MESS sözleşme sürecinde kadının adı dahi yok
2 yılda bir gerçekleşen MESS grup sözleşmesi sürecinde kadınların talepleri yine görmezden geliniyor. Ford işçisi bir kadın taleplerini, fabrikasındaki tartışmaları anlatıyor.

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) grup sözleşmesi* sürecinde yine kadının adı yok. 154 bin metal işçisinin yaklaşık 15 binini oluşturan kadınların talepleri tartışmaya açılmıyor. Kadın işçiler ise insanca yaşayacak bir ücretin yanı sıra tacize karşı mekanizmaların işletilmesi, regl izni, 7/24 açık kreş ya da kreş ücretine yetecek çocuk parası talep ediyor.

GÖSTERMELİK MADDELER
Kadınların talepleri, ihtiyaçları geçtiğimiz sözleşmelerde nasıl yer bulmuştu? Geçtiğimiz hafta pazar günü Evrensel gazetesinin kadın sayfasında yayımlanan yazısında** Arzu Erkan, “2019-2021 sözleşme taslağında; kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve çocuk istismarına karşı tepkilerin yükseldiği dönemde Türk Metal, ‘Kadın İşçiler Kurulu’ oluşturulmasını isterken, Birleşik Metal, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu’ talep ediyor, ayrıca 8 Mart’ta kadın işçilerin ücretli izinli sayılmasını istiyordu. Kadınların sendikalar tarafından taslakların açıklanması ile haberdar olduğu bu kurullar, bileşimi, nasıl bir işleve sahip olacağı konusunda tartışmalara neden olsa da kadın işçiler tarafından olumlu bir adım olarak değerlendirilmişti. O gün de taslağa yazılmakla sınırlı kalan, bir sözleşme maddesi haline dönüşmeyen bu talep, bir sonraki toplu sözleşmede gündem bile olmadı!” ifadelerine yer verdi.
2021-2023 sözleşmesinde 78 ana madde, 6 geçici madde, 40 ek maddeden oluşan grup sözleşmesinin sadece 34. maddesinde “kadın işçilerle ilgili hükümler”e yer veriliyor. Bunun altında da zaten kadın işçilerin yasalarla güvence altına alınmış doğum izni, süt izni gibi kimi haklar düzenleniyordu. Yeni sözleşmenin taslağının MESS’e sunulmadan önce işçilere sunulması talebiyle sendikaya sarı kart eylemi yapılan Ford fabrikasından bir kadın işçi, taslağa dair henüz hiçbir bilgilerinin olmadığını söylerken yine kadınlara dair sadece göstermelik maddelerin yer alacağını düşündüğünü, sözleşmenin kendisinde ise bu göstermelik maddelerin bile hepsinin yer almayabileceğini düşündüğünü söylüyor. İşçiler açısından sözleşmede insanca yaşanacak bir ücretin daha öncelikli olduğunu diğer hakların işçilerin gündemine daha az girdiğini ifade ediyor: “Ücret odaklı bir sözleşme süreci yürüttüğümüz için kimse taslakta olan bu maddeler kabul edilmiş mi edilmemiş mi kadınlar dahil kimse bakamıyor.”
KADIN İŞÇİLERİN TALEPLERİ: İSTEMEZSEK SÖZLEŞMEYE NASIL GİRECEK?

Kadın işçilerin ihtiyaçlarının işçiler arasında da öncelikli gündem haline gelememesinin sebeplerinden biri “ücret konusunda bu kadar vermeyenler diğer haklarımızı da vermezler” düşüncesi oluyor. Ancak kadın işçilerin ihtiyaçları da bir o kadar acil. Görüştüğümüz Ford işçisi kadına fabrikadaki kadınlar ile sohbetleri üzerinden sözleşmede yer almasını isteyeceği öncelikli taleplerini sorduğumuzda yanıtları elbette çalışma koşullarından bağımsız olmuyor.

◾KADINLAR TACİZE KARŞİ HEP DİKEN ÜSTÜNDE

Ford fabrikasında işçilerin tacize ya da şiddete uğradıklarında başvurabilecekleri insan kaynaklarına bağlı bir birim yer alıyor. Ancak görüştüğümüz kadın işçi bu birime yaptığı şikayetten sonuç alabilmek için peşini bırakmaman gerektiğini, kadın işçilerin böylesi bir birimden, nasıl başvuracağından, nerede olduğundan, nasıl bir süreç işleyeceğinden bir haber olduğunu, bu yüzden pek çok kadın işçinin gitmediğini anlatıyor. Aslında kadın işçilerin sürekli tacize maruz kalması günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş. Kadın işçi, fabrika içerisinde kendinin de birlikte çalıştığı diğer kadınların da sürekli diken üzerinde olduğunu şöyle anlatıyor: “Birilerine gülmeye korktuğum bir durum var. Kapıda, servise inip binerken kalabalık ortamlarda dikkat ediyorum. Eski fabrikamda herkese gülümserdim, ‘Günaydın, iyi akşamlar’ derdim. Dışarıda birine gülümseyip günaydın demek, ‘Bu bana iş atıyor’a dönüşüyor. Bu kişi rahatsız da edebilir, adını da çıkarabilir, çalışamaz duruma getirecek kadar rahatsız edebilir.” Özellikle işin çok ağır olduğu bölümlerde bazı amirlerin kadın işçilere “Bana biraz pas verirsen senin bölümünü değiştiririm, seni rahat ettiririm” diyerek görevini suistimal ettiklerinden bahsediyor. “Hayır dediği için zorlanan, taciz edilen arkadaşlarımız var. Mesajla, aramayla taciz edilen, tehdit edilenler var. Torpili bu şekilde döndürme meselesi var” diyor. Kadın işçi tacize ve şiddete karşı olan bu kurulun daha etkin ve peşinden çalışmasının toplu iş sözleşmesince garanti altına alınması gerektiğini ifade ediyor.

◾NE KREŞ VAR NE KREŞ MASRAFINA YETEN ÇOCUK PARASI

2021-2023 sözleşmesinde kadınların haklarına dair olan 34. maddenin C bendinde “kreş, emzirme odaları ve diğer konularda kadın işçilerle ilgili mevzuat hükümleri uygulanır” şeklinde bir ifade yer alıyor. Ancak yüzlerce kadın işçinin çalıştığı Ford fabrikasında 7/24 çalışan bir kreş yok. Çocuğu olan çalışanlar çocuk parası alıyorlar. Ancak aldıkları çocuk parası kreş ücretlerinin yarısı kadar. İşçilerin çocuklarını ücretsiz gönderebileceği anlaşmalı bir kreş de yok. Sendikalarının yüzde 20-30 indirimli anlaşmalı kreşleri olduğunu söyleyen kadın işçi “Annen baban bakmıyorsa çocuğuna çocuk parası kreşe asla yetmez” diyor. Çocuğu olanların yarısı için bile 7/24 açık kreş kurulsa, isteyene de çocuğunu dışarda kreşe verebilmesi için yeterli miktarda parası verilebileceğini söylüyor. Evli çiftlerin çocuğun bakımı için ters vardiya çalıştığını da ekliyor. Biri işteyken diğeri çocuğun bakımını üstleniyor. İş, bu ihtiyaçların sözleşme kapsamına alınmasına gelince çevresindeki işçilerin “kimse bunla uğraşmaz, niye yapsınlar ki?” dediğini söylüyor. Kadın işçi, “Önce bizim istememiz lazım. Biz istemezsek zaten yapmazlar” diyor.

◾İKİ BÜKLÜM OLMADAN ÇALIŞMAK HAYAL Mİ?

Kadın işçilerin bir araya geldiklerinde “ah keşke” dediklerinden biri de regl izniymiş. “Regl ilk iki günü, hepimiz için büyük bir zulüm. Kimi belediyelerde kimi iş yerlerinde regl izni toplu iş sözleşmelerinde yer almış, biz de istiyoruz” diyor Ford işçisi kadın.

ÖNCELİKLİ TALEP İNSANCA YAŞANACAK ÜCRET

Enflasyon rekor seviyelere ulaşmış, geçim derdi, karın tokluğu en büyük sorun haline gelmişken ister istemez işçilerin de en önemli gündemi bu sözleşme ile ücretlerine gelecek zamlar. “Asgari ücretin bir tık üzerini alıyoruz, 3. ayda vergi dilimine giriyoruz, en yeni işçi bile yüzde 33 vergi veriyor oluyor. Yeni giren işçiler var. İşe ihtiyaçları var. Ama ‘Ben neden 3 vardiya çalışayım, gider bir markete girerim 2 vardiya çalışır bu parayı alırım, daha az yorulurum’ fikriyatı çok yaygın. ‘Bu sözleşme bir bitsin sonra bakacağım…’ sözü çok oluyor. Genelde yaş ortalaması 30-35 olanlar kalıyor çünkü o yaştaki kadınlar iş değiştirmek için geç kaldıklarını düşünüyorlar” diye anlatıyor kadın işçi fabrikasındaki geçim sorunun yarattığı tartışmaları. Durum böyle olunca sözleşme o iki yıllık çalışma hayatını tamamıyla tüm yan haklarıyla düzenleyecek bir bütün olarak görülemiyor.

‘REKLAMLARIN ALTINDAN KAYAN MİNİK YAZILAR GİBİ DİĞER HAKLARIMIZ’

Kadın işçi, sözleşmeye dair ücret dışında başkaca önemli olduğunu düşündüğü maddeleri de tartışmaya çalıştığını ancak bazen “Biz geçinemiyoruz, bunun sırası mı?” gibi tepkiler alabildiğini anlatıyor. Bahsettiği madde fabrikalarındaki disiplin kurulunun nasıl bir işleyişi olacağına dair olan madde. Disiplin Kurulu'nda işvereni temsilen 4 kişi, işçilerin temsilen de sendikanın belirlediği 4 kişi bulunuyor. Karar alma sürecinde eşitlik olursa kurula başkanlık eden işveren temsilcisinin vereceği oy belirleyici oluyor. İşten atmalarda ise bu kurulun kararının bir belirleyiciliği olmuyor. Eğer aldığı kararlar bağlayıcı değil son kararı yine işveren temsilcisi verecekse bu durumda bu kurul sadece şekilsel bir kurul olmuş oluyor ve iş güvencesini sağlamıyor. Kadın işçi, disiplin kurulunun mevcut halinde, çalışma koşullarına karşı ses çıkaran işçilerin işten atılabildiğini söylüyor: “Eyleme çıktı, ek zam zamanı korna çaldı diye atılan arkadaşlar var. Performans puanı iyiyken, performans düşüklüğü bahane gösterilerek işten atılıyor. Ek zam döneminden bu yana 40-50 işçiyi 3’er 5’er attılar. İşten atmaların önüne geçilecek önlem alınmazsa içerde sürekli hakkımız yenmeye devam eder. İşçi adına disiplin kurulunda yer alacak kişiler sendika tarafından atanmasın işçiler tarafından seçilmesi gerekiyor. İşçilerce seçilmiş kişinin de kurula başkanlık yapması ve kuruldan çıkan kararın bağlayıcı olması gerekiyor.” Tartışırken diğer işçilerin bu tartışmalara sırtlarını dönmediğini ancak bu konunun da öncelik haline gelmediğini söylüyor. İşçi ilk olarak alacağı ücreti soruyor, sendika ise zaten diğer hakları tartıştırmıyor. Kadın işçi, sözleşmede ücret dışındaki maddeleri reklamlarda okunmayan kayan minik yazılara benzetiyor: “Kimse ne yazdığını bilmiyor ama oradalar.”

‘TİS MASASINDAN TÜM TUTANAKLAR BİZLERLE PAYLAŞILIYOR’

“Süreç başlamadan önce anketler ve çalıştaylar ile bizlerin görüşleri alındı. Bizlerden aldıkları görüşlerle sözleşme sürecinin hazırlıkları tamamlandı, her görüşme öncesi sözleşmenin tarihi ile ilgili ve zamanlamasıyla ilgili bilgilendirildik. Görüşlerimiz tekrar tekrar soruldu. Görüşmenin hemen ardından aynı gün hem tutanaklar hem de videolar bizlerle gece gündüz demeden saat farkı olmadan paylaşıldı.”

Bu sözler, işçiler tarafından kendi sendikaları için kullanılan sözler değiller. TEMSA İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özel’in kendi sendikaları olan patron sendikası MESS için TİS sürecine dair ifadeleri bunlar.** Buradan anlıyoruz ki sözleşme süreci sadece patronlar için şeffaf.

İşçilere sözleşme taslağının t’si gösterilmezken sözleşmenin bütününe dair bir tartışma ise işçilerle sürdürülmüyor. Türk Metal Sendikası üyesi işçiler kendilerini ilgilendirecek sözleşmeye dair sendikanın taslağını bizlerle -basın ve kamuoyuyla- birlikte 30 Ağustos’un ardından yapılacak sendika açıklaması ile öğrenecek. Bunu ise sendika başkanının sosyal medya hesabından öğreniyorlar. İşçi sendikalarındaki sendikacıların sözleşme taslağını işçiden saklamaları, işçilerin taleplerine kulaklarını tıkamaları yeni bir durum mu? Hayır. Birleşik Metal-İş Sendikası ise geçmiş dönemlerde yaptığı gibi örgütlü olduğu fabrikalarda üyelerinden taslak önerilerini alarak hazırlıklara başlasa bile bu hazırlık işçilerle ne kadar kolektif yürütülüyor tartışılır.

Geçtiğimiz MESS sözleşmesi dönemlerinde işçi sendikalarının sunduğu taslaklar işçiler tarafından yetersiz bulunmuştu, işçiler taslağın revize edilmesini istese de bu talep görmezden gelinmişti. 2021-2023 sözleşmesi imzalanırken işçilerin taslağın yenilenmesi talebine kulak tıkayan Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş yöneticileri, aynı sözleşmeyi beraber imzaladı ve ikonik bir fotoğraf vermişlerdi. “Tarih yazdık” diyerek övdükleri sözleşme ile işçiler yüzde 50 zam isterken 3 işçi sendikası da yüzde 27’ye “evet” demişti.

2021-2023 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi imzalanırken | Fotoğraf: @KavlakPevrul/Twitter

ASRIN SÖZLEŞMESİ AMA KİMİN İÇİN?

Ancak işçilerin yan yana gelmesine pek çok engel de var. Bunlardan biri işçilerin birbirine olan güvensizliği, biri de sendikaya olan güvensizliği. “Hangi işçiye sorarsan sor kendi fabrikasından bir şey olmayacağını söyler” diyen kadın işçi, işçiler arası dedikodunun “Bu benim için böyle söyledi ben onunla aynı yola baş koymam” dedirttiğini ama bıçak kemiğe dayandığında kimin ne dediğinin değil yanında yürüyüp yürümediğine bakıldığını söylüyor.

Sendikaya dair konuşmak konusunda ise tüm işçiler çok seçici. “Konuştuğumuz her şey sendikaya, amire, İK’ya gidebilir” diyor kadın işçi. Sendikacılar bölümleri gezmeye geldiğinde ancak bıçak kemiğe dayandığında bazı işçilerin ses çıkardığını, tepki gösterdiğini söylüyor. Sendika ile hiçbir sürecin şeffaf ilerlememesinin de bunda çok etkisi var. Taslağın hiçbir yönüne dair hiçbir bilginin işçilere verilmemesi bir yana, işyeri temsilcileri seçimle değil atama ile seçiliyorlar, delege seçimleri bile sendikacılar işçilerin tepesinde dikilirken yapılıyor… İşyeri temsilcilerinin en son 2015’de Metal Fırtınanın ardından yapıldığını söyleyen işçi, “Mücadele dönemi kazanmışlar sonra aynı hızla kaybetmişler. Uğraşlar sonucu delege seçimi yapıldı, temsilcileri gene atadılar. Temsilcinin kendisi de o sorunu yaşayan işçi olmuyor. Ağalık sistemi gibi, yıllardır temsilci olanlar seçiliyor. Yıllardır o sendika odasında oturuyor” diyor. Böyle olunca, TİS masasında şeffaflık da sadece patrona oluyor, “asrın sözleşmesi” de sadece patronlar için övülesi bir sözleşme oluyor.

*Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) üyesi işyerlerinde çalışan metal işçilerini ilgilendiren, işçi sendikaları ile patron sendikası arasında iki yılda bir imzalanan toplu iş sözleşmesi tartışmaları sürüyor. 2023-2025 yılını kapsayacak bu sözleşme ile en az 15 bini kadın olan 150 bini aşkın işçiyi etkileyecek olan çalışma koşulları, sosyal haklar, ücretler belirlenecek.
**https://www.youtube.com/watch?v=soK4z8idAz4
***İşçinin güvenliği sebebiyle ismini vermedik

Fotoğraf: DHA (Arşiv)

İlgili haberler
Metal işçisi kadınlar MESS’te var olmak istiyor: B...

Binlerce metal işçisi kadını ilgilendiren MESS’te kadın işçilerin süt izninden, kreş hakkına, işyeri...

Her metal işçisinin vücudunda morluklar ve kesikle...

Metal iş kolundan fabrikalarda işçilerin 'çalışmasına engel olmayan' ve en sık yaşadıkları iş kazası...

Metal fabrikasında kadınların yaşamı…

‘Bizi kimse kurtarmayacak, bunu bilmek lazım. Bizim birlik olmamız lazım ki ne o arkadaş evindeki eş...