Gülsuyu Mahallesi’nde bundan bir ay önce bir kadın arkadaşımız, bir akrabasının hem fiziksel hem de cinsel saldırısına uğradı. Olay gecesi komşuları kadının çığlığını duyup yardımına koşmuş. Biz de Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Derneği’nden iki kişi, şiddete uğrayan arkadaşımızla dayanışma için bir avukatla birlikte yanına gittik. Ailesi, akrabaları, komşuları herkes ona destek olmak için hastanedeydi. Hastane süreci uzun sürdü, fiziksel tedaviden sonra psikolojik tedavi başladı.

Sonra bu saldırıyı gerçekleştiren kişinin daha önce de iki çocuğa cinsel saldırıda bulunduğunu öğrendik. 25 Kasım sürecinde gerçekleşen bu olayla ilgili ne yapabiliriz diye dernekte kadınlarla toplaşıp konuştuk. Mahallemizde bir yürüyüş ve basın açıklaması yaptık, bunun için de ev ev dolaşıp çağrı yaptık kadınlara. Çaldığımız her kapıda kadınların öfkeli sözlerini dinledik: “Artık kime güveneceğimizi şaşırdık... Çocuklar da çok tedirgin... Devlet artık buna bir el atsın ve en ağır cezaları versin böyle insanlara... İki takım elbise giyip kravat takınca iyi hal indirimi uyguluyorlar. Böyle olmamalı!..”

Yürüyüşe başladığımızda hem çok kalabalıktık hem de çok öfkeli. Kadınlar olarak tüm biriktirdiklerimizi haykırmak, susmamak için bir araya gelmiştik. Yürüyüş devam ederken daha da çoğaldık. “Kadınlar yan yana olunca ne kadar güçlü oluyor”un bir örneğini tekrar yaşamıştık. Bu dayanışma cinsel saldırıya maruz kalan kadın arkadaşı da güçlendirmiş, yalnız olmadığını hissettirmişti.

Biliyoruz ki bu olay ne ilk ne de sondu. Fakat tekrar sesleniyoruz; yetkililer görevlerini yerine getirsin, 6284 sayılı yasa gereken şekilde uygulansın ve haklarımıza yapılan saldırılar son bulsun!