Ehliyetsiz sürücü tarafından öldürülen Ezgi Alya Yiğit’in ailesi: ‘Bu kazayı benim kızım yapsaydı hâlâ içerideydi’
Antep’te ehliyetsiz bir sürücü tarafından öldürülen Ezgi Alya Yiğit’in ailesi, soruşturma ve dava sürecinde gerçeklere ulaşmalarının önünün nasıl kapatıldığını anlatıyor

Antep’in en işlek caddelerinden birinde geçtiğimiz yıl 12 Nisan’da 17 yaşındaki Ezgi Alya Yiğit arkadaşı ile scooter sürerken ehliyetsiz ve 100 km/s hızla giden Sürücü O.S’nin çarpmasıyla hayatını kaybetmişti. O günden beridir Ezgi Alya Yiğit’in ailesi adalet arayışını sürdürüyor.

Ezgi Alya Yiğit’in ölümüne sebep olan, yanındaki arkadaşını da ağır yaralayan Sürücü O.S.’nin Nizip ilçesi Belediye Başkanı Mehmet Sarı’nın yeğeni ve Nizip Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Sarı’nın oğlu olması ise soruşturma ve yargı sürecinde siyasi baskıya dair soru işaretlerini artırıyor. Soruşturmanın başından itibaren olay yeri ve anına dair kamera görüntülerine neden ulaşılmadığı da yanıtlanmayan sorulardan. Hiçbir kamera görüntüsü olmamasına rağmen bilirkişi raporunda Ezgi Alya Yiğit’in ağır kusurlu, Ehliyetsiz Sürücü O.S.’nin ise tali kusurlu bulunmasının ardından O.S. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Dava çocuk ağır ceza mahkemesinde sanığa 2-15 yıl hapis istemiyle hâlâ sürüyor, bir sonraki duruşma ise yarın Gaziantep Adliyesinde gerçekleşecek.

Duruşma öncesinde Ezgi Alya Yiğit’in ablası Kübra Yiğit, Annesi Emine Gülay ve babası Mehmet Şahin Yiğit kızlarının ölümünün ardından deliller karartılmasın, sesleri duyulsun diye verdikleri adalet mücadelesini anlattılar.

SOMUT BİLGİLERE ERİŞİMİMİZ ENGELLENİYOR

Olay yaşandığı andan itibaren bir adalet mücadelesi yürütüyorsunuz. İşlek bir caddede gerçekleşen bu olayda kamera kayıtlarının bulunmamasına dair ne düşünüyorsunuz? Mahkeme son kararında geçmişe dönük verilerin kurtarılıp incelenmesi kararını da vermişti. Bu da neden soruşturma sürecinde ortaya çıkartılmadığı sorusunu doğuruyor. Siz tüm bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Şahin Yiğit: Her şey açık aslında: Herkes kör, sağır ve dilsiz olmuş. 3 maymunu oynadılar, kameralar dahi görmedi, kör oldu o gün. Biz bu ülkenin eşit vatandaşları olarak görüyorduk kendimizi ama değilmişiz, terk edilmişiz, yok sayılmışız. Ama biz mücadele edeceğiz sonuna kadar. Pes etmeyeceğiz çünkü mücadele eden kazanır, kazanmak için mücadele etmen lazım.

Ben bundan sonra inanmıyorum, devletin kurumları doğru çalışmıyor. Polis hiç çalışmadı, savcı da yeterli yaptırım uygulayamadı polis üzerinde.

İnsanları ayırmadan karar vermesi için ‘adalet ana’nın gözleri bağlıdır, ama bunlar açtılar gözlerini. Güçlüyü koruyup, mağduru cezalandıran bir sistem oluşturdular.

Kızım son sınavda 120 soruda 108 net yaptı, 40 tane matematiğin kırkını da çözüyordu.  Onu ben yetiştirdim, o benim arkadaşımdı, annemdi babamdı evladımdı. Ciğerimize benzini döktüler, kibriti çaktılar, şimdi karşıda durup bizi izliyorlar. Normal hayatlarına devam ediyorlar ama biz hiçbir zaman Ezgi öncesi hayatımıza dönemeyeceğiz, eskisi gibi olamayacağız.

Kübra Yiğit: Olay sonrasında biz kamera görüntüleri için kapı kapı gezdik. Ezgi’nin yanındaki arkadaşları olay gününde Ezgi daha kaza sonrası yerdeyken sanığın arkadaşlarının gelerek etraftaki kameraları çevirdiklerine dair bilgiler verdiler bize. Biz apartmanları, çevre apartmanları, uzak apartmanları kapı kapı gezdik. İlk günler bilincimiz yerinde değildi.

Olay sonrası bir olay yeri keşfi gerçekleştirildi. Hakim hanım aşağı indiğinde şöyle söyledi: “Burada MOBESE kamerası var.” Olayın olduğu tam karşı tarafta MOBESE kamerası olmasına rağmen, şehrin işlek yerinde onlarca mağazanın kamerası olmasına rağmen 500 m ilerisinde polis karakolu olmasına rağmen tek bir görüntüye dahi ulaşılamadı. Hakim hanımın bile olay yeri keşfinde ilk gördüğü şey eğer MOBESE kamerasıysa bizim davamızda bu görüntülere nasıl ulaşılamıyor, biz hâlâ buna hayret ediyoruz.

Orada bir kafede olayı gören bir şahsın, sanığın ağabeyleri olduğu iddia edilen kişiler tarafından tehdit edilerek tanık olmasının engellenmesi tanıkların da ifadeleri arasında yer almakta. O kadar çok manipülasyon var ki davamızda, var olan somut bilgilere erişimimiz tamamen engelleniyor. Biz mücadelemizi sürdürüyoruz, yıllar geçse de adaletin peşinde olmaya devam edeceğiz.

‘KIZIM HANGİ DELİLLE KUSURLU BULUNDU?’
Emine Gülay: Kızımı kusurlu olarak görmüşler, madem kamera kaydı yok benim kızım nasıl kusurlu bulundu? Eğer kızım gerçekten kusurluysa bu kamera kaydı çıksın, ben de diyeyim ki “Kızım tamam kusurlu.” Şimal’le beraber scooterdayken Şimal’in ifadesinde bile “Ezgi durdu, sağına soluna baktı” vardı. Aynı zamanda sanık ifadesinde “Ben kızları gördüm” diyor. Benim kızım durmuş, sanık da diyor ki “Ben kızları gördüm.” Benim karşımda dedi. Kızları görmüş olmasına rağmen frene basamadı. Frene neden basamadı? Çünkü 17 yaşında ehliyetsiz. Bu ehliyet neden 18 yaşında veriliyor. O zaman benim kızım da arabayı kullansaydı. Çok istiyordu kızım araba kullanmayı, müsaade etmiyorduk.
Ben rahatsızım diye kızım bir gün bana bir şey yaptırmadı. Çocuğun her sorumluluğu vardı, her yönden sorumluydu; ben inanmıyorum Ezgi’nin sağına soluna bakmayacağına. Kaldırımın köşesi ya zaten, o kadar hızlı geliyor ki frene basamıyor.
SANIK GÖRMESİNE RAĞMEN FRENE BASMADIĞINI İTİRAF EDİYOR

Kübra Yiğit: Davada Ezgi’nin yanında aynı scooter’da bulunan arkadaşının verdiği 1. şahsın ifadesine göre “Tam köşeyi döndük, yolun kenarında seyrederken karşımızda gördük” diyor. Şahsın ilk ifadesine rağmen yol kenarında seyrettiklerini söylemesine rağmen bu ifadeden çok farklı bilirkişi raporları hazırlandı.

Sanık ilk ifadesinde şöyle diyor: “Ben yolda seyir halindeyken sağdan gelen scooterlıları gördüm.” Sonra hakim soruyor: “Peki frene ne zaman bastın?”

“Çarptıktan sonra bastım” diyor. Gördüğünü, göre göre frene basmadığını, çarpmamak için herhangi bir müdahalede bulunmadığını, 2 tane genç kıza alenen çarptığını itiraf ediyor.

Zaten daha önce hız ve drift videolarını yıllardır sosyal medyadan paylaşan bir çocuk alenen “Ben geliyorum” diyor topluma. Ama hiçbir yaptırım yok, can almasına rağmen hiçbir yaptırım yok. Rahat rahat mahkemede de söyleyebiliyor: “Ne yaptın peki frene ne zaman bastın?” dediklerinde dahi “Çarptıktan sonra bastım” diyebiliyor. Alenen ve bilinçli olarak toplum içerisinde tehlike teşkil ettiğini, bir ölüme sebebiyet verdiğini söylemesine rağmen bizim davamızda Ezgi ağır kusurlu olarak yargılanmaya devam ediyor. 2. bilirkişi raporunda hâlâ karşı tarafta ağır ihmal ve ihlalin bulunmadığını söylemeleri bizim adalete olan inancımızı tamamen yok etmeye başlıyor artık.

Mehmet Şahin Yiğit: O bilirkişi raporu çok vicdansızca hazırlanmış ve emekli polislerin hazırladığı rapor. Kendi çocukları olsaydı o raporun altına nasıl imza atacaklardı? Madem kamera görüntüsü yok, bu bilirkişi Ezgi’nin kusurlarını nasıl ortaya çıkardı? Biz intikam istemiyoruz, biz adalet istiyoruz. Görelim, ne varsa. Bize hiçbir imkan tanımadan tüm suçları bize yükleyip onların altına imzalarını atmaları kanımıza dokunuyor. Bu devletin memurları bunu yaptılar bize, bu bize çok dokundu.

‘ADALET EŞİT DAVRANSIN’

Ezgi’nin ölümüne sebep olan sanığın tutuklanması için bir imza kampanyası başlatmıştınız. İmza kampanyası sürecinden bahseder misiniz? Neden böyle bir kampanya başlattınız?

Kübra Yiğit: Nizip Ticaret Borsası Başkanı babası, Nizip Belediye Başkanı amcası, kimsenin duymasını istemiyorlar. Hatta ilk dönemlerde şu söyleniyor: Mehmet Sarı, Ezgi’nin ablalarının paylaşımlarından ve hareketlerinden çok rahatsız oluyormuş. Biz istedik ki imza kampanyasıyla insanlar duysun bu yaşananı. Pankartlar açtık, bağırdık bas bas. Fiilen 10 binlerce kişi bizim imza kampanyamıza destek verdi. Change.org’ta başlattığımız imza kampanyasına 20 binden fazla destek geldi. İnsanların duyarsız kalmaması bize umut doğuruyor. Herkes adalet istiyor ama bir taraf da istiyor ki sineye çekilsin. Biz hiçbir zaman bunu sineye çekmeyeceğiz. Her zaman duyurmaya devam edeceğiz.

Emine Gülay: Adalet eşit davransın. Eğer benim kızım yapmış olsaydı bu kazayı, benim kızım daha içeriden çıkmamıştı. Şimdiki sanık ölmüş olsaydı benim kızım içeride olurdu. Eğer Ezgi çarpmış olsaydı bu kamera görüntüleri zaten çıkardı. Benim tek isteğim kamera görüntüleri çıksın. Kim suçluysa cezasını çeksin. Madem suçlu değil, şu kamera görüntüleri çıksın.

Mehmet Şahin Yiğit: Biz son nefesimize kadar kızımın hakkını arayacağız ki kızım öbür dünyaya gittiğimizde bizim yakamıza yapışmasın. “Baba sen benim hakkımı niye aramadın?” demesin. Biz sadece adalet istiyoruz, başka bir şey de istemiyoruz. Barut gibiyiz, acılarımız ilk günkü gibi. Zaman her şeyin ilacı diyorlar da zaman sadece insanlara acıyı içine atıp yaşamayı öğretiyor. 

‘SEVGİNİN, CANIN, CİĞERİN BEDELİ OLUR MU?’

Kübra Hanım, Nizip Belediye Başkanının Ezgi’nin ablalarının paylaşımlarından rahatsız olduğuna dair söylemler duyduğunu iletti. Doğrudan ya da dolaylı yollarla sizin üzerinizde kurulmaya çalışılan bir baskı, anlaşma çabası yaşandı mı?

Mehmet Şahin Yiğit: Evet yaşandı. Beni aradılar, dedim “Ben kimseden korkmuyorum, kızımın yerine ben 20 kere ölürdüm.” Devletin en güçlü kademeleri de aradı, geldiler, dedim “Biz adaleti istiyoruz. Bizim ne korkumuz var ne kimseden çekincemiz var.” Kızımı kaybetmekle benim 1 ay yaklaşık hafızam silindi. 24-25 tansiyonla dolaştım ben. Kendimize gelemedik. Deliller karartılırken biz acılarımızı çekiyorduk.
Bir tek adım dahi geri atmam çünkü benim kızım dünyanın en değerli varlığıydı. Kendi canımdan daha değerli bir varlığımı benim elimden aldılar. Sevginin bedeli olur mu, canın bedeli olur mu, ciğerin bedeli olur mu? Değer biçilmez bunlara. Sırtlarını devlete yaslamışlar, sizin benim vergimle kazandıkları parayı bize karşı tekrar kullanıyorlar. Bu devletin bu kadar adaletsiz hale gelmesine yazıklar olsun.

‘TIRNAKLARIMIZLA KAZIMAZSAK ADALETİ ELDE EDEMİYORUZ’

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey olur mu?

Kübra Yiğit: Sesimizi duyurmak istiyoruz. Çünkü maalesef ki biz tırnaklarımızla kazımazsak adaleti elde edemiyoruz. Belki kazırsak da edemeyeceğiz ama bize bu şansı tanımaları için sesimizi duyurmamıza ihtiyacımız var. Bunun için de birlikte olmamız gerekiyor. Her saniye bir genç kız, bir kadın öldürülüyor, alenen oluyor ve adalet gerçekten tecelli etmiyor. Devletin bazı basamakları değil aslında birçok basamağı görevini yerine getirmediği için biz adalete ulaşamıyoruz. Acımızla başa kalıyoruz hem de tırnaklarımızla kazıyarak bu acıya rağmen adaletin sağlanması için çabalıyoruz. Kardeşimin okuyamadığı üniversitede o şu an okumaya başladı. Ezgi’nin çıkaramadığı ses olmamız gerekiyor, bizim buna çok ihtiyacımız var şu anda çünkü tek başımıza yapamayız bunu. Davamızı duyurmamız gerekiyor, bunun için herkese ihtiyacımız var. Biz iyi insanlarla dayanışarak güç kazanıyoruz, umutlarımızı arttırıyorsunuz.

Emine Gülay: 3 Temmuz’da kızımın mahkemesi var. 7 Temmuz da kızımın yaş günü. Bu sefer 7 Temmuz’da kızıma güzel bir haber vermek istiyorum.

İlgili haberler
Devlet Ezgi Zerkin’i korumadı, katilini de 335 gün...

Ezgi Zerkin öldürülmeden önce defalarca kez karakola şikayette bulunmuş, uzaklaştırma kararları almı...

EMEP Milletvekili Sevda Karaca: Ezgi Alya Yiğit iç...

Yayın Kurulu üyemiz, Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, "Ezgi Alya için adalet istiyoruz" dedi,...

Bu çağrı hepimize: Ezgi Alya için adalet!

3 Temmuz’da torpilin, tanıdıkların katilleri kurtarmasına, cezasızlıkla ödüllendirilmelerine izin ve...