Sinsi Düşman: Hipertansiyon
Türkiye’de bugün 40 yaşını geçmiş her iki kişiden biri hipertansiyon hastası. Hipertansiyon, kadınlarda biraz daha fazla görülüyor. Peki neden? Ne yapmak gerekir?

Kalp ve damar hastalıkları son 20 yılda büyük bir artış göstererek dünyadaki hastalık sebepli ölümlerin üçte birine neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2005 yılında 17,5 milyon kişi hayatını hipertansiyon ve onun oluşturduğu hastalıklar nedeniyle kaybetti.

Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre yapılan tüm çalışmalara ve bulunan yeni ilaçlara rağmen 2020 yılında bu rakamın 23,4 milyona yükseleceği öngörülüyor.

Türkiye’de ise bugün itibariyle, 40 yaşını geçmiş her iki kişiden biri hipertansiyon hastası. Hipertansiyon, kadınlarda biraz daha fazla görülüyor. Bunun nedeni olarak ise Türkiye toplumunda kadınların daha hareketsiz olması, kilo yatkınlığı ve hormonal faktörler gösteriliyor.

Hipertansiyon yüksek kan basıncının damar duvarına yüksek basınçla çarpması sonucu oluşur. Damar elastikiyeti ne kadar iyiyse damar bu basınca o kadar dayanıklıdır. Bu da genetik faktörlerin yanı sıra sigara içiciliği, alkol kullanımı, kolesterol yüksekliği, kötü ve sağlıksız beslenme, ileri yaş gibi birçok diğer faktörle beslenen bir durumdur.

Elastikiyeti iyi olmayan ve bu yüksek basınca dayanamayacak kadar güçsüz ve zayıf damarlar, özellikle hassas beyin damarları farkında olmadığımız bir yüksek basınç etkisiyle çatlamaya neden olur. Beynin konuşma, yürüme, hareket etme alanlarını besleyen bu kan damarlarının çatlaması bu bölgenin hasarlanmasına neden olur. Bu durum kontrolsüz hipertansiyonun yol açtığı felçtir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Halsizlik
- Yorgunluk
- Baş ağrısı
- Yüzde kızarıklık, ateş basması
- Göz içinde kanama
- Burun kanaması
- Kulaklarda çınlama
- Yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma
- Çok sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma
- Bacaklarda şişlik

SEBEPLERİ NELERDİR?
Hipertansiyon nedenleri arasında günlük 4 gramın üzerinde yüksek tuz alımı, stres, obezite, ailede hipertansiyon öyküsünün bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementler içeren besinlerin günlük olarak yetersiz tüketilmesini sıralayabiliriz. Tiroid ve böbrek üstü bezinin hastalıkları ve bazı ilaçların kullanımı da yüksek tansiyona neden olabilir.

YARISI... YARISI... YARISI...
- Hipertansiflerin yaklaşık yarısı, hastalıklarının farkındadırlar.
- Tanı konulanların yaklaşık yarısı tedavi görmektedir.
- Tedavi görenlerin de yaklaşık yarısında kan basıncı kontrol altına alınabilmektedir.


ERKEN TANI HAYAT KURTARIR
Baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarıklık; kalp çarpıntısı, kolay yorulma hipertansiyonun belirtileridir ve hayat kurtarır. Bazen kişilerde sessiz sesiz ilerleyen fark edilmeyen tansiyon yükseklikleri ne zaman patlayacağı belli olmayan bomba gibidir. Toplumumuzda farkındalığı yüksek olmayan bir hastalık olan hipertansiyon, ilaç kullanılarak düzelebilen ve kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Ama hem ilaç kullanıp hem de tansiyon kontrollerini sık aralıklarla yapmadığınızda hastalıktan arınmış olmazsınız. Hipertansiyon genelde ömrün sonuna kadar ilaç kullanmayı gerektiren kronik bir hastalıktır. 120/80 optimal tansiyon değeridir. 130/85 normal olarak kabul edilirken üzeri her değer için öncelikli olarak ilaç dışı tedaviler önerilmelidir. Ancak yine de sebat eden yüksek tansiyonda mutlaka erken dönemde tansiyon ilacına başlanmalıdır.
Tansiyon hastalarında tansiyonun yüksekliği kadar her 3-6 ayda bir yapılan kontrollerle organ hasarı takip edilmeli, tedavi stratejisi ona göre değiştirilmelidir. Yüksek basınçla meydan gelen böbrek hasarı ya da göz dibi damarlarının hasarı geri dönüşümsüz ağır sonuçlar doğurmaktadır.


ÖNERİLER
İlaç dışı tedavilerin başında: sigara içiminin bırakılması, zayıflama, tuz kısıtlaması, besinlerle yeterli potasyum, kalsiyum ve magnezyum alınması, doymuş yağlardan kaçınılması, alkol kısıtlaması, fizik aktivitenin arttırılması ve streslerin azaltılması olarak sıralanabilir.
Günlük tuz alımının 4 gramın altına düşürülmesi, özellikle fast food yiyeceklerden uzak durulması, tempolu yürüyüşlerle damar genişlemesinin sağlanması ile tansiyonu düşürmek mümkündür.

SARIMSAK VE LİMON SUYU MUCİZE Mİ?
Sarımsak, nar, yaban mersini, soğan, marul, mercimek, lahana, kızılcık, çilek, ıspanak, brokoli, balık yağı gibi birçok meyve ve sebzede bulunan flavonoidlerin kullanımının sağlıklı kişiyi kalp damar hastalıklarından koruduğuna inanılıyor.
Ancak özellikle flavonoidler olarak bilinen ve sülfür içeren bitkisel kaynaklı, birçok meyve ve sebzede bulunan maddelerin kullanımı konusunda yeterli bilimsel veri bulunmuyor.
Yukarıda sayılan besinleri veya vitaminleri sofrada makul ölçülerde kullanmanın sakıncası yoktur, ancak bu besinleri veya vitaminleri hipertansiyon tedavisi ile kesin olarak ilişkilendirmek ve “Bitkidir nasıl olsa zararsızdır” gibi düşünmek yanlıştır. Özellikle ilaç tedavisini kesip bu tür bir tedavi arayışına girmek ise ölümcül sonuçlar doğurabilir.

İlgili haberler
MENOPOZ: Bir son mu?

Menopoz kadın yaşam döngüsünün bir parçasıdır, ne gerçek anlamda ne de cinsel anlamda bir son olmadı...

SKOLYOZ: Yere eğilmesin başınız...

Hiç bir çocuk skolyozla yaşamak, skolyozlu bir yetişkin olmak zorunda kalmasın diye doktorların dikk...

Yaz güzel de sıcak kötü!

Aşırı sıcak çarpması acil müdahale edilmesi gereken bir sorunken kronik hastalıkların kontrolünü de...