Yükü öğretmenler değil Bakan üstlensin
Eğitime ayrılacak payı öğretmeni de maliyeti üzerinden hesaplayan bir sistem var karşımızda. Öyle ki artık eğitimden tasarruf ederek öğretmen atamayacağını söylüyorlar.

Geçtiğimiz haftalarda emekli bir öğretmenimizi okulda silahlı saldırıda kaybettik. “Eğitimde şiddete hayır!” demek için alanlardaydık. Tüm eğitim emekçileri, sendikalarını ortak bir mücadeleye zorladı. Pek çok sendikalı, sendikasız öğretmen alanlarda, ülkenin dört bir yanında hep birlikte “Çalışırken ölmek istemiyoruz!” dedik ve yaşam hakkımızı savunduk.

Ne kadar güvende olmadığımızı daha net ve derinden hissettik. Yıllardır öğretmenler odasında, sınıfta yalnız bırakılan öğretmenler olarak kendi çözümlerimizi üretiyoruz böyle şeylerle karşılaşınca. En akıllıca, en güvenli ne gelirse. Örneğin okullara X-ray cihazı koyulması bile gündeme geldi öğretmenler odasında. Sorunlarımızın esas kaynaklarına inmese de bu çözümler... Ama bunlar sendikaların çağrısıyla toz oldu, asıl gücün örgütlülük olduğunu hatırladık. Sesimizi duyurduk; seslerimizi ortaklaştırıp birbirimize umut olduk.

KINAMAK YETMEZ

Tartışılan konulardan biri ise öldüren kişinin uyruğuna dair vurgulardı. Bunlar bizim sesimizin daha gür çıkmasını engelledi kimi mecralarda. O yaşta, emekli bir öğretmenin neden özel bir okulda çalışmak zorunda olduğu gerçeğini konuşmadı çokça kişi örneğin. Bizim sorunlarımızın önüne geçti kimi yerlerde bu mesele. İş hayatımızda karşılaştığımız çoğu soruna karşı öfkemizi doğru temellendirmek ve yönlendirmek mühim. Tüm bunlara rağmen öğretmenler olarak tepkimizi İl Milli Eğitim Müdürlüğü önlerinde duyurduk.

Olayların bu noktalara gelmesine dair hiçbir sorumluluk hissetmeyen Bakan ise iki iktidar yanlısı sendikayla açıklama yaptı. Belli ki Bakan, yandaş sendika başkanın belirttiği “Öğretmenler her önüne gelenin şiddet uygulayabileceği, hakaret edebileceği bir meslek grubu haline geldi” cümlesinden hiç rahatsızlık duymadı. Zira yaptığı hiçbir değişiklikte görüşümüzü umursamayan, bizleri dikkate almayan Bakan bu sırada ancak “kınıyoruz” ve “umuyoruz” cümlelerini kurdu.

Ülkedeki tüm öğretmenleri ayağa kaldıran bu eylemliliği, okulların “tatil” olması gibi lanse etmek de tepkimizi kırmaya yönelik bir şey oldu bu süreçte. Okullar tatil olmadı. Biz öğretmenler o gün okulu değil, alanları doldurarak gücümüzü ve sözümüzü ortaya koyduk.

‘BİR DE TASARRUF ÇIKTI BAŞIMIZA’

BİZ bu hale tesadüfen gelmedik. Ülkede izlenen eğitim politikalarından azade gelişmedi tüm bunlar. ÇEDES gibi laikliği rafa kaldıran uygulamalar, bilimden uzaklaştırılan müfredat tartışmaları, MESEM ile üretime uyarlanmaya çalışılıp sermayenin kucağına atılan çocuklar, iktidarın kendi ideolojik dönüşümü için araç haline getirdiği eğitim tüm bunlara zemin hazırladı. Tüm bunlarla birlikte gittikçe yoksullaşan ve emekli olamayan öğretmenleri her türlü zorlukla veli ile karşı karşıya getiren, CİMER gibi bir uygulamayı öğretmenlere sopa olarak gösteren, eğitime ayrılacak payı öğretmeni de maliyeti üzerinden hesaplayan bir sistem var karşımızda. Öyle ki artık eğitimden tasarruf ederek öğretmen atamayacağını söylüyorlar.

Sorun öğretmenlerin denetlenmesi değil. Sorun, her geçen gün ticarileşen eğitimde okullara verilmeyen bütçeden başlayarak tüm sorunlarla birlikte veliler ile baş başa kalıp sorumlusu olmadığımız yükü sırtlanmamız. Sorun, yukarıda saydığım tüm uygulamalarla her geçen gün bize biçilen rolün değişmesi bir yanıyla.

Tüm bunlara rağmen biriktirdiğimiz tepkiyi iş yerlerimizde siyah giymekten başlayarak, alanda sesimizi duyurmaya kadar ortak ve birleşik bir mücadeleyi örmeyi başardık bu konuda. Ortak sorunlarımıza karşı “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı her zamankinden daha büyük bir gerçek. Bizde güven duygusu arttı. Daha umutlu çıktık alandan.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
‘İçimdeki kız çocuğuyla yola devam ediyorum’

‘Sadece bir meslek sahibi olmak için mücadele vermiyorum, kadın olarak da bir mücadele veriyorum. Bu...

Taş kilit taşı, yol bozuk

Kadınlar aile planlama hizmetine, hastanelerde kadın doğum servislerine erişemiyor. Sağlık hizmetind...

Ekmek isyanlarının ‘korkutucu’ sesi

'Sanal ekonomik gerçekliğin içinde kumbarasına attığı bozukluklar alttaki bir delikten düşüp kaybola...