
Artsın, eksilmesin. Dolsun, taşmasın. Az çok olsun da bereket yok olmasın!
Aşurenin hikayesini hepimiz biliriz. Bilgileri tazelemek için kısaca hatırlatma yapayım. Nuh'un Gemisi Ağrı Dağı'nda durduğunda, Nuh'un ailesinin bunu özel bir yemekle kutladığı iddia edilir. Erzakları neredeyse tükenmek üzere olduğundan, geriye kalanları (özellikle tahıllar, kuru meyveler ve benzerleri) birlikte pişirerek şimdiki aşure denen şeye dönüştürüp yedikleri rivayet edilir.
Evliya Çelebi Seyahatname kitabında "Aşure, Muharrem'in onuncu günü yapılması gereken bir aştır" der. Ermeni ve Rum kültüründe de vardır aşure. Ermeniler, 6 Ocak'ta "anuş-abur" yaparken; Rumlar, buğday, kuru üzüm ve bal ile yaparlar. Ermenistan'da aşure, nar taneleri ile süslenebilir ve gül suyu ile tatlandırılabilir. Noel'de komşularla paylaşılır.
Alevi kültüründe, Kerbela Savaşı'nda Hüseyin'in öldürüldüğü günde aşure pişirilmesi ile aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi arasında bağlantı kurulur ve şiddetin genel olarak protesto edildiği ifade edilir. Aleviler, her sene aşurelerini pişirip konu komşu ile paylaşırlar.
Tüm kültürlerde azdan çok yapmak, var olanı paylaşmak anlamını içeriyor aşure. Eskiden her evde olan malzemelerden hemen yapılıveren aşure tüm konu komşuya dağıtılırdı. Ekonomik krizin her gün arttığı son yıllarda ise aşure yapmak gittikçe güçleşti. Önceleri kazanlarda yapıp üç dört mahalleye dağıttığımız aşure, yıllar içerisinde küçücük tencerelerde pişmeye, üç beş yakın komşuya ve arkadaşa verilmeye başlandı.
Geçen yıl malzemelerin pahalılığı, birçok evde aşure pişmemesine neden oldu. Şimdi tek tek malzemelerin fiyatlarını yazmama gerek yok, hepiniz biliyorsunuz ama Nuh’un yoklukta yaptığı aşureyi yapmak için bu sene bankadan kredi felan çekmek gerekir. Durum o kadar vahim.
Biz aşureyi nasıl yapsak acaba? Ya da bu sene yapmasak mı? Ne bileyim, Kurban’da danaya girmek gibi toplaşıp herkesin bir çeşit getirdiği imece usulü mü yapsak diye düşünürken eline geçen ilk fırsatta kendinden olmayanı ezmeye yönelik hareket etmekten vazgeçmeyenler aşurede de kendilerini gösterdiler.
Yine o malum güruhun yaptığı aşurelerin resimleri tek tek sosyal medyada görülmeye başladı. Bolca antep fıstığı, frenk üzümü, yaban mersini ile süslenmiş aşure kaselerinin poz poz resimlerini de gördük bu ahir ömrümüzde. Her evde olan malzemelerle yapılan, kimsenin kimseyi ötelemediği aşure günleri bile bir sınıf savaşına döndü artık.
Halayıkken hanım olan kurna kırar tasıylan* demişler. Sonradan görenlerin elde ettikleri makamları sindiremediklerinde saçma sapan davranmaları için söylenmiş bir atasözüdür ki ben çok severim. Bizim için de artık aşure sınıfsaldır!
*Halayıklık günlerini çabuk unutan yeni hanımların, gelin hamamında kurna başında zarafetten yoksun, dangıl dungul hareketlerle kurna kırdığı görülmüş de söylenmiş atasözüdür.
Fotoğraf: Canva pro kolaj
İlgili haberler
Aşure vlogumuza hoş geldiniz: Dikkat maliyetler du...
Sizin için dayanışmayla hazırladığımız küçük bir tencere aşurenin maliyetini çıkardık. Vlogumuza hoş...
Aşure: Bu yıl kimine tatlı kimine karnını doyurabi...
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği aşure gününde kadınlarla buluştu.
GÜNÜN PÜF NOKTASI: İyi aşure yapmanın sırrı nedir?
Aşure zamanı gelir de aşurenin püf noktalarını vermemek olur mu hiç? Aşure yaparken doğru renk, kıva...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.