Koronavirüsün Avrupa’da pek çok ülkeye yayılmasıyla birlikte insanların evden çıkmalarına izin verilmiyor. İsviçre’de buna ihtiyaç olmadığına karar veren Federal Konseyin kararı ise tartışma konusu.

Bir salgında karar vermek kolay değildir. Ve her kararın bir bedeli vardır. Birçok insan için mevcut karantina bile bir felakettir. Bu bülteni yazdığımız saatlerde, Federal Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ofisi (EBG) tarafından koordine edilen ve önceki kaosta araya giden bir soruyu ele alan bir kriz konseyi bir araya geliyor: Gelecekte artacak olan aile içi şiddete karşı nasıl bir önlem alınmalıdır? Zürih, St. Gallen ve Bern’deki kadın sığınmaevleri şimdiden dolu. EBG sözcüsü Hanna Jordi, aile içi şiddet sorununun kriz durumlarında sıklıkla şiddetlendiğini belirtti. “Sınırlı hareket özgürlüğü bunu daha da kötüleştirebilir ve sığınmaevlerine olan talebi artırabilir” dedi.

Kimse kapasitesini aşmış sığınmaevlerini doğrudan salgınla bağlantılı hale getirmek istemiyor. Zürih Kadın Vakfı Genel Müdürü Susan A. Peter, krize hazırlıklı olunmadığını söylerken, zaten dolu olan kadın sığınmaevlerinin, Çin ve İtalya’dan edinilen deneyimlere göre şiddetin artacağı bilindiğinden çok zorlanacağını, hükümetin harekete geçmesi gerektiğini belirtti, evlerin kapasitesinin (alanının) ve personelinin artırılmasını istedi. “Zürih Genç Kadınlar (Kız Çocukları) Sığınmaevi Yöneticisi Dorothea Hollender, bu hafta koruma arayan birkaç kişiyi reddetmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bern kadın sığınmaevleri ise talebe yetişememesi nedeniyle kadınları otellerde ağırlıyor.

Yapılan kriz toplantısında yetkililer, gelecek haftaya kadar herhangi bir şey söyleyemeyeceklerini, vaatte bulunamayacaklarını belirttiler. Gelecek hafta şiddetle ilgili rakamlar açıklanacak. Şiddet gören kadın ve çocukların sayısının artacağına kesin olarak bakılıyor. Eğer şiddete maruz kalıyorsanız veya çevrenizde şiddete maruz kalanlar varsa kadın, erkek ve kız çocukları için danışma merkezlerine başvurun.

Republic’ten Ekmek ve Gül için çeviren Semra ÇELİK.