Okulların açılmasının ardından işçi ve emekçi aileleri çocuklarının beslenme çantaların doldur(ama)maları sorununu gündeme getiriyor. Dergimizin uzun dönemdir sürdürdüğü okullarda ücretsiz bir öğün yemek kampanyasını okul önlerinde veliler ile konuştukça okullarda ücretsiz bir öğünün çocuklara acilen ulaştırılması gerektiği her seferinde ortaya çıkıyor.
‘ESKİDEN BİZ DE KURUYEMİŞ KOYARDIK’
Sohbet ettiğimiz bir kadın evinin tek geçim kaynağının eşinin aldığı asgari ücret olduğunu söylüyor. “Geçen dolapta kek kalmıştı, mecbur beslenme olarak onu koydum. Her gün çocuklara kantinden bir şeyler almaları için harçlık da veremiyorum. Kim istemez ki çocuklarının gönüllerinden geçeni almalarını” diyen kadın büyük kızının artık ondan bir şey isteyemediğini söylüyor. Bazı okullarda beslenme listesine kuruyemiş eklendiğini söylerken, “Eskiden biz de bunlara kuruyemiş koyardık diye çocuklara saklama kaplarını gösteriyorum” diye ekliyor. Eşi Türk Traktör fabrikasında çalışan kadın, MEB’in bir çocuk için önerdiği besin miktarının aylık 5000 liraya denk gelmesine “Hay maşallah” tepkisini veriyor. Kızının kantine dahi uğramadığını söyleyen kadın, “Yalnızca kızım değil, okulda hiçbir öğrenci uğrayamıyormuş kantine. Zaten bir su bile 5 lira olmuş, nasıl alsın çocuklar?” diyor.
İKİ PARÇA TAVUK ÇOK GELİYOR
Evine ziyarete gittiğimiz bir Arçelik işçisi ve eşi için de en önemli gündem okul masrafları. Kendi arkadaşlarından örnek vererek “12’li kuru boya için 150 lira vermişler, ne yapıyorlar bu kalemleri altın tozuna mı batırıyorlar” diye esprili bir dille soruyorlar. Devlet okulu da olsa ek kitap masrafları pek çok velinin gündeminde. Arçelik işçisi, “Çocuğum devlet okuluna gidiyor, o kitapları neden yetersiz görüyorlar? Bir kitap istiyorlar 300- 400 lirayı buluyor” sözleri ile eğitimde kaynak kitapların yetersizliğine ve ücretsiz olması gereken devlet okullarında çıkan masraflara dikkat çekiyor.
‘ANNE TOSTUMU YİYEBİLİR MİYİM?’
Daha önce sözleştiğimiz üç çocuk annesi bir veli ile okul çıkışında buluşuyoruz. Eşi KHK ile işten atılmış ve uzun süre 650 lira kira öderken bin lira ile geçinmeye çalıştıklarını öfkeyle anlatıyor. O sırada kızı “Anne tostumu yiyebilir miyim” diyerek geliyor. Annesi de duruma açıklık getiriyor, “Geçtiğimiz sene okul öncesinde yemek verilmesi hepimiz için iyi oluyordu. En azından çocukların boğazından bir tas sıcak çorba geçse fena mı olur?” Kadın üç çocuğuna da aynı beslenmeyi hazırladığını ancak birer tost koyabildiğini söylüyor: “Onların sağlamadığı adaleti ben çocuklarıma sağlamaya çalışıyorum”.
DAYANIŞMAYLA ELDEN ELE
Kadınların çalıştığı bir gıda fabrikasında işçiler, çocuklarının küçük gelen ayakkabılarını ihtiyacı olanlar faydalansın diye fabrikaya getiriyor. “Hepsi markalı, birkaç kez giyilmiş. İhtiyacı olan alsın” denilerek poşet içindeki ayakkabılar, elden ele serviste dolaştırılıyor. Geçim zorlaştıkça kadınlar, çocuklarının ayakkabılarını da paylaşarak dayanışma örneği gösteriyor.
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Sincanlı kadınlar nasıl bir dünya istiyor?
Kadınlara bir dert sor bin ‘ah’ işit! Kadınlara “Nasıl bir dünyada yaşamak istersiniz?” sorusunu sor...
Sincan’da bir pazar yeri: Yetmedi bacım yetmedi!
Sincan’da çarşı pazar kan ağlıyor; kadınlar yetmeyeni yetirme derdinde, herkes şikayetçi. Dert ortak...
Okullarda #1ÖğünÜcretsizSağlıklıYemek her çocuğun...
Eğitimin tüm kademelerinde de bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek hakkını kazanacağız. Çocuklarımızın...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.