Sadaka ya da yardım değil, Dayanışma ve mücadele çözer
Kadınlar yoksulluk, şiddet, çaresizlik ve yalnızlık sarmalında boğuşuyor. Tablonun sadece Esenyalı’dan gördüğümüz kadarı bile bize kadınların ortak sorunları ve taleplerinin aciliyetini gösteriyor.

Kadınların hayatları giderek zorlaşıyor. Bir yanda şiddet gördükleri erkeklerin varlığı bir yanda geçim derdi. Yoksulluk, şiddet, çaresizlik ve yalnızlık sarmalında boğuşuyorlar. “Bugün çocukların karnını doyurdum ama yarın ne olacak bilmiyorum” belirsizliğiyle hayatları tükeniyor.
Sadece son bir ayda Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine ulaşan kadınların hikayeleri, yukarıda ifade ettiğim gerçeği çıplak bir şekilde yansıtıyor aslında.

BEYNİNDE BİR KİTLE İLE YAŞIYOR
Özge, iki çocuk annesi, 30 yaşında bir fabrika işçisi. Evlenip çocuk doğurunca işten ayrılmak zorunda kalmış. Eşi servis şoförlüğü yapıyor. Sohbet ederken bazen yutkunmakta zorluk çektiğini fark ediyorum. Nedenini merak edince solunum hastası olduğunu ve beyninde bir kitle ile yaşadığını öğreniyorum. Hastalığının eşinden gördüğü şiddet sonucu oluştuğunu söylüyor. Dinlerken bile dayanması zor bir hikayesi var: “Çocuklarla açız, eve para vermiyor. Ben çalışamıyorum. Hastalığım olmasa belki bir iş bulur çalışırım. Bana sürekli hakaret ediyor ve evden kovuyor. Komşuların yardımları olmasa ayakta duracak dermanımız olmayacak. Beni aldatıyor, bunu bana kendisi anlatıyor. Birlikte olduğum kadınlar senden güzel diye beni aşağılıyor. En büyük hatam ona güvenip fabrikadan ayrılmam oldu. Çocuklara annemin bakmasına izin vermediği için işten ayrılmak zorunda kaldım. Yardım almak için kaymakamlığa başvurdum, ama eşimin sigortası olduğu için bana yardım vermediler. Durumu anlatmama, sağlık raporumu göstermeme rağmen beni resmen kovdular.”

TACİZ, ERKEN EVLİLİK, ŞİDDET...
Melek, 14 yaşında evlenmiş. Şu an 18 yaşında ve bebeğiyle birlikte sokakta kalmış. “Severek evlendim” diyor Melek, “Sen kaç yaşında sevmeye başladın ki?” diye soruyorum, “İki yıl sevgiliydik” diye yanıt veriyor. Yani 12 yaşında iken birini sevdiğini söylüyor. Sohbet ilerledikçe gerçek ortaya çıkıyor. Severek evlendiğini söylediği adam kendisinden 10 yaş büyük ve 12 yaşındayken bu adamın tacizine uğramış. “Ailem bunu duyunca namuslarını temizlemek için beni hemen nişanladı” diye anlatıyor. Şimdi ise erkek şiddetinden kaçıyor. Üç ay boyunca sığınmaevinde kalmış; “Peşimi bırakmıyor, beni yakalarsa öldürür. Ailem de ayrılmak istediğim için beni istemiyor... Polise gittim ama ‘resmi nikah yok, bir şey yapamayız’ dediler. Halbuki poliste daha önceden kaydım var. Çünkü sığınmaevinde kaldım...”

BOŞVERİN BENİ, ÇOCUKLARIM AÇ...
Senem, henüz 28 yaşında olmasına rağmen 4 çocuk annesi. Hiç çalışmamış. “Derneğe bir iş bulabilmek için geldim. Merdiven temizliği, ev temizliği ne olursa yaparım” diyor. Eşarbının altından belli olan boğazındaki şişlik, nefes almasını zorlaştırıyor. Göğsüne kadar uzanmış olan şişliğe guatr neden olmuş. “Doktorlar acil ameliyat olmalısın dediği halde hastanelerin sistemi bekliyeceksin diyor. Çünkü ne sıra var, ne de doktor. Kimi hastanelere telefonla bile randevu alınamıyor. Acil yapılması gereken biyopsi yapılamıyor” diyor ama onun asıl derdi, çocukları; “Boşverin benim derdimi. Çocuklarım aç, aylardır eve su dahi alamıyoruz. Eskiden iyi kötü geçiniyorduk.”
Eşinin çalıştığı fabrika girdiği ihaleyi kaybetmiş ve eşiyle beraber birçok kişi işsiz kalmış. Yeni bir iş bulmak kolay olmayınca krediye başvurmuşlar. Şu an eşinin aldığı 1800 lira maaşın tamamını banka alıyor. Kira dahil evin hiçbir ihtiyacı karşılanamıyor. Su faturası gecikme bedelli olarak 1000 lira gelmiş. Eşi sigortalı çalıştığı için devletten yardım alamamış. Yine de bir şekilde evi denetlemeye gelmişler. “Evde insani ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz hiçbir şeyimiz yok, yatakları ve koltukları komşular verdi. Buna rağmen belediyeden herhangi bir yardım vermediler” diyerek soruyor; “Bu nasıl devlet! Yoksulunu görmüyor mu?” Dernekteki kadınlarla birlikte elimizden geldiğince Senem’le dayanışmaya çalıştık. Bu onun yüzünü geçici de olsa güldürdü ama, elbette kalıcı çözümlere ihtiyacımız var.

HUZUR VE EKMEK... NASIL?
Sizlerle, yaşadıklarıyla içimizi sızlatan kadınlardan sadece üçünün hikayesini paylaştık. Kadınların ortak sorunları ve taleplerinin aciliyeti ortada. Biz “halkın iradesiyiz, mazlumun yanındayız” diyen iktidar “başörtülü bacım” diyerek bizi bölmeye kutuplaştırmaya çalışsa da, tablonun sadece Esenyalı’dan gördüğümüz kadarı bile bize başı ne örtülü ne de açık olanın haklarının korunmadığını, kadınların açlık, yoksulluk ve erkek şiddetiyle başbaşa kaldığını gösteriyor.
İlk kez bir kadın derneğine gelen ve dayanışmayla gözlerinin içi gülen, “Biz de yanınızda yer almak isteriz” diyen bu kadınların ortak talebi, biraz huzur ve ekmek. Sadaka ya da yardım değil dayanışma ve mücadele kadınların yaralarını sarıyor. Öyleyse daha çok kadını, dayanışma ile tanıştırmak öncelikli görevimiz olmalı.

İlgili haberler
Kadınlar, arabalar, ensest

Bir hakimin, kadını ve arabayı bir satış sözleşmesinin çerçevesinde tanımlaması ile bir kadının kızı...

Bu yasalar kimin ihtiyacı?

Yasaların oluşturduğu düzen her zaman toplumsal ihtiyaçla şekillenmez. Kimi zaman bu ihtiyaç, toplum...

İşçi kadının fendi

Aslında o da istiyormuş hakkını aramayı, fakat beni kıskanıyormuş. Ben ona göre girişken olduğum içi...