Hukuk bürosu denince insanların haklarının savunulduğu, haksızlığa uğramış mağdurların haklarının arandığı bir yer düşünülür. Ancak artık bu gibi yerlerin de hakları savunmak için değil, müşteri toplamak için çalıştığını biliyoruz.
Yaşadığım çok iç açıcı olmayan iş tecrübelerimden sonra bir hukuk bürosunda iş buldum. En azından haklarımın bilindiği bir yer diyordum ancak çok daha kötü çalışma şartlarıyla karşılaştım.
Asgari ücrete gelen zamlarla birlikte yol ve yemek masrafımız 500 liraya ulaşırken, yol ve yemek ücretimiz 400 liraya düşürüldü. Sadece 25 lira yemek parası verilirken, mesailer artmaya başladı, hatta son bir aydır zorunlu hale geldi. İşimiz olduğunda ya da mesaiye kalmak istemediğimizde baskı ve mobbinge maruz kaldık, daha çok çalışmaya mecbur bırakıldık.
Çalışırken sürekli telefonla konuşuyorum fakat mesai saatinde kişisel telefonlarımız toplanıyor. İstisnai durumlar dışında telefonlarımızı şarja takmamız dahi yasaklandı. Sigaramızı masamızda içebilme rahatlığını verdikleri için sadece bir saat yemek molası ve 15 dakika kahve molamız bulunuyor. Dışarıda hiçbir özel hayatımız yokmuş gibi oluşturulan bu yasaklar acil durumlarda bile yakınlarımızın bize ulaşamamasına sebep oluyor. Dışarıyla bütün bağımızı kesmek zorunda bırakıldığımız bir ortamda en verimli biçimde işe odaklanmamız bekleniyor. Bir hukuk bürosunda çalışan işçilerin yasaklara, mobbing ve kötü çalışma koşullarına maruz kalması içler acısı, en ufak haklarımız bile verilmiyor. Çalışma arkadaşlarımın da ufak ufak serzenişlerini duyuyorum, bu genel memnuniyetsizliğin herkes farkında ancak öyle bir sindirilmişlik ve baskı var ki kimse çıkıp cevap veremiyor, verdiği takdirde de rencide ediliyor. Artık kendi aramızda espri konusu olmaya başlayan yasaklardan bir diğeri ise ofiste ayağa kalkmanın da tamamen yasak olması. İşe başladığımda mesai saati üzerinden anlaşmama rağmen artık günlük verilen işler bitmediğinde ücretsiz olarak mesai uzuyor. Saat 7’de biten mesaim artık 9’dan önce sonlanmıyor.
GELECEKSİZLİĞİM RESMİ KAYITLARDA
Peki ben neden hâlâ bu işte çalışıyorum? Ağustos 2021 tarihli Eurostat raporuna göre Türkiye, Avrupa’da 32 ülke arasında İspanya ve Yunanistan’ın ardından en yüksek işsizlik oranına sahip 3. ülke. Sorumun cevabı burada aslında. Geleceksizliğim resmi kayıtlarda.
Ben de üniversite mezunu genç bir kadın olarak buradan çıktığımda hemen bir iş bulamayacağımın farkındayım. Ülkedeki işsizlik sorunundan dolayı bize başka bir seçenek sunulmuyor, aldığımız maaşlarla bile geçinemezken işsiz kalmayı göze alamıyoruz. Ne kadar kötü çalışma koşulları olsa da bir yerde bizler bu düzende buna mecbur bırakılıyoruz, sabrederek çalışmaya devam ediyoruz. Patronlar bu durumun daha çok farkında, istedikleri gibi davranıp yasaklar koyabiliyorlar hatta bunu dile getirmekten bile kaçınmadan “Kimse bulunmaz Hint kumaşı değil, biri gelir biri gider” diyebiliyorlar. Sabırla, sebatla 5 yıl sonra refah içinde yaşamayacağımızı biliyoruz ama şu an açlıkla terbiye ediliyoruz. Herkes birbirine bakıyor sanki; sesimizi duyan olur mu diye. Neden olmasın diye geçiriyorum içimden bir bağırırsak eğer…
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Okurken de mezunken de ucuz işçi: Genç kadınlar ge...
Genç kadın işsizliği artarken; üniversite öğrencileri ise faturalar, ulaşım ücretleri, barınma gider...
Erdoğan’ın ‘şifa tarifi’, bizim kuru ekmeğimiz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halka 4020 liralık ‘şifa tabağı’ önerdi önermesine de değil 4020 lirayı, ka...
Eğitimciyi köle zanneden patrona karşı işte böyle...
Özel eğitim kurumlarında çalışan genç bir eğitim emekçisi, okulun ek zam vermek yerine öğretmenleri...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.