“Sayın jüri üyeleri, oturumumuz devam ediyor.” Yanıt bekleyen soru: İnsanlarımız nasıl bu hale geldi? Kulaklarına ne kaçtı da konumuz komşumuz, hısım akrabamız gözlerimizi oyacak kadar körleşti, kutuplaştı, gaddarlaştı; kendi gerçekliğine arkasını döndü, ip üstünde oynayan cambazı ayakta alkışladı? Saygıdeğer yargıç, çok değerli halklar; ne oldu bize ki toplum sandalye kapma yarışında kendini kaybetti, her türden alavere dalavere, sahtekarlık, düzenbazlık, hırsızlık yapanlara göz yumdu? Neydi din adamlarına görevlerini unutturan, acaba bana da düşer mi diye onları da sahneye koşturan?
İlya İlf ve Yevgeni Petrof’un beraber kaleme aldıkları On İki Sandalye romanıyla yolculuğumuz Rusya’ya; orada sahtekarları kovalamaya. Biliyorum, cambaz görmek için o kadar uzağa gitmeye gerek yok. Fakat bu çok keyifli bir yolculuk. Çarlık yıkılmış, iktidar Bolşeviklerde. Biz de N. kasabasından çıkıyoruz yola, önce Moskova’ya, oradan Volga kıyılarına, kırsaldan Kafkasya’ya, oradan da ta Kırım’a kadar bir türkü tadında ilerliyoruz. Yola Matveyeviç ile çıksak da kısa sürede bize Ostap Bender ve bir papaz eklenir, böylece yolculuğumuz renklenir. Matveyeviç’in kayın validesi ölmeden önce onun kulağına, değerli mücevherlerini Sovyet idaresinin eline geçmesin diye, el konulan konaktaki on iki sandalyenin birinin döşemesinde sakladığını söyler. Daha cenaze kalkmadan damat sandalyeyi bulmak için yollara düşer. Yolda profesyonel dolandırıcı Bender ile tanışır. Onlara para kokusunu alan din adamı papaz da eklenir; cümbüş başlar. İlginç olan ve bizi kıskandıran ise el alemin düzenbazı bile edebiyattan, kültürden, baleden, siyasetten, spordan yana donanımlı ve eğitimli olması!
Bu kitapta, adam kayırma, etik değerlere zarar verme, bürokrasi ile her dönem, devrimden sonra bile mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çeker. Alt metninde, çıkar ilişkilerini ve bireysel kurtuluşu, menfaat uğruna insanın nasıl küçülebileceğini işler. Bu kitabı sınıf atlamak için her türlü dalavere, sahtekarlığı yapmaya itilen insanları işleyen pikaresk roman türünde değerlendirebiliriz. Kitap bittiğinde okuyucu, insan beyinin değişiminin, dönüşümünün kolay olmadığı sonucuna varır. Daha çok yolumuz var diye düşünür, mücadeleye devam der.
Görsel: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Bir kitap: Yaşlı Adam ve Deniz
Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz’de umut, sabır, başarı, mücadele, emek, yalnızlık temalarını i...
Bir kitap önerisi: Alman Proletaryanın Önderi Erns...
Hamburg ayaklanması yöneticisi, Almanya Komünist Partisi lideri Ernst Thaelmann’in yaşamı, mücadeles...
Bir kitap: İnsan Neyle Yaşar?
Tolstoy, İnsan Neyle Yaşar eserinde yüz yıllardır insanlığa öğütlenen sevgi, inanç, azla yetinme, şü...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.