Dün akşam İstanbul’da yağan yağmur Başakşehir, Arnavutköy ve Küçükçekmece’de sele dönüştü. Selin etkilerini görmek için gittiğimiz İkitelli 2009 ve 2017’de sel nedeniyle can kayıpları vermişti. Bu sefer de yıllardır müdahale edilmeyen Ayamama Deresi'nin Ayazma kolu İkitelli’nin yoksul mahallelerinden Atatürk Mahallesi'nde büyük hasarlara neden oldu.
Selden yaklaşık 12 saat sonra Atatürk Mahallesi’ne gittiğimizde hâlâ evlerden su tahliyesi devam ettiğini görüyoruz. İlk girdiğimiz sokak olan 3. Kırlangıç Sokak çamurla ve mahallelilerin evlerden çıkarabildikleri eşyalarla kaplı. Sokaktaki eşya sayısı evini sel basan mahallelilerin evlerinden kurtarabildiklerini sokağa çıkarmasıyla artıyor. Ülkenin en büyük metropolü olan İstanbul’da, sokağın iki yanındaki kaldırımlarda evleri artık girilemez durumda olan insanlar boydan boya oturuyor. Sokaktaki basın emekçilerini gören mahallelilerden bazıları evlerinin durumunu çektirip derdini, çaresizliğini anlatıyor. Biz de mahallede dün geceden beri olan biteni anlamak için mahalleliyle konuşmaya başlıyoruz.
Mahalledeki yurttaşların neredeyse tamamı yıllardır derenin her yağmurda taştığını, defalarca hem İstanbul Büyükşehir Belediyesine hem de Küçükçekmece Belediyesine başvurmalarına rağmen hiçbir şey yapılmadığını anlatıyor. Selin ardından ekiplerin çok geç geldiğini, hâlâ daha görevli sayısının çok eksik olduğunu söylüyor. Mahalleli “Bizi ne zaman görecekler? Bir önlem alınması için mahallemizin bu hale mi gelmesi gerekiyor?” diye soruyor.
LİSE ÖĞRENCİSİ ALEYNA TEKRAR ÇALIŞMAYA BAŞLAYACAK
Bir binanın önünde üç genç kadın kendi aralarında konuşuyor. Aralarından 17 yaşındaki Aleyna bu binada oturuyor, yanındaki arkadaşları kendisini kontrol etmeye gelmiş. Aleyna lise ikiye geçmiş. Annesiyle beraber kalan Aleyna, bir süredir annesine destek olmak için açıktan okuyup tekstil atölyesinde çalışıyormuş. Bu sene okula gidebileceğini düşünen Aleyna, evlerinin bu hale gelmesiyle tekrar açıköğretime geçip çalışmak zorunda kalacağını söylüyor.
‘ZATEN KİRASI UCUZ OLDUĞU İÇİN BURADA YAŞIYORDUK’
Aleyna tedbirsizlik yüzünden mahkûm edildikleri durumu şöyle anlatıyor: “Zaten kirası ucuz olduğu için burada yaşıyorduk. Evimiz şu an zaten çok kötü halde içeri giremiyoruz, arkadaşımın haberi alıp camıma gelmesiyle evden kendimi zor attım. Bilmiyorum ne yapacağız. Evin yıkılma tehlikesi olduğunu söylüyorlar ancak annem mecburen kalacağımızı söylüyor. Evlerin kiraları zaten uçuk halde, gidecek bir yer de yok. Öyle bekliyoruz şu an. Belediye ismimizi aldı ama inşallah yardım ederler”.
‘EVDE OLSAK ÖLECEKTİK, EVİM RESMEN YOK OLDU’
3. Sakarya Sokak’taki yurttaşlarla konuştuktan sonra bir yandaki 1. Kırlangıç Sokak’a geçiyoruz. Zabıtalarla konuşmaya çalışan, kimseye ulaşamayınca yarı ağlayarak sitem eden Semra’yla karşılaşıyoruz. Semra ve altı yaşındaki oğlu dün gece evde değilmiş. Çok şanslı olduklarını, yoksa öleceklerini söyleyen Semra bizi evinin önüne götürüyor. Bodrum kattaki evinden geriye etrafa saçılmış eşyalar dışında neredeyse hiçbir şey kalmamış. Belediyeye ulaştığını, yardım almak için evin hasar durumunu belirten rapor almaya çalıştığını anlatan Semra, “Kesin sokakta kaldık biz, nereye gideceğiz ne yapacağız? Her yağmurda taşıyor bu dere, bir gün böyle olacağı belliydi. Şimdi ne yapacağımızı öğrenmeye çalışıyoruz yine kimse bizi umursamıyor. Görevlilerin peşlerinden koşuyorum yardımcı olsunlar diye, herkes telefonda. Küçücük oğlum var benim, ne yapacağız şimdi?” diyor.
Aynı sokaktaki Sevim’in de giriş kattaki evi diz boyuna kadar su almış, yakın zamanda yaptırdıkları parkelerin neredeyse tamamı kalkmış. Sevim’in dört çocuğu var. Üç çocuğu öğrenci; çocuklar 4., 7. ve 9. sınıf. Bir leğenin içinde sırılsıklam olmuş kırtasiye malzemeleri, defterler duruyor. Sevim üç çocuğuna da daha yeni okul alışverişi yaptıklarını, artık onların da kullanılmaz durumda olduğunu söylüyor, hemen arkasından tekrar nasıl alacaklarını bilmediğini ekliyor. Sevim’e alınmayan önlemler yüzünden mahallenin bu hale geldiğini, bunun telafisinin yapılmasının gerekip gerekmediğini sorduğumuzda Sevim sitemli bir şekilde gülüyor: “Böyle olacağı belliydi, defalarca söyledik. Elbette devlet bunu telafi etmek zorunda, hepimiz büyük hasarlar aldık. Ama senelerce şikayetlerimizi umursamadılar, hasarı kim karşılayacak ki?”
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel-Neslihan Kayemez/Evrensel
İlgili haberler
Boğaziçi’de barınma krizi | Ranzalara kat çıktılar
Atanmış yönetim, öğrencilere verdiği yurt sözlerini tutmadı. Kulüp odalarımızın elimizden alınmasını...
Akbelen’den Esenyalı’ya, Esenyalı’dan ETF tekstil...
Akbelen’de ağaçları kesen kapitalist sistem burada işçiyi işten atmaya devam ediyor. Bu yüzden birey...
Zamlar, baskıcı aileye bağımlılığı artırıyor
Hacettepe Üniversitesinin barınma ve yemekhane ücretlerine yaptığı zamların kadınların hayatı nasıl...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.