İstanbul’un en yüksek ciro yapan AVM’lerinden birinde, Boyner mağazasında yaklaşık 3 yıldır kasiyer olarak çalışıyorum. Mağazada satışta prim verilirken kasada ve depoda çalışan arkadaşlar bu primden çok faydalanmaz. Satışta prim yapan arkadaşlarım da artı performans göstermek zorunda. Satış yaparken kendi arkadaşıyla rekabet halinde olmak yetmezmiş gibi hepimizin üzerinde mobbinge varan baskılar kuruluyor bir de. Kasada oturmak yasak, telefon yasak, hesaptan eksik çıktığı an maaşımızdan kesiliyor. 9 saat boyunca ayakta durarak müşteri memnuniyeti sağlamak zorundayız. Ama işveren işçinin memnuniyeti sağlamıyor. Depoda çalışan arkadaşlarımız asgari ücretten fazla alamaz. İşçi sağlığı ve işçi güvenliği için hiçbir önlem almayan da bir, önlem alan da. Yüksek yerlere malzeme taşıma, desteksiz merdivenler, iş ayakkabımız dahi yok... Tüm bunlara rağmen asgari ücretle yaşamamız isteniyor, nasıl yaşadığımızın önemi yok. Servis güzergah olarak oturduğumuz semte gitmiyorsa yol parası dahi vermiyorlar. Yemekler çok kötü, eğer beğenmezsen 7 liradan fazla yemek parası verilmiyor. Tüm bunlar yaşanırken insanca çalışma koşullarını yaratmak için sendikalaşma yoluna girdik. Toplu iş sözleşmesi imzalanmadı, ancak taleplerimizi sendikayla birlikte gerçekleştirmeyi umuyoruz.
BU VİRÜS NE KADAR UZUN YAŞARSA İŞÇİLER İÇİN O KADAR KÖTÜ OLACAK
Koronavirüs, dünyada 3 aydır konuşulurken bizim memleketimizde iki haftadır gündemde. Hızlı bir yayılım gösteriyor. AVM’de çalışan işçiler olarak ilk günden beri çok kaygılıydık. Gelen müşteriler de turistler de çok oluyordu. Gelen müşterilerle sürekli olarak ilgilenmek zorundayız ve yakın temas halindeyiz. Yemekhanede iş arkadaşlarımızla dip dibe, mağazada müşteriyle dip dibe AVM’nin yemekhanesinden mağazalara kadar her yan ne kadar temizlense de sadece çalışan bin kişi olarak aynı havayı soluyoruz. Ne kadar risk altında olduğumuzu bir de siz düşünün. Eldiven maske kullanmak zaten yasak. Çünkü gelecek olan müşterileri korkutmamak gerek, güvenli alışveriş güvenli AVM her şeyden önemli. AVM’lerde ilk uzaklaşanlar turistler oldu sonra bizim vatandaşlarımız. Yıllık izinler verildi, kimi mağazalarda çalışanlar yavaş yavaş azaldı. Dün ani bir biçimde merkezden yazı geldi, herkese ‘Yarından itibaren işe gelinmeyecek’ denildi. Önce sağlığımız açısından sevindirici bir haber olarak algıladık bunu, ancak düşününce ‘Peki sonra ne olacak?’ sorusu belirdi kafamızda. Virüsten korunmak için evdeyiz fakat bize verilen ücretli izin mi, yoksa ücretsiz izin mi, ya da işten çıkarma mı? Bu virüs ne kadar uzun bizimle yaşarsa işçiler açısından o kadar kötü olacak. Biz bugün evdeyiz, ama her güne kaygıyla uyanacağız. Bu nedenle bizim talebimiz çalışanlara iş güvencesi ve ücretli izin hakkı verilmesidir.İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: Korona krizi neden özellikle kadınl...
Karantina ya da yoğun önlem gerektiren günlerde evde artan hasta ve bakım işleri, ücretli bakım işle...
Çinli göçmen işçilerin sömürüsü virüsün yayılmasın...
‘Pronto Moda’ sömürü sistemine karşı etkili bir eylemde bulunmayan, en kötü şartlarda çalışan Çinli...
Krizi fırsata çevirenler emekçileri düşünmüyor
Antalya’da yaşayan ve 20 yıldır kuaförlük yapan Nesrin Öztürk, ekonomik krizin üstüne bir de koronan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.