Baskın seçim ilanının tam 1 gün öncesinde Bakanlar nezdinde kurulan çocuk istismarı komisyonunun hazırladığı yasa tasarısı gündemdeydi. Bu komisyon, Adana ve Antalya’da 5 yaşın altındaki iki çocuğun istismarının yarattığı büyük tepki üzerine, Erdoğan’ın talimatıyla kurulmuştu. Daha önce meclis bünyesinde kurulan araştırma komisyonlarından farklı olarak Bakanlıklar nezdinde kurulması kurumlar arası işbirliği yapılması, uygulamadaki sorunların giderilmesi gibi ihtiyaçların nasıl ele alınacağını da gösterecekti.
Komisyon bir yasa tasarısı hazırladığını duyurdu. Ama meclis bünyesinde daha önce çalışma yürütmüş olan Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu’nda yer alan partilere, vekillere bir tek açıklama bile yapmadı içeriğine ilişkin. Konuyla ilgili meslek örgütlerine, alanda çalışma yapan hak örgütlerine, yıllardır çocuk istismarının önlenmesine ilişkin çalışmalar yürüten çocuk örgütlerine, platformlara da görüşleri sorulmamıştı.
Toplumun bu kadar hassas olduğu ve etkili önlemler için taleplerini yükselttiği böylesi bir konuda adeta muhataplarından kaçırılarak hazırlanan ve içeriğiyle çok ciddi sonuçlara yol açacak olan bir yasa taslağı ile karşı karşıyaydık. 163 kadın örgütü, farklı meslek ve hak örgütleri “Siz bize görüşümüzü sormadınız ama bu yasadaki şu şu sorunlara ilişkin fikrimizi söyleme sorumluluğu hissediyoruz” diyerek açıklamalar yaptılar... Ama yasa taslağı, özellikle hadım ve cezaların artırılması öne çıkarılarak reklam edildi. Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı 9 Nisan 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu.
Sonra baskın seçim sürecine girildi, yasa taslağı rafa kalktı. Ne çocuk istismarı hız kesti ne de çocuklara yönelik şiddet... Hatta, seçim sürecinde özellikle kadınların en önemli tartışma gündemlerinden birini oluşturdu bu konu. Ama seçim boyunca bu konuda iktidardan tek bir anlamlı cümle duymadık. Bugün, Leyla ve Eylül’ün ölümünün ardından yeniden yükselen tepki karşısında hükümet sözcüleri “Bu konuda hassasiyetimiz biliniyor. Zaten yasal düzenleme için bir hazırlığımız var, bir an önce uygulamaya geçireceğiz” diyerek seçim sürecinde rafa kalkan yasayı yeniden önümüze sürdüler.
Peki bu yasa taslağında neler var? Hükümetin “hassasiyeti” çocuk istismarını önlemek mi, yoksa başka bir şey mi? Madde madde anlatalım:
15 YAŞ ÜSTÜ ÇOCUKLARIN İSTİSMARINI MEŞRULAŞTIRIYOR
- Hazırlanan taslakta öne çıkan iki değişiklik çocuk istismarında cezaların artırılması ve kastrasyon (hadım) uygulaması. Ama faillere uygulanacak iyi hal indirimlerine dokunulmuyor, ‘çocuk istismarı suçunda zaman aşımı olmaz’ denmiyor.- Düzenleme, 15 yaş altında kalan çocuklara yönelik istismar suçuna verilecek cezaları belirlerken 12 yaş kademesi getiriyor. Mağdur 12 yaşından küçükse ağırlaştırılmış müebbet hapis uygulanması öngörülüyor. Çocuk 15 yaşından büyükse, o zaman ancak “silah ve tehdit kullanılmışsa” ve şikayet edilmişse ceza verilecek; o da 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası...
- 15 yaşını dolduran çocuklara yönelik cinsel istismar suçları, örneğin açıkça cinsel istismar olan öğretmen veya baba gibi kişilerin istismarını “istismar” değil, “reşit olmayanla cinsel ilişki” kapsamında değerlendiriyor.
- Bu yaş ayrımı ile 2017 Kasımında halkın tepkisi nedeniyle geri çekilen “çocuk istismarını meşrulaştırma” önergesinin bir başka versiyonuyla karşı karşıyayız. Tepki toplayan önerge suça ceza verilmemesini “Bu, cebir ve şiddet olmadan yaşanan birlikteliktir” diyerek açıklıyordu, şimdiki yasa taslağı ceza verilmesini “Cebir ve şiddet olması” şartına bağlamış. Yani aslında cezasızlığı, istismarı meşrulaştırmayı bu sefer arkadan dolanarak gerçekleştirmiş.
- “Cezaları arttırdık, küçücük çocukların istismarını daha büyük suç haline getirdik” derken 12 yaşı kıstas alan, 15 yaş üstü çocuğun istismarını meşrulaştıran bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Rızanın söz konusu bile edilemeyeceği istismar vakalarında, “rızası vardı” cümlelerini duymaya devam edeceğiz. Ceza indirimi ve erteleme ile suçluların serbest kalması da sürecek.
Ama en kötüsü; çocuk istismarında ceza artırımını öne çıkararak tartıştıran hükümet, bir yandan cezasızlığı getirirken, diğer yandan da çocuk istismarını önleyecek bütünlüklü politikalar ve uygulamalar talep etmenin de önünü kapatıyor.
AKRAN CİNSELLİĞİ “AHLAKSIZLIK”, BÜYÜĞÜN KÜÇÜĞÜ İSTİSMARI “CİNSEL İLİŞKİ”
Faillerin de çocuk olduğu durumlara ilişkin ise vahim bir tablo var.
* Akran cinselliği tasarıda çocuk istismarı olarak ele alınıyor ve ağır cezaya tabii tutuluyor. Yani akran çocukların cinselliği korkunç bir biçimde cezalandırılıyor. Ama, 15 yaşını dolduran çocukların reşit insanlar tarafından istismarı “reşit olmayanla cinsel ilişki” olarak adlandırılıyor.
* Şöyle örnek verelim; kız arkadaşı ile cinsel ilişkiye giren 15 yaşındaki çocuk 16-40 yıl hapis cezası istemi ile yargılanacak, 15 yaşını dolduran kızına tecavüz eden baba 10-15 yıl hapis cezası istemi ile yargılanacak. 11 yaşındaki öğrencisini öpen öğretmen müebbet hapis cezası ile yargılanırken, 16 yaşındaki öğrencisine tecavüz eden öğretmen 2-5 yıl ile yargılanacak ve bu da şikayete bağlı olacak. Sebep? Akranlar arasındaki ilişki “ahlaksızlık”, büyüklerin küçükleri istismarı “cinsel ilişki” de ondan! Bu, 12 ve 15 yaşındaki çocukların “cinsel ilişki kurulabilir” , “evlenilebilir” olduğunu mu gösteriyor? Cevap; evet!
* AKP’li vekiller, bu çelişkiyi dile getirenleri “ahlaksızlığı teşvik etmekle” suçladılar. Akran cinselliğini tabulaştırmak ve korkunç cezaların konusu haline getirmek, üstüne de büyüğün küçüğü istismarına “cinsel ilişki” kılıfı giydirmek sanki çok ahlaklı bir tutummuş gibi!
Peki bu tabloda ne olur? Bir süre sonra çocukların mağdur oldukları örnekler çok artar. Bu mağduriyet gündeme getirilerek bu suçların cezalarına af getirilmesi veya yeniden cezaları hafifleten düzenlemeler yapılması gündeme getirilir.
Yani bu yasal düzenleme hem var olan istismar sorununa çözüm olmayacak, hem de önümüzdeki günlerde karşımıza çıkacak istismar olaylarının üstünü örtmek için hükümet kendine yol yapmış olacak.
YAYIN YASAĞI İLE KARARTMA
Tasarı çocukların cinsel istismarına ilişkin suçların soruşturulması ve kovuşturulması aşamasında yayın yapmayı yasaklıyor. Yayınların kısıtlanmasının sınırı ise tamamen belirsiz. Yani habere konu istismar olayının tamamen karartılması riski büyük. Üstüne düzenleme hep “cezalar arttı, hadım geldi” diye tartıştırıldığı için kamuoyunun konuya ilgisinin azalması da söz konusu olabilir. Bu da tepkilerin azalmasına, çocuk istismarını önleme konusunun yine gündem olamamasına ve yaşanan olayların üstünün kapatılmasına yol açabilir.İlgili haberler
Zina, idam, hadım... Çocukları bir de devlet eliyl...
Çocuk istismarını zinaya, hadıma, idama bağlamak, iktidarın çocukları çocuk olmaktan çıkaran, kadınl...
Çocuk istismarında yeni düzenleme: Şapkadan canava...
Hükümet çocuk istismarı yasa tasarısını açıkladı. Bir milyonuncu kez söylemiş olalım; önleyici tedbi...
Ahlaklıymış gibi, adaletliymiş gibi...
Ahlak, çocukları istismar edene kıyak geçmek; adalet, güvencesizliğe ve evliliğe mahkum edilen kadın...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.