HİNDİSTAN 

Bangaloreli tekstil işçisi kadınların eylemi ses getirdi

Hindistan'ın Bangalore şehrinde, salgın nedeniyle tekstil fabrikaları önce kreşlerini kapattı. Bu aynı zamanda birçok kadın işçinin işi bırakması ya da ücretsiz izne zorlanması anlamına geliyordu. Shahi Exports Private Limited şirketi fabrikanın kreşini kapatma kararı alınca Karnataka Konfeksiyon İşçileri Sendikası harekete geçerek fabrika yönetiminden kadın işçilere ücretli izin verilmesini istedi. Bu talebi reddeden fabrika yönetimi, bu önlemlerin hükümet tarafından alınması gerektiğini, hükümetin finansal desteği olmadan kendilerinin böyle bir uygulama yapamayacağını söyledi.
Bu arada şehirdeki COVID-19 vaka sayısı artarken, tekstil işçileri kendi iş yerlerinde bu yayılmanın önlenmesine dair adımların atılmaması konusunda endişelerini dile getirdiler. Yaklaşık olarak 500 ile 5000 işçinin birbirlerine yakın olarak çalıştıkları fabrikada, her yerde salık verilen ‘sosyal mesafe’ pek mümkün değildi. Lavabolardaki sabunlar fabrika açıldıktan 2 saat sonra bitiyor, hatta o kadar uzun kuyruklar oluşuyordu ki, kimi işçiler tuvalet ihtiyaçlarını karşılamadan işlerinin başına geri dönmek zorunda kalıyorlardı. Geçtiğimiz pazar günü sokağa çıkma yasağı ve sağlık çalışanlarının durumu tekstil işçilerini daha fazla panikletti ve alınmayan önlemler endişelerini arttırdı. Shahi fabrikasında çalışan işçiler, fabrikanın yeterli sağlık ve güvenlik önlemi almadıklarını söyleyerek, fabrikaya girmeyi reddettiler. Bu protesto saatlerce sürdü ancak fabrika yönetimi fabrikayı kapatmayı da, işçilerin talep ettiği sağlık tedbirlerini almayı da reddetti. İşçiler de çalışmayı reddetti ve sonrasında yönetim, fabrikayı kapattı. COVID-19’a karşı alınmayan tedbirler nedeniyle işçiler geçici de olsa bir kazanım elde etmiş oldular.

KANADA

Sendikalardan ev içi şiddete karşı önlem çağrısı

Kanada Sendikaları geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Korona salgını nedeniyle ev içi şiddet riskinin artma ihtimaline dikkat çekerek; topluma, tetikte olma ve farkındalık yaratma çağrısında bulundu. Halka yapılan 'evde kal' çağrılarının evlerde ekonomik olarak baskı ve stres yaratacağını, bununla birlikte şiddet riskinin artacağını ve istismarcıların kontrolsüzleşmesinin önünü açabileceğine dikkat çekti. Ülke genelinde bulunan sığınma ve geçiş evleri mevcut zorluklara rağmen ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Ayrıca federal hükümet de bu kritik süreçte gerekli hizmet ve desteği sağlayacağını açıkladı.

GÜNEY AFRİKA 

Kadınların su ve ekmek arayışı salgınla korkunç derecede zorlaştı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Covid-19’u Mart 2020 başlarında salgın olarak ilan etmişti. Bu yeni virüs ve Covid-19 hastalığın tüm dünyayı etkileyeceğini, ancak yoksulluk içinde yaşayan kadınlar ve kız çocuklarını daha fazla etkileyeceğini kaydetti.
Geçmişte yaşanan Ebola salgını gibi sağlık krizleri sonrasında kadınlar ve kız çocukları çeşitli riskler ve güvenlik zaaflarıyla karşılaşıyorlar. Özellikle Güney’de yaşayanlar için su ve sabunla el yıkama önerisi kaynakların yetersizliği bakımından zor. Mülteci kamplarında bulunan sağlık tesislerine ulaşım yetersizliği o kadar büyük ki, el yıkamak dahi mümkün değil. Birbirine yakın gruplar halinde kamplarda yaşamak da bu bulaşıcı hastalığa karşı insanları daha savunmasız bırakıyor. Yoksul ülkelerde temel sağlık hizmetlerine erişimin olmaması, tüm toplumun virüse yakalanması halinde uygun bir şekilde tedavi olunamama riskinin de bir göstergesi.

SU BULABİLMEK İÇİN GÜNDE 200 MİLYON SAAT YÜRÜYÜŞ!

Güney’de yaşayan kadınlar genellikle aile fertlerinin yemek ihtiyacını karşılama, su bulma ve eve yiyecek getirme konusunda büyük rol oynuyorlar. Ve bunları sağlayabilmek için uzun yollar yürümek zorundalar. Dünyada kadınlar her gün su toplamak için yaklaşık olarak 200 milyon saat yürüyorlar. Su bulmak için gittikleri yerler evlerinden oldukça uzak ve bu durum kadınlara ve kız çocuklarına karşı cinsel şiddet riskini de arttırıyor. Pandemi, ailelerin kendi temizlikleri için daha fazla su ihtiyacı doğuracak ve bu durumda kadınlar ve kız çocukları çok daha fazla su aramak zorunda kalacaklar. Yine aynı şekilde, ev içi şiddet riski de artacak. Hükümetler tarafından salgından korunmak üzere yapılan ‘evde kal’ çağrıları, ev içinde şiddet gören kadınlar ve kız çocukları için potansiyel bir tehlike yaratacak. Market ve mağazalardan yapılan alışverişin sorumluluğu kadınların sırtında olduğu için, dışarıda virüse maruz kalma ihtimalleri çok daha yüksek. Temel sağlık hizmetlerine erişim olmadan, çocuklara, yaşlılara ve hastalara bakarak evde bakım yükünü de taşıyanlar kadınlar. Ve yine küresel olarak bakacak olursak, bu salgına karşı verilen savaşın en önlerinde kadınlar yer alıyor. Sağlık sektöründe hemşirelik, ebelik gibi toplum sağlığı da kadınların yoğunluklu olarak çalıştığı bir alan. Bu durumda kadınların sağlıkları büyük risk altında.

TEKSTİL İŞÇİSİ KADINLAR ARAFTA

Koronavirüs salgınıyla elbette ki en yoğun talep sağlık alanında oldu. Dolayısıyla insanların kıyafet ihtiyacı ikinci planda kaldı. Bangladeş, Kamboçya ve Vietnam gibi ülkelerde tekstil fabrikaları üretimi durdurup, fabrikayı kapatmakla karşı karşıya. Dolayısıyla güney bölgesinde çalışan 40 milyon tekstil işçisi kadının geçim kaynağı da tehdit altında. Tekstilde çalışan işçilerin yaklaşık yüzde 80'ini kadınlar oluşturuyor. Hem kötü çalışma koşulları altında hem de çok ucuza çalıştırılıyorlar. Fabrikalar kapandığında hepsi çok daha ağır bir yoksullukla karşı karşıya kalacaklar. Sağlık hizmetlerine ve koruyucu giysilere erişimlerinin olmaması ve fabrika içinde tedbirsizce çalışmaya zorlanmaları bu virüsün kolayca yayılmasına neden olacak. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde de kadınların üçte ikiden fazlası kayıt dışı çalıştırılıyor.