Günlerdir düşünüyorum, ancak yaşadığım şiddeti kelimelere dökmenin bir yolunu bulamadım. Gözlerimi kapatıp o günlere geri dönmek çok ağır geliyor. Üzerinden çok zaman geçti ancak sağ kulağım hala ağır işitir. Suratım mosmor çok işe gittim ben. Acıyan gözlerle bakan iş arkadaşlarıma hep yalan söylerdim. Anlatamazdım. Beni 17 yaşında evlendiren annemi suçlayamıyorum. Ancak affedemiyorum da.
Hatırlamak istemediğim onlarca yaşanmışlık, geçti sandığım ancak içimden atamadığım yaralar, yıllarca süren şiddet... “Bu adam böyle madem, niye bir de çocuk yaptın?” diyenlere karşı “Kocam bana tecavüz ediyordu, ben aslında çocuk istememiştim” diyemezsiniz.
Şiddet en çok da psikolojik olarak derin izler bırakan bir durum. Yaşananları unutmaya çalışırken 4-5 yıl sonra dürüst ve anlayışlı olduğunu düşündüğüm bir erkek ile yeniden evlendim. Şimdi düşünüyorum da “dul” olmanın verdiği toplum baskısı da yeniden evlenmeme bir sebepti. Onunla da ilişkimde anlayamadığım şeyler vardı. Sürekli bana bağıran, kendi isteklerini dayatan ve bana ortak yaşamamızla ilgili fikrimi sormayan biriydi. Ekonomik karar hakkı tek başına ona aitti. Çoğu zaman “Neyse ki şiddet görmüyorum” diye kendimi teselli ederken, ekonomik ve psikolojik şiddet gördüğümü fark edemedim.
Sürekli kendimi suçlayan, özgüveni düşük ve hatta tek başına karar alamayan bir insana dönmüştüm. Ben artık kim olduğumu bilmiyordum. Evde rolü sadece ev işi yapmak olan biri oldum.
Doğruyu yanlışı bilemez oldum, çünkü artık benim doğrularım yoktu.
Ben bununla yaşamalıyım, başka çarem yok diye düşünürken, Ekmek ve Gül dergisiyle tanıştım ve hayatım tamamen değişti. Durup düşündüm. Kadın olmak, şiddete katlanmak kaderim değilmiş. Önce insan olduğumu öğrendim. Duygularım ve düşüncelerim var. Nasıl bir hayatımın olmasını istediğime ben karar verebilirdim. Bu gücü bana veren arkadaşlarım, dostlarım oldu. Onların sayesinde tüm bunlara katlanmak zorunda olmadığımı anladım. Yaşadığım şeyler şiddetti ve buna son verebilirdim. Kendim olmalıydım, çocuklarıma mutlu bir hayat sağlamalıydım.
Biliyor musunuz? Başardım.
Mücadele etmenin önemini anladım. Sokakta tanımadığımız erkeklerin tacizi, çalıştığımız yerlerde patron, evde abi, kardeş, baba şiddeti ve daha sayabileceğim birçok durumla başa çıkabilmenin yolu örgütlü olmakmış. Yalnız olmadığımı bilmek, bana uzanacak bir el olduğunu bilmek ve birlikte mücadele etmek, güçlü olmak demekmiş.
Düştüğümde hep bir el uzanır, yaralarımı sarar. Artık inanıyorum, kadınlar isterse her zorluğu aşabilir…
Fotoğraf: DHA
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.