Barınma sorunu genç kadınları riske açık hale getiriyor: ‘Maddi kaygılarım güvenlik kaygımın önüne geçti’
Üniversite öğrencisi genç kadınlar barınma sorununun, yeterli ve nitelikli yurt olmamasının sonuçlarının kendi yaşamlarına yansımalarını yazdılar...

Bu yaz dönemi, evde kalan birçok öğrenci gibi ben de ev sahibimle sık sık telefon görüşmeleri yaptım. Artan kira fiyatlarıyla başlayan konuşmalar evden ne zaman çıkabileceğimiz sorularıyla devam ediyordu. Ev sahibinin bu ısrarlı aramalarına tahammül edemeyerek başka bir ev bakmaya başladım. Artan kiralar sürekli gündemimizde olsa da bu sorunla yüz yüze gelmek hem maddi hem manevi anlamda yıpratıcı bir süreci beraberinde getirdi.

Yaklaşık üç haftamı sokak sokak ev arayarak geçirdim. Bu süreçte bulduğum evler olmadı değil. Fakat kontratı imzalayacağımız gün arayıp kirayı arttıran, son dakika “Öğrenciye vermek istemiyoruz” diyen ev sahipleri, erkek emlakçıların tacizci tavırları ve soruları yüzünden beğenmeme rağmen tutmaktan vazgeçtiğim evler taşınma sürecimi uzattı. Daha ucuzunu bulurum diye beklediğim her gün kiraların artması da cabası oldu.

EV KİRALAYABİLMEK İÇİN EVDEN ÇIKARILABİLMEYİ KABUL ETTİM

Ev arayan herkesin önüne konulduğu gibi benim de önüme tahliye taahhütnamesi bırakıldı imzalamam için, her ev sahibinin gerekçesi aynıydı “kanunlar kiracıdan yana.” Ev sahibine, beni istediği zaman ihtar dahi çekmeden evden çıkarma hakkını veren bu taahhütnameyi imzalamaktan başka seçeneğim olmadığı için imzaladım. Bu belge kira kontratıyla beraber imzalatılıyor fakat tarih daha sonrasında atılıyor. Çünkü kira kontratıyla aynı tarihte imzaladığınız takdirde baskı altında imzalatıldığınız için geçersiz sayılıyor.

EVDE DE YURT GİBİ SON GİRİŞ SAATİ VAR

Üniversitenin ilk senesi kaldığım yurttan çıkma sebebim okuluma çok uzak olması, yurdun son giriş saatinin çok erken olması ve ıssız bir yerde olmasıydı. Bu süreçte uygun kiralık ev ararken ıssız birçok bölgede ev baktım çünkü cadde üzeri ve okula yakın yerlerdeki evlerin kiraları diğer evlere oranla daha fazla. Buralarda ev bakmak akşam sokakta rahatça yürüyememek, akşam 10’dan sonra eve dönecek otobüs bulamamak yani yurtta olduğu gibi evde de son giriş saati olması anlamına gelse dahi birçok genç kadın gibi benim de maddi kaygılarım güvenlik kaygılarımın önüne geçti.

ÜCRETSİZ EĞİTİM İSTİYORUZ

Okullar açıldığında yurt sayılarının yetersizliği nedeniyle birçok öğrenci açıkta kalacak ve kiralar fahiş bir şekilde zamlanacak. Geçtiğimiz senenin başında birçok haber sitesinde gördüğümüz “Kalacak yeri yoktu, okulunu dondurdu/bıraktı!” başlıklarını bu sene daha çok göreceğiz muhtemelen. Oysa biz kitap masrafından barınmasına kadar ücretsiz bir eğitim talep ediyoruz. Kira zamları durdurulmadığı ve yeterli sayıda yurt yapılmadığı sürece birçok öğrenci eğitime erişemeyecek.

ÖĞRENCİLERİN ETRAFI SARILDI: BİR YANDAN GEÇİM BİR YANDAN BASKI

Nilay ULAŞ // Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi

Eylül itibarıyla eğitim her kademede başlıyor. Bir yanda barınma ve beslenme gibi en temel ihtiyaçlar ulaşılamaz hale geliyor, diğer yanda siyasi iktidarın üniversitelerdeki yetki alanının sınırsızlığı öğrenci olmanın iyi sayılabilecek tüm yanlarını yok etmeye çalışıyor.

BARINAMAYAN KADINLARI İSTİSMAR İLANLARI

Yeni öğretim senesinde değişmeyenler de var. Mesela İstanbul’daki yurt kapasitesinin hâlâ ihtiyacın çok altında olması. Yurtta kalamayanların üçer dörder kişi depreme en dayanıksız evlerde kalmak dışında şansı yok. Bu evler de dayanıksız ancak ucuz değil. Ev ararken 3 öğrenciyi birlikte gören emlakçının, kişi başı hesap yapıp “Kirayı 12 bin diye düşünmeyin, siz kişi başı 4 bin lira vereceksiniz” demeyi makul gördüğü cinsten. Ev arayan üniversitelinin gözlerini bozmak uğruna saatlerce internet sitelerinden yaptığı aramada sıralamayı en ucuzdan pahalıya ayarladığında 300, 500, 1000 liraya gördüğü ilanların amacı ev kiralamak dışında olduğundan kimseye yaramıyor. “Beşiktaş çarşıda kiralık oda (yalnızca bayan arkadaşlar arasın)” şeklindeki ilanlarla karşılaştıktan sonra niyeti ışık yılı uzaklığından belli olan erkekler, barınamayan binlerce kadını istismar edeceklerinin ilanını veriyor. Yetkililerden henüz bir müdahale yok, hiç olmayacağı da muhtemel.

TARİKATLAR  ÜNİVERSİTEDE

2023 bahar dönemini depremin ardından uzaktan eğitimle, bu 14-28 Mayıs seçimlerinin sonucuyla birleştiğinde ise yalnızlığın ve umutsuzluğun iyice yaygınlaştığı bir halde kapatmıştık. Ancak yalnızlık ve umutsuzluk dışında gelişen farklı duygular da vardı. Bıkkınlık, öfke, tahammülsüzlük birçok kişiye, kuruma, meseleye ilişkin artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aralık ayında Yıldız Teknik Üniversitesinde tarikatçıların eylem yapmasının ardından üniversite öğrencilerinin gösterdiği tepki bahsettiğimiz durumun en iyi örneklerinden biri. Kız çocuklarının zorla evlendirildiği, kız ve erkek çocuklarının istismara uğradığı tarikat çevreleri; şiddeti ve eşitsizliği kendi içinden büyütüp yaygınlaştırdığı için üniversite içerisindeki varlığı öğrenciler tarafından kabul edilmiyor. Cuma namazı bahanesiyle kampüse giren tarikatçılar üniversitenin özel güvenliği eşliğinde kampüste tekbirlerle eylem gerçekleştirince üniversite yönetimi öğrencilerin taleplerini görmezden gelemeyerek kampüs camisine dışarıdan girişleri yasaklamak zorunda kaldı.
Seçimden sonra ise HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisinin Meclise girmesiyle özellikle genç kadınlar arasında haklarımıza yönelik saldırıların gelebileceği boyut ve korku atmosferinin büyümesi ihtimali yeni endişeleri beraberinde getirdi. Her şeye rağmen kendi birliğimizin, eşit ve özgür bir yaşam için en büyük gücümüz olduğunu öğrenmiştik. Kampüslere döndüğümüzde yer alacağımız kulüp/topluluklar ve öğrenci temsilcilikleri, yeni dönemde bizi karşılayacak milliyetçi-muhafazakâr politikalarla bezenmiş kararlar ve engellemelere karşı yan yana gelebileceğimiz, sesimizi, etkimizi çoğaltabileceğimiz ilk alanlar. Örgütlülüğümüzün bu ilk kalelerinde durmaya kesinlikle dünden daha çok ihtiyacımız var.
Aylar sonra yeniden kampüslere dönüyoruz. Umudu yanımızdakinden almaya, tüm zorluklara rağmen mutluluğu bulmaya, çözüm yoluna beraber koyulmaya dönüyoruz. Şimdi bir kez daha birliğimizin neden önemli olduğunu anlatacağız ve aylar sonra üniversite sıralarına vazgeçmediklerimizi, kazandıklarımızı yazacağız.

HAYALLERİMDEKİ ÜNİVERSİTE BU DEĞİL

Boğaziçi Üniversitesinden bir öğrenci

Sosyoloji bölümüne bu sene yerleştim, barınma gibi temel ihtiyaçlarımı karşılamanın zorluğuyla boğuşarak okulumun açılmasını bekliyorum. Her ne kadar hayalini kurduğum okul olan Boğaziçi Üniversitesinde olsam da birkaç sorun benim ve birçok öğrencinin gündeminin tam ortasında maalesef.

SEÇENEKSİZLİKLER ARASINDAN SEÇMEK

Çoğu arkadaşım kendilerine yurt çıkmadığı için İstanbul gibi yakın zamanda büyük bir deprem bekleyen bir şehirde ya eski binalarda, daha iyi koşullardaki evlere kıyasla nispeten ucuz kiralarda yaşamaya çalışıyor ya da fahiş fiyatlı özel yurtların arasından en uygun olanını seçmeye çalışıyor. Benim için de eğer yurt çıkmazsa maalesef her gün sabah ve akşam çekeceğim iki saatlik bir yol var önümde. Oda ve ev kiraları ise alabileceğim en yüksek burstan bile kat kat fazla olduğu için eve çıkmak isteyeceğimi zannetmiyorum.

Maalesef her şeyin katlanarak zamlanması öğrencileri de derinden etkiledi. Buna çözüm olarak çoğumuz öğrencilere özel ders veriyor, onları sınava hazırlıyoruz ve belki de kendi öğrencilik hayatımızdan, gençlik yıllarımızdan feragat ediyoruz. Zaten çok zor şartlarda, bin bir zorlukla, pahalı ders kitapları ve dershanelerle üniversiteye yerleşmiş öğrencilerin bu manzarayla karşılaşması da verdiğimiz emeği sorgulamamıza sebep oluyor. Zamanının büyük bir çoğunluğunu çalışarak harcayan öğrencilerin insani şartlarda yaşadıklarına şahit oldum ama kendimizi üniversiteden sonrasına ve belki de mesleğimize hazırlayacağımız ortam olan üniversitelerimizden uzak kalıyoruz bu şekilde. Geçinebilmek benim de çok endişe duyduğum bir konu elbette ve muhtemelen herkes gibi ben de ders vereceğim. Önümde başka bir opsiyon gözükmüyor maalesef.

SORUMLULAR ÇÖZÜM BULSUN

Sorumlular tarafından atılacak en temel adım tabii ki barınma sorununa çözüm bulmak. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi de çok zor olmasa gerek, öğrenciler fahiş kiralar, özel yurtlar ve tarikat yurtlarına mahkûm kalmışken barınma problemini çözmek şu anki şartlarda elzem. Bir arazi kiralanıp konteyner kent kurulsa bile öğrencilerin en az 6-7 bin lira kira vererek depreme dayanıksız, balık istifi gibi yaşanılan öğrenci evlerinde yaşamaktan kira vermekten daha mutlu olacağını düşünüyorum.
Barınma krizi, ulaşım ve yemek masrafları gibi harcamalarımızın gün geçtikçe gelirimizdeki yerinin artması da maalesef şu anki ekonomik politikayla alakalı. Bu iyileştirilmediği sürece de herkes gibi öğrencilerin geçimlerinde de bir fark olacağını zannetmiyorum.

DEPREM BÖLGESİNDE BARINMA SORUNUMUZ NASIL ÇÖZÜLECEK?

Helin TURGUT // Van

Ben de YKS sınavına giren milyonlarca öğrenciden biriyim. Sınav süreci bol stresten sonra bitti evet ama kaygılarımız asla bitmedi ve üstüne eklenen kaygılar da oldu.

Hatay’daki Mustafa Kemal Üniversitesinde okumaya başlayacağım. Hatay deprem bölgesi olduğu için sorunlar ve akıldaki sorular artıyor. “Şehir yok olmuş ve artçı depremler devam ederken üniversiteler açılacak mı, açılırsa nasıl tedbirler alınacak, açılmaz ise bu süreç nasıl devam edecek?” gibi sorular aklımı kurcalıyor. Okulların açılmasına çok az bir süre kaldı ve henüz net bir açıklama yok.
Sınav süreci nasıl geçti diye sorarsak, artan dershane fiyatlarından sonra evde ders çalışmak zorunda kaldım ve tabi kitap, test kitapları (fahiş fiyatlarla satıldığı için alamadığım ve fotokopi çıkarıp fotokopiden çalıştığım test kitapları), kırtasiye malzemeleri ve ihtiyaçlarımı alabilmem için arada işe gitmek zorundaydım. 12 yıl okuyup 2 saatlik bir sınavla hayatının en önemli adımlarından birini atıyorsun. Ne kadar adil bir sınav ve ne kadar adil bir sistem! Meslek lisesi mezunu olduğum için staj, meslek dersleri derken diğer dersleri doğru dürüst işleyemedik. Hem iş hem ders derken YKS sınavı, sınav sonuçları ve ardından tercih dönemi geldi. Bütün bu süreçlerde stres ve kaygı eksik olmadı. Daha sınava girmeden, “Kazanırsam nasıl geçineceğim? Burs alabilecek miyim, yurt çıkacak mı? Çıkmaz ise ne yapacağım? Yüksek kiralardan ev tutamam, açıktan mı okusam acaba?” gibi bir sürü soru… Bu sorularla geçen sınav sürecinde üniversiteye yerleşmemle bitmedi. Daha 19 yaşında neden geçinme sorunu yaşıyoruz ve neden bu kaygılarla yaşıyoruz?

Özellikle deprem bölgesinde eğitim görecek öğrencilerin barınma ve geçinme sorunu nasıl çözülecek? Bu konuda yeterli ve tatmin edici açıklamaların yapılması gerekiyor. Barınma, geçim gibi sorunlar artık gençlerin kaygısı olmamalı.

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
İnönü Üniversitesi öğrencisi Meryem: ‘Yurt sorunu...

“Okulumuzda fakülte binası, yemekhane ve yurt hasar almış. Yerine bir şey de yapılmamış. Üniversite...

6 aydır ne su ne güvenlik ne barınma!| 21 m²’de ku...

Sevdiklerini kaybetmekten, su bile bulamamaya kadar her türlü sorunu yaşayan kadınlar 21 metre karel...

Ev ararken yeni belalar: Cinsiyetçi emlakçılar yer...

20 küsur yıldır bizi kadın olduğumuz için hayattan ötelemeye, alanlardan, sokaklardan koparmaya çalı...