diye bu bakım evlerinde vakit geçirebilir. Çok şey değil. Bunu sağlayacak olanlar da yerel yönetimler. Bir mahallede yaşayanların birlikte yaşamasını sağlamanın ilk adımları bunlar.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.