‘Öğretmen’ de işçi, hem de en kölesinden!
Özel bir okulda öğretmenlik yapan Mine, patronları kollayan sözleşmelerden, pandemide ağırlaşan koşullardan bahsederken çok değerli bir deneyim de paylaşıyor.

Biz özel okulda çalışan kadınlar hep zorlayıcı süreçler yaşıyoruz, upuzun olan ama bizim hiçbir hakkımızı savunmayan sözleşmeler imzalıyoruz. Sözleşmelerimiz ya 1 sene ya da 9 aylık oluyor. 9 aylık olunca 3 ay boşta kalıyoruz, maaş alamıyoruz, sigortamız yatmıyor. Tüm sözleşmeler ve yasalar patronları korumak için. Bizi eğitimci olarak görmüyorlar, ağır koşullarda çalışıyoruz. Eğitimci diye sadece adımız var, bize köle gibi davranıyorlar.
Mesela her zaman sözleşmelerde maaşlarımız hep asgari ücret üzerinden yazılır, yani okulla anlaşılan ücret yazılmaz. Örneğin bizim okulda, ücretimizin yüzde 40’ını elden alıyoruz, yüzde 60’ını hesabımıza yatırıyorlar. Yani ‘elden para alma’ diye bir şey var inkâr edilmeye çalışılsa da.
Biz de özel okul öğretmenleri olarak işçi yasasına tabiyiz. Bir sendikamız yok! Kendi aramızda örgütleniyoruz tabi ama bunun sonuçları pek yeterli olmuyor. Bir kuruma şikâyet etsek ve ya okuldan atılsak başka okullar bizi almazlar kaygısı büyük.
Mesela velilerin bazıları okula yüklü bir miktarda para verdikleri için okula yükleniyor, okul da bize yükleniyor, bazı velilerin bu tutumu çocuklarına da yansıyor, “Sana para veriyoruz, yapmalısın” diye imaları çocuklar bile yapıyor, bize yapılan saygısızlıkların sayısı az değil.

PANDEMİDE DURUM: ELDEN VERİLENDEN DE OLDUK!

Şimdi pandemi sürecinde koşullar daha da ağırlaştı. Evde çalışınca mesai saati diye bir şey kalmadı. Okul maaşlarımızı vermedi, kısa çalışma ödeneği almaya başladık. Kısa çalışma ödeneğimiz asgari üzerinden hesaplanınca, asgariden daha az alıyoruz. Elden alınan paralarımızı da artık alamadık. Asgari ücretten daha az bir ücretle geçinmeye çalıştık yani. Şimdi okullar açıldı, ders vermeye devam ediyoruz. Bir kısım arkadaşımız okulda ders veriyor, fakat kısa çalışma ödeneği alıyor. Öte yandan okulda yüz yüze ders veren hocalarımız bu dönem çocuklarını okula getirmek zorunda kalıyorlar. Online derslerde çocuklara yardım etmek için yanlarında birisi olması gerek, ama anne babalar çalışıyor, çocukların yanında kalacak kimse yok.
Okulda çalışan emekçilerin durumu daha da kötü. Temizlikçiden, güvenlikçiye, yemekhane çalışanından okul görevlilerine hepsi genelde kadın. Bizim servisimiz var, ama onların yok, yemek parası yok, pandemide bile her gün okula gittiler. Ama kısa çalışma ödeneği alıyorlar onlar da. Hastalanma riski onlarda çok daha yüksek. Bizi farklı mobbingler uygulayarak istifa etmeye mecbur bırakıyorlar tazminat ödememek için, onlar en ufak itirazlarında işlerinden oluyorlar.
Tüm bu sıkıntılara karşı yan yana durunca, birlik olunca bir şeylerin değişebileceğini düşünüyorum, böyle bir deneyimimiz de var. Mesela bizim okulda öğretmenlerle birleştik, kısa çalışma ödeneği dışında, elden ödediğiniz paralarımızı vermez iseniz çalışmıyoruz, dedik, sonunda elden aldığımız paraların bir kısmını aldık. Birlikte mücadele etmek kazanımlarla sonuçlanıyor, ama bizim büyük sorunlar karşısında daha güçlü örgütlenmelere ihtiyacımız var.

İlgili haberler
Esenyalı halk pazarında kadınlarla uzaktan eğitim...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyeleri halk pazarında uzaktan eğitimin yarattığı sorunlarla ilgili...

Eğitim emekçilerinin salgın günleri: Geçim, artan...

Salgın dolayısıyla okullar tatil edildi ancak eğitim emekçisi kadınların derdi bitti mi? Kendilerind...

‘Devlet okullarının her ihtiyacı velilerin omzunda...

Geçmişte de okulların tüm ihtiyaçlarının yükü velilere yıkılıyordu ancak pandemi sürecinde devlet bu...