Mülteci kadın işçiler: Türkiye’nin Taliban’ı muhatap alması bile ürkütücü
Bir metal fabrikasında asgari ücretin altında, sigortasız çalıştırılan Suriyeli, Afgan, Özbek, Kırgız kadınlar yaşadıklarını ve Türkiye’nin Taliban’la ilişkilerinin yarattığı kaygıları yazdı.

Ben ve benim gibi en az 100-200 civarında değişik ülkeden gelip Türkiye’nin İstanbul ilinde Dudullu OSB’de mülteci olarak çalışan kadın işçiler olarak ciddi endişe içindeyiz. Yaşadıklarımızı Ekmek ve Gül dergisiyle duyurmak istiyoruz. Sesimiz olduğunuz için size sonsuz minnettarız.

Benim gibi onlarca kadın işçi arkadaşımla birlikte 100 işçinin olduğu bir metal atölyesinde çalışıyoruz. Metal ve alüminyum emaye eşya üreten bir işyerinin iki ayrı atölyesinde sınırsız sömürü altındayız. İnsani olmayan koşullarda mecburen çalışıyoruz. Çok kötü koşullar ve korkunç bir hayattan sonra böyle bir işyerine bile razıyız. Hep dışlandık, horlandık. Dudullu merkezde Yukarı Dudullu Mahallesi’nde beş arkadaşımla aylık bin 700 lira kirayla bir evde kalıyoruz. Oturma ve çalışma izni alıncaya kadar ev temizliği ve çocuk bakıcılığı gibi işlerde çalıştık. Polis kovalamacalarında, telefonlarımıza altın küpe, kolye, gümüş kolye ve saat gibi değerli eşyalarımıza el konulmasından bıktık usandık. Bir kafeye, lokantaya gittiğimizde onlarca göz üzerimizde oluyordu. Geldikten iki yıl sonra Göç İdaresine ve Emniyete başvurularımız sonucu çalışma izni alınca biraz rahatladık. Kendi ülkelerimizde çok az paraya çalışıyorduk. Burada pek fazla fark yok.

BİR CEHENNEMDEN KAÇTIK, DİĞERİNE GELDİK

Metal kalıplardan çıkan emaye eşyaları temizledikten sonra paketlemek ve yüklemek hayli zor. Toz toprak içinde çalışıyoruz. Bazen kömür ocaklarında, bir maden ocağında çalışan işçiden bir farkımız yok. İlk yıl boyunca asgari ücretin çok altında, sigortasız çalıştık. Bel fıtığı olduk, eklem ve diz aşınmalarına uğradık. Sağlığımızı yavaş yavaş kaybediyoruz. Sigortalarımızın ödenip ödenmediğini bilmiyoruz. Senelik izin kullanamıyoruz. Servis hakkımız yok. Sadece yemek hakkı var. İşçi sağlığını koruyan hiçbir önlem yok. Küfür ve hakarete uğruyoruz. Sözlü taciz günlük bir rutine dönmüş durumda. Kötü kadın muamelesi görmek insanı kahrediyor. Kaderimizdir deyip çekiyoruz bu pis dünyanın halini. Bunu hak etmiyoruz. Kafe, lokanta gibi işyerlerinde 1000 liraya çalıştığımız oldu. Sadece yemek yiyebiliyorduk, onun dışında ne sigorta ne de haftalık iznimiz vardı. Bir cehennemden kaçtık cennet göreceğiz hayali ile, yeni bir cehenneme geldiğimizi sonradan anladık. Tüm amacımız geride bıraktığımız çocuklarımıza ve anne ve babalarımıza üç kuruş göndermekti. Hiç böyle olmadı. Biraz rahat giyinebiliyoruz, serbestçe dolaşabiliyoruz o kadar. Ama erkeklerin tacizinden, pis bakışlarında, ahlaksız yaklaşımlarından kurtulamıyoruz.

BİZE İNSAN GİBİ DAVRANILMADI

Suriye’de, Afganistan’da, Özbekistan’da, Kırgızistan’da, Türkistan’da, Irak’ta cemaat ve tarikatlardan çektiğimizi burada da şimdiki hükümetten çekiyoruz. Orada dışarı çıkmayın diyorlardı, burada da evden çıkmayın anlayışı var. “Erkek ne diyorsa onu yap” diyorlar. Afganistan’da Taliban yönetimi ele geçirince kadınlara uygulanan acımasızlığı bu hükümet onaylıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye'nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum’ demesi bizi ürküttü. Onlarla görüşmek, muhatap olmak bile ürkütücü. İnsanları kurbanlık hayvan gibi kesen bir Taliban vahşetinden bahsediyoruz. Amerika kan döktü, Ruslar kan döktü iç savaş çıkardı, o da yetmedi bir düzenbazlıkla şimdi de Taliban’ı iş başına getirip oradan kaçtılar. Bu oyundur. Biz Suriye’den buraya gelmeden de böyle bir oyun oynandığını gördük. Yüz binlerce, milyonlarca insan olarak geldik bu hayatın içine düştük. Sevdiklerimiz kaybettik. Çocuklarımızın parçalanan cesetlerini torbada taşıdık. Bize insan gibi davranılmadı. El Nusra, İŞİD, ÖSO hepsi aynı hepsi Taliban’dır. Hiç farkları yok. Recm, taşlayarak öldürme, kırbaçlama, istemediği biriyle zorla evlendirme gibi uygulamaların hepsine tanık olduk. IŞİD Êzidî kadınları, çocuk yaştaki kızları 100-200 dolara pazarda sattı. Köle pazarına dünya âlem baktı gördü. İnsanlığımızdan utandık. Tüm bu insanlık dışı uygulamaların sebebi Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa’dır. Petrol için, doğal gazı, uyuşturucu trafiğini kontrol etmek, altın ve değerli madenleri talan etmek için bu savaşlar çıkarılıyor. Suriye’de her birimizin işi, bağı, tarlası, evi vardı. Bizi birbirine düşüren bu din tüccarları hayatımızı yok ettiler.

SENDİKALARDA ÖRGÜTLENMEK İSTİYORUZ

Mülteciler eşit haklara sahip olmazsa, eşit muamele görmezlerse, eşitçe kendi dillerinde ve kültürlerinden, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmazlarsa kötü hayat devam eder durur. Kendi derneklerimizi kurmak ve sendikalarda örgütlenmek istiyoruz. Sendikalar bu soruna el atmalıdırlar. İşçilerden yana partiler var onlar bizimle dayanışma içinde, bizim örgütlenmemize yardım etmelidirler. Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı onlarla bir arada oluruz, kapımız onlara açık.

Fotoğraf: dha

İlgili haberler
Afganistan’dan Van’a bitmeyen yolculuk

Afganların göç yollarında durak noktalarından biri Van. Van’da akşam saatlerinde parklarda toplanan...

Göçmen meselesi bizim meselemiz, çünkü…

Tek adam hükümeti Taliban’la, ‘Bizim Taliban’ın inancıyla ters bir yanımız yok’ diyerek iş tutuyor....

Afganistan’ın gör dediği

Gerçek özgürlük ve nihai kurtuluş yerli ve göçmen kadınların antiemperyalist mücadelede onları ezenl...