Soyadı uzun yıllar erkekler için bir kimlik belirleme aracı olmuştur. Kadınlar soyadı bakımından görünmez kılınmış kadının bir birey olarak tek başına kimliğini seçme hakkı tanınmamıştır. Kadının; babasının, eşinin soyadını alması uygun görülmüş ve bu hukuk sistemlerinde de kanunlar nezdinde uygulama bulmuştur. Türkiye açısından Soyadı Kanunu ile yasal bir yükümlülük haline gelen soyadı vazgeçilemez, devredilemez ve feragat edilemez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkıdır. Ve bu hak mutlak haklardan olduğu için herkese karşı ileri sürülebilir. Ancak kadınlar kimlikleri için mücadele edip tek başına da bir birey olarak tıpkı erkekler gibi soyadlarını kullanabilmeyi amaçlamıştır.
TÜRKİYE’DE SOYADI MÜCADELESİ
Dünyada bu süreç Türkiye'ye nazaran çok daha hızlı ilerlemiştir. Avrupa 1984 yılında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması ilkesi gözetilerek kadınların soyadı almaması konusundaki normları uygulamadan kaldırmaya çalışmıştır. Türkiye'de ise bu durum son zamanlardaki anayasa mahkemesi kararları ile gündeme geldi. Anayasa Mahkemesine yapılan, kadınların kendi soyadlarını kullanmasına yönelik başvurular 2002 ve 2011 yıllarında reddedilmişti. Ancak 2023 yılına gelindiğinde mahkeme; kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almasının ailenin ortak bir soyadına sahip olmasını mümkün kılan tek seçenek olmadığı ve aile bağlarının korunup güçlendirilmesi amacının kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı gibi tespitlerde bulunularak kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmaması sebebiyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştı. Açıklanan nedenlerle 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesinin birinci cümlesinin iptaline karar verilmişti. Bu kararla, kadınların evlenmeden önceki soyadlarını evlilikten sonra da tek başına kullanabilmesinin önündeki engel kaldırılmıştı.
AİLE İÇİNDE KADIN YİNE GÖRÜNMEZ
Ancak geçtiğimiz günlerde taslak halinde açıklanan yeni yargı paketinde, açıkça anayasa mahkemesinin bu kararına karşı çıkarak ailenin sıhhatinin erkeğin soyadı ile korunacağına dair uydurma bir gerekçe yazılarak kadınların evlendikleri erkeklerin soyadlarını alma zorunluluğu yeniden gündeme geldi. Tasarıya göre, kadınlar ilk evliliklerinden sonra kendi soyadlarını eşlerinin soyadlarıyla birlikte kullanabilmekte, tekrar evlendiklerinde ise geçmişte kullandıkları iki soyaddan birini seçerek yeni eşinin soyadıyla birlikte kullanabilmektedir. Bu anlamda hazırlanan tasarıda soyadına dair kurulan önermeler dünyada örnekleri bulunanlar ile eşleşmemektedir. Bu tasarı tamamen kadınların erkeklere bağımlı kılınması için yürütülen politikaların tamamlayıcısı niteliğindedir.
Tasarıda soyadı dışında evlat edinmeye ve soy bağına dair de yeni düzenlemeler öngörülmüştür. Baba ve annenin birlikte evlat edinmesi kuralının yerine annenin de tek başına evlat edinebileceği ifade edilmiştir. Bununla beraber soy bağının reddi davasını açabilme hakkına anneye de tanınmıştır. Tasarıdaki bu düzenlemeler olumlu görülse de bunlar kadın ve erkeğin aile içerisinde eşit haklara sahip olmasından ziyade çocuğun üstün yararı gözetilerek hazırlanmış. Yani kadın burada da yalnızca kadın olduğu için değil anne olduğu için bu hakka sahip kılınmıştır.
‘NE VAR BUNDA’ DEYİP GEÇME
Türkiye'de siyasi iktidar halkın bütün hak kazanımlarına gözünü dikmiş durumda. Bundan en fazla nasibini alan kesimlerden biri ise kadınlar. Yıllardır kadınların ilmek ilmek ördükleri mücadele ve birikimleri iktidarın hedefinde. 6284 sayılı yasa ve Medeni Kanun'a dair itirazlar yapılıyor hatta bunların kaldırılması için taşlar ustalıkla yerlerine oturtuluyor. Toplum tamamen aile kavramı etrafında yeniden dizayn edilmeye çalışıyor. Kadınların bir anne, bir eş olarak toplumda yer edinmesi isteniyor. Kadınların birey olarak kendini ifade etmesi, hayatına dair karar alması, kendisi için kullanacağı herhangi bir mekanizmada yer edinmesi engelleniyor. O yüzden “Aman ne var bunda” deyip geçmemek gerek. Henüz taslak halindeki yargı paketine sıkıştırılmış soyadı değişikliği, ifade ettiğinden daha büyük bir saldırıyı işaret ediyor.
KADINLAR İKTİDARIN TAM KARŞISINDA
Önümüzdeki günlerde yasal düzenlemelere yönelik tartışmaların önemli bir ayağını da Anayasa ve Anayasada kadınlar için var olan ilerlemeler olacak. Anayasanın 41. maddesine “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” ibaresi ile 10. maddesine “Kadın, erkek eşit haklara sahiptir. Devlet kadın, erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesinde yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” cümlesi kadınların mücadelesi sayesinde eklendi. Şimdi ise soyadı kararının ne kadar önemli olduğu bir kez daha dile getirilmeli. Çünkü kadınların toplumda tek başına bir kimliğe sahip olması ile mücadele halinde olan bir iktidar var ve biz onun tam karşısındayız..
Bu sebeple bir adım geri durmadan anayasa mahkemesinin kararının uygulatılmasını sağlamalı belki de anayasada bulunan ve tasarıda dayanak haline getirilen ''Anayasamızın 41’inci maddesinde ailenin Türk toplumunun temeli olduğu kabul edilmektedir. Ailenin önemi değerlendirildiğinde, anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmaları, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecek, çocuğun hangi soyadını kullanacağı ayrı bir tartışma konusu haline gelecektir '' gerekçesinin kaldırılmasını sağlamalıyız.
Tüm bu birikimlerin ve saldırıların öğrettiği bir şey varsa o da mücadele edilmeden haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkamayacağımız. Bu sebeple sorunun en ince kısmından tutup bir düğüm atmalı ve gitmediğimizi, gidemeyeceğimizi; kız kardeşlerimize ve en önemlisi bizi bu düzene mahkum edenlere göstermeliyiz.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
AYM ‘kadının soyadı’ hükmünü iptal etti: Eşitliğe...
Anayasa Mahkemesi (AYM), Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının tek evlenmeden önceki soyadını kullan...
Kadının soyadı yok!
‘Sadece yaşamak değil; insanca, adımızla, varlığımızla, her alanda eşit haklarımızla yaşamak hakkımı...
Yargı Paketi taslağında AYM kararı tanınmadı: Kadı...
Yargı Paketi taslağında, AYM’nin iptal ettiği madde benzer şekilde yeniden düzenlendi. Gerekçede kad...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.