
Bakanlıklar sağlıklı beslenme öğüdü vermek konusunda birbiriyle yarışırken çocukların midesi zil çalıyor. 2025 haziran itibarıyla sadece bir çocuğun Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) önerdiği şekilde sağlıklı beslenmesi için ailelerin ayırması gereken bütçe, asgari ücretin neredeyse yüzde 40’ı. Bu, öğütlenen şekilde beslenebilmenin erişilemez bir lüks haline geldiğini gösteriyor.
2023 yılında Milli Eğitim Bakanlığının “Okul öncesinden ortaöğretime kadar çocukların geleceğe güvenle adım atmaları, fiziksel, bilişsel ve sosyal yönden gelişimlerinin en iyi şekilde sağlanması için” Emine Erdoğan ile başlattığı “Okulumda sağlıklı besleniyorum programı” bu eğitim öğretim yılında da okullarda “beslenme listeleri verilmesi”, “sağlıklı beslenmenin öneminin anlatılması” ile sürdürüldü. Programın internet sitesinde, buğu kebabından kıymalı böreğe, çipura filetodan İzmir köfteye kadar pek çok yemeğin yer aldığı haftalık öğün listesi bulunuyor. Ancak bu menüyü kimin, nasıl ve hangi bütçeyle hazırlayacağı büyük bir soru işareti. Eğitim öğretim yılı başlamadan hemen önce, yani 10 ay önce, 2024 eylül ayında yaptığımız haberde (SİTEDE LİNKLEYELİM https://ekmekvegul.net/index.php/gundem/mebin-ogudu-izmir-kofte-gercekler-ekmek-arasi-peynir) 8- 12 yaş aralığındaki bir çocuğun bu menüye uygun beslenmesinin yaklaşık aylık maliyetini 6 bin 450 lira olarak hesaplamıştık. 2025 haziran ayında 8-12 yaşları arasındaki bir çocuğun yiyeceği porsiyonlara göre market araştırması ile bir hesaplama yaptığımızda bu, yaklaşık 8 bin 700 lira oldu. Milli Eğitim Bakanlığının verdiği örnek menüye göre bir ailenin, çocuğun günlük beslenmesi için ortalama 288 lira ayırması gerekiyor.
Beş günlük, üç ana öğünden oluşan örnek menünün haziran ayındaki günlük maliyeti ortalama 228 lirayı buluyor; oysa bu sayı 2024 eylül ayında 161 liraydı. Menüye Milli Eğitim Bakanlığının önerdiği ara öğünler ve 10 bardak su da eklendiğinde, günlük gıda masrafı yaklaşık 290 liraya yükseliyor. Üstelik bu hesaba yemeklerin hazırlanmasında harcanacak doğal gaz, elektrik ve her öğün için ayrılması gereken zaman dahil değil. Hesaplama yapılırken porsiyonlar 8-12 yaş aralığındaki bir çocuğun tüketebileceği yaklaşık miktarlar dikkate alınarak belirlendi ancak gıda malzemeleri genellikle 20 ya da 60 gram gibi küçük miktarlarda değil, daha büyük şekilde ve ambalajlarda satıldığından alışveriş maliyeti de kaçınılmaz olarak artıyor.
2025 haziran itibarıyla bir çocuğun MEB’in önerdiği şekilde sağlıklı beslenmesi için ayrılması gereken bütçe, asgari ücretin neredeyse yüzde 40’ı. Yani bir çocuk için yalnızca gıda harcaması, asgari ücretin neredeyse yarısına yaklaşırken kira, fatura, eğitim ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlar da hesaba katıldığında, sağlıklı beslenme ulaşılmaz bir lükse dönüşüyor. İki çocuklu bir ailede ise durum çok daha çarpıcı: Ailenin yalnızca çocuklarının sağlıklı beslenmesine ayırması gereken bütçe, maaşın dörtte üçünü geçiyor.
‘ÇOCUĞUM DOKUZ YAŞINDA AMA YEDİ GİBİ GÖRÜNÜYOR'
İstanbul Pendik’te yaşayan, üç çocuğuna tek başına bakan bir gıda işçisi kadın, çocuğunun bir ekmek arası zeytinden oluşan beslenme çantasını anlatıyor:
“Uzun zaman önce eşimden boşandım. Üç çocuğumla birlikte yaşıyorum. En küçük çocuğum ilkokul öğrencisi. Ben çalışmak zorunda olduğum için çocuğum genelde evde yalnız kalıyor ve artık yalnız başına kendi işlerini halletmeye alıştı. Beslenmesini ben genelde geceden hazırlıyorum. Ekmek arası zeytin ya da varsa peynir. İkinci bir şey koyamıyorum. Suyunu evden dolduruyor artık gün içinde ne kadar yeterse. Harçlık vermeye pek gücüm yok ve meyve dahi neredeyse iki yıldır koyamıyorum. Sınıfın geneli böyle olunca başkasından görme şansı da yok. Artık çocuğun görmeyince canı da çekmiyor.”
‘ARA ZAM OLMAZSA HALİMİZ PERİŞAN'
Çocuğunun yaşına göre yeteri kadar gelişemediğinden bahseden kadın bunun asıl sebebine de işaret ediyor:
“Gerektiği gibi beslenemediği için yaşıtlarına göre daha geride, kimse dokuz yaşında olduğuna inanmıyor. Yedi yaşında gibi duruyor. Beslenmesini yeterince koyamamamın asıl nedeni yoksulluk. Asgari ücretle çalışıyorum evim kira ve hiçbir şeye yetemiyorum. Fazla mesailer olmasa mutfağımı hiç karşılayamam. Ben bayramın birinci günü bile çalıştım. Herkes çocuklarıyla geçirdi bayramı, ben üç kuruş için çalıştım.
Bir ara zam olmazsa halimiz perişan olur. Asgari ücret eridi gitti, artık hiçbir şeye yetmiyor. Temmuzda bir zam olması lazım ama ben pek inanmıyorum. Fabrikada işçiler sıkça ek zam talep edelim diyorlar ama bu da lafta kalıyor. Asgari ücretin bir tık üstü bir yer bulsam hemen gideceğim ama bu bölgede artık bir tık üstü yerler de çok az.”
‘ÇOCUKLARIN BESLENEBİLMESİ İÇİN BİLE ARA ZAM ŞART'
İstanbul Pendik’te yaşayan, üç çocuk annesi bir kadın işçi, artan geçim maliyetleri hem de bakacak kimse olmaması nedeniyle çocuklarını yaz aylarında köye göndermek zorunda kaldığını söylüyor. Dört yıldır metal sektöründe vardiyalı çalışan kadın, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor ancak bu gelirin temel giderleri karşılamaya dahi yetmediğini ifade ediyor.
Okul döneminde beslenme çantası bir şekilde dolsa da yaz aylarında üç öğün yemek masrafının altından kalkmanın mümkün olmadığını vurguluyor: “Okula ekmek arasında bir şeyler koyup okula gönderiyordum, yani bir şekilde yarı aç, yarı tok idare ettik. Ama yazın günde üç öğün yemeğe para yetmez.”
Eşinin de tersanede çalıştığını belirten kadın işçi, işin düzensizliği ve düşük ücretler nedeniyle iki maaşla bile geçimin sağlanamadığını söylüyor: “Ben asgari ücretin bir tık üstünde çalışıyorum, evimin kirası 15 bin lira. Tersanede ücretler çok düşük ve ayda en az yedi, sekiz gün iş olmuyor. Yani eşimin kazandığı para elimize gelmeden eriyor.”
Artık basit görünen giderlerin dahi lüks haline geldiğini aktarıyor ve temmuz ayında ara zam yapılmasının zorunlu olduğunu ifade ediyor: “Şimdi üç tane çocuk günde birer dondurma yeseler tanesi 90 liradan mümkün değil yetişmez. Hayırdan da anlamıyorlar. Bu nedenle hem bakım sorunlarını hem de beslenme sorunlarını köye göndererek çözmek zorundayım. Köyde karınları yine tam anlamıyla doymayacak ama yine de bir nebze güvende olurlar. Sadece çocukların sağlıklı beslenebilmeleri için bile bir ara zam şart. Bu ücretlerle bırakın kışı görmeyi iki ay bile götüremeyiz. Böyle nereye kadar?”
‘BU MAAŞLA KİRA MI, GEÇİM Mİ, SAĞLIKLI BESLENME Mİ?'
İstanbul Pendik’te yaşayan iki çocuk annesi bir kadın, okullarda dağıtılan sağlıklı beslenme listesine bakıp soruyor: “Oğlum bu sene birinci sınıfı okudu. Velilere beslenme listesi gönderdiler. Kuru yemişinden kuru meyvesine, etinden sebzesine bir güzel sıralamışlar listede. Verdikleri listeye göre hareket etmeye kalksam biz evde ne yiyeceğiz?”
Eşi dönemlik işlerde tersanede çalışıyor, ailenin büyük oğlu ise pandemi döneminde uzaktan eğitim sırasında derslerden geri kalmış. Cihaz eksikliği ve ekonomik zorluklar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalmış:
“Büyük oğlum günlük işlerde çalışıyor. Pandemi döneminde uzaktan eğitimle arkadaşlarının ve derslerin çok gerisinde kaldı. Tabletimiz yoktu, televizyondan da bir yere kadar… Çocuğa hak veriyorum. Sonra da gittiği okula, derslere adapte olamadı, bıraktı. Bir şey de söyleyemedik. Onun bulduğu işlerden kazandığı da bize destek oluyor.”
Artan kiralar ve temel giderler nedeniyle bütçelerinin büyük kısmının zorunlu harcamalara gittiğini söylüyor: “Kiram bu yıl 19 bin lira oldu. Şimdi düşünüyorum, bir maaşla kira mı ödeyeyim, evimin geçimini mi sağlayayım, yoksa çocuğumu sağlıklı mı besleyeyim?”
Sağlıklı beslenme listelerine uymanın mümkün olmadığını ama yine de elinden geldiğince bu yıl boyunca çocuğunun beslenme çantasını doldurmaya çalıştığını aktarıyor:
“Halimiz çok kötü diyemem, başka insanlara bakınca millet ekmek bulamıyor. Ben de iyi kötü her gün olmasa da çocuğumun beslenmesine ceviz, meyve bir şeyler koymaya çalışıyorum. Listenin maliyeti 10 bin lirayı geçiyor. Ona uygun yapabilmem imkansız ama poğaça yapıyorum, evde kurabiye yapıyorum. Annemlerin memleketten gönderdiği kuru meyvelerden koyuyor ya da meyve suyunu kendim yapıp hem daha sağlıklı hem de daha uygun oluyor bir şekilde çözüm üretiyorum. Öteki türlü idare etmek çok zor.”
MİDESİ BOŞ AMA BİLGİYE TOK
Yıllardır okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilmesi mücadelesi sürerken, yüz binlerce imza toplanan, sürekli dillendirilen bu talebe kulaklarını tıkayan bakanlıklar, farkındalık çalışmaları ile kendi sorumluluklarını gizliyorlar. 2022 yılında Ekmek ve Gül’ün “Okullarda bir öğün” kampanyası sonucu kazanım elde edilmiş, okul ücretsiz, sağlıklı yemek her çocuğun hakkı öncesi eğitimde ücretsiz yemek verilmeye başlanmıştı ancak bu sadece bir dönem sürmüş, bakanlık okul öncesinde verdiği ücretsiz yemeği sadece deprem bölgesi ile sınırlandırmıştı. 2023 yılında ise Emine Erdoğan ile birlikte başlatılan “Okulumda sağlıklı besleniyorum programı” kapsamında öğrenci, veli ve öğretmenlerde “sağlıklı beslenme kültürü” oluşturulması hedeflendi. Sağlık Bakanlığı obezite ile mücadele ve sağlıklı beslenme farkındalığını artırmak için sokaklara tartılar kurdu ancak obeziteye sebep olan yeme alışkanlıklarının kaynağındaki yoksulluğa, geçim sıkıntısına gözlerini kapattı. Devletin çocuklara yemek vermek yerine verdiği sağlıklı beslenme öğütleri boş mideleri doldurmadı.
VERİLERLE YETERSİZ BESLENME GERÇEĞİ
• Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından, yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdüremediği için sosyal ve ekonomik destek (SED) yardımı alan çocuk sayısı 2014 yılında 60 bin 29 iken, 2024 yılı sonunda bu sayı 170 bin 317’ye ulaştı.
• 2025 yılı itibarıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 14 milyon 148 bin 740 kişi sosyal yardımlarla ayakta kalabiliyor.
• OECD’ye göre Türkiye’deki 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 20’si, parası olmadığı için haftada en az bir gün yemek yiyemiyor. Her beş öğrenciden biri okula aç gidiyor.
• Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2024 yılı “çocuk sağlığı ve yoksunluğu” raporuna göre, ailelerin yüzde 23’ü çocuklarına günde en az bir kez et, tavuk veya balık yediremediğini belirtiyor.
• Aynı rapora göre, ailelerin yüzde 10’u çocuklarının gün içinde taze meyve ve sebze tüketmesini sağlayamıyor.
• TÜİK’in 2024 verilerine göre, Türkiye’de çocukların yüzde 9.2’si giyim ya da beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
• Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) raporuna göre deprem bölgesinde beş yaş altı çocukların yüzde 6.2’si bodur ya da çok bodur. (yüzde 3.7 bodur, yüzde 2.5 çok bodur). Aynı yaş grubunun yüzde 8.9’unda zayıflık (yüzde 5,5 zayıf, yüzde 3,4 çok zayıf) ve yüzde 4.4’ünde aşırı kiloluluk görülüyor. Bodurluk, özellikle 0-11 ay arası bebeklerde (yüzde 11.3) ve 12–23 ay arası çocuklarda (yüzde 10.5) daha yüksek oranda tespit ediliyor.
• Deprem bölgesindeki çocukların temel besin gruplarına erişimi oldukça sınırlı. Et ve et ürünlerini düzenli tüketenlerin oranı yüzde 17.7; yağ yüzde 11.2; baklagiller yüzde 5.8; süt ve süt ürünleri ise sadece yüzde 5.6 düzeyinde kalıyor.
MEB KAMU SPOTUNDA AİLELERİ SUÇLAMIŞTI
Kasım 2024’te Milli Eğitim Bakanlığının yayımlanan bir kamu spotunda, masasında paketli atıştırmalıklar olan bir çocuk, arkadaşlarının getirdiği sağlıklı öğünlere imrenerek bakıyor. Arkadan gelen ses ise “çocuklarınızın beslenmesini sağlıklı hazırlayın” diyor. MEB’in bu kamu spotu, boş beslenme çantalarıyla derse giren çocukların yaşadığı yoksulluğu görünmez kılarken, faturayı yine ailelere çıkarmıştı. Sağlıklı beslenme alışkanlığını teşvik etmeyi hedeflediğini söyleyen bakanlık, aslında çocukların yaşadığı ayrışmayı, sağlıksız beslenmeyi bir “tercih meselesi” gibi sunmuştu.
Görseller: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Halkın yüzde 90'ı okullarda bir öğün ücretsiz yeme...
Metropoll Türkiye'nin Nabzı Kasım 2022 raporunda "1 öğün ücretsiz sağlıklı yemek" talebine yer verdi...
‘Beslenme koyamıyoruz, kırtasiye cep yakıyor’
İstanbul’un Esenyalı Mahallesi’nde kadınlarla yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasına dair konuşt...
Bugün Dünya Okul Yemekleri Günü: Asgari ücretle sa...
Çocukların dengeli beslenmesi giderek zorlaşıyor, okullarda ücretsiz, sağlıklı bir öğün yemek her za...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.