Geçim ilk kez bu kadar zorlaştı
Metal işçisi bir kadın anlatıyor; Krizle üzerimizdeki baskı arttı, bir kadın arkadaşımız sinir krizi geçirdi. Geriye dönüp bakıyorum da yıllarımızı, sağlığımız kaybetmişiz. Artık mücadele zamanı...

Bursa Organize Sanayide otomotiv yan sanayide Türk Metal Sendikasının örgütlü olduğu bir fabrikada 10 seneye yakındır çalışıyorum. 600’e yakın işçi 3 vardiya çalışıyoruz. 2018’in Ekim ayından itibaren krizi fabrikalarda ciddi anlamda hissetmeye başladık. Fabrika ve sendika bu duruma birlikte çözüm üretiyor gibi görünse de daha çok bu çözüm bizim emeğimizin üzerinden çözülmeye çalışılıyor.

Sendika, 23 Aralık 2018’de işyeri temsilcileri ve biz işçi kadınları Ankara’da bir toplantıya çağırdı götürdü. Orada bize krize karşı işçi çıkışları olmasın diye bazı önlemler almaya çalıştıklarını, bu nedenle ücretsiz izinler uygulanacağını söylediler. Biz işçiler tepki gösterdik. “Neden her zaman bizim maaşlarımıza göz dikiliyor, neden fedakârlık bizden bekleniyor” tepkisi üzerine, ücretli izinleri sendika gündeme getirdi. İşçiler tarafından kabul görünce de bölüm bölüm ücretli izne ayrıldık. Fakat bu da pek çözüm olmadı, ocak ayının sonunda 100’e yakın işçi çıkartıldı ve çıkışların devam edeceği konuşuluyor.

GEÇİNMEK İLK KEZ BU KADAR ZORLAŞTI
Benim şu an aldığım net maaş 2800 lira ve ben bekâr bir kadınım. Tek büyük ödemem evimin kredisi, buna rağmen ben bu halimle zor geçiniyorum hatta borçlanıyorum. İlk kez geçinebilmek için bu kadar zorlanıyorum.

Fabrikada ev geçindiren çocuk okutan arkadaşlarımı dinleyince halime şükreder duruma geldim, insanlar pazara dahi gidemediğini anlatıyor. Çoğu arkadaşım geçinebilmek için ek iş arıyor.

HOŞNUT DEĞİLİZ AMA ÇÖZÜM BULAMIYORUZ
Kriz nedeniyle her durumu, baskıyı kabullenir hale geliyoruz. Bu da en temel insani ve kazanılmış haklarımızın dahi elimizden alınmasına neden oluyor. Bu durumdan kimse hoşnut değil ama çözümsüz. Sendikalı işyerinde dahi bunu yaşıyoruz; sendika sessiz kalıyor, insanlar da işsiz kalmaktan korkuyor ve sessiz kalıyor. Çok baskıya maruz kalıyoruz. Nedeni; biz öfkelenelim, dayanamayalım, haklarımızdan vazgeçerek işten ayrılalım diye. Yalan yok bu hale gelenlerimiz de olmuyor değil, ama birbirimizi teselli ediyor, destek oluyoruz.

Biz bunları yaşarken “Kriz var” diyoruz ama bir taraftan da yoğun ve zorunlu mesailer oluyor. Mesaiye kalmak zorunda bırakılıyoruz.

Geçenlerde bir kadın arkadaşımız serviste öfkeden kriz geçirdi. Eşi işsiz, bir çocuğu var ve bütün sorumluluk onun omzunda. Ben bile günde nerdeyse sadece 4 saat uyuyabiliyorum, kim bilir o bu koşullarda kaç saat uyuyabiliyor ya da dinlenebiliyor? İnsanlar âdeta intihara sürükleniyor! Daha iyi koşullarda yaşayalım, mal mülk sahibi olalım derken, asıl mücadeleden uzaklaşıyor, böyle sarı sendikaların güdümünde ancak var olan haklarımızı korumaya çalışıyoruz.

ASLA ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLİZ
Aslında hiçbir sosyal yaşantımız yok. Böyle zorlu anlar karşımıza çıktığında da dağılıp gidiyoruz ve bir bakıyoruz; ömrümüzü çürütmüşüz, sağlımız elden gitmiş... Ben bundan sonra bugüne kadar yapamadığımı yapmaya çalışıyorum. Daha çok sorguluyor, okuyor ve bu düzene karşı mücadele içinde olmaya çalışıyorum.

Asla çözümsüz değiliz, kendimizi yalnızlığa terk etmeden birlik olmaya ve sorunlarımızı birbirimizle paylaşmaya, konuşmaya, birlik olmaya çalışalım.
Mutlaka kazanan biz olacağız...

İlgili haberler
Krizi sermayenin krizine çevirelim!

Dışarı gezmelerinden feragat edip ev ziyaretlerine giderken birbirine patates soğan alan kadınlar......

Seçeneğimiz; birlik ve mücadele

Ev toplantılarından birisini de Derince’nin Esentepe mahallesinde gerçekleştirdik. Bağımsız aday Rey...

Kriz 3 yaşındaki çocuğu bırakıp çalışmak zorunda k...

Plastik fabrikasında çalışan işçi Aygül, yaşadığı zorlukları anlatıyor: 4 çocuğuna zaman ayıramama,...