Ben şu an üç kişinin çalıştığı bir hukuk bürosunda çalışıyorum. Patronum bizimle konuşurken iktidarın politikalarını eleştirir. Ekonominin kötü gittiğini söyler hatta daha ileri gidip her gün gelen zamlardan şikâyet eder. Ancak altında son model araba, dışarda yediği bir gecelik yemek benim bir maaşım kadar. Ancak bizi anlıyormuş havalarında ve dost canlısı davrandığını ve kötü ekonominin hepimizi etkilediğini iddia eder. Ta ki biz zam isteyene kadar. Hükümetin emekçilerle alay edercesine yaptıkları konuşmalar ve temmuzda zam yapılmayacağı açıklamasının ardından Emek Partisi bir miting kararı aldı. Buna ilişkin ben de iş yerimde birlikte çalıştığımız arkadaşa “zam isteyelim” dedim. Aldığım cevap “Ama vermez ki” oldu. Bana göre bu düşünce haksızlığa teslim olmaktır. Biz hakkımızı aramadan, mücadele etmeden böyle bir şeyi kabul etmemeliyiz.
‘KİRAZIN TADINI ÖĞRENİRSE HEP İSTER’
Geçenlerde markette tanık olduğum bir şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Genç bir kadın üç yaşındaki çocuğuna kiraz alamadı, çocuk annesini çekiştirdikçe kadın meyvelerden uzaklaşmaya çalışıyordu. Yakınlarındaki başka bir kadın buna üzülmüş olacak ki poşete kiraz doldurup çocuğa uzattı ancak annesi kabul etmedi. Gerekçesi ise “Çocuğum kirazın tadını henüz bilmiyor severse sürekli ister, alamam” oldu. Bunu duymak hepimizi derinden yaraladı. İşte bizi yönetenlerin bizden istediği tam olarak budur. Çocuğuna meyve alma, ekmeğinden aşından kes! Biz emekçiler bu hale gelmişken, istesek de vermezler gibi bir noktadan bakamayız çünkü vermek zorundalar, bizler de alana kadar mücadele etmek zorundayız.
Fotoğraf: Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.