Amcamın oğlunun tacizine uğruyordum. Evliydi ve yaş olarak benden çok büyüktü. Beni taciz ettiğini ilk annem, sonra babam duydu. “Erkektir, ona laf gelmez. Hem yazıktır karısı, çocukları var yuvası yıkılmasın” dediler ve beni tacizden kurtarmak adına çok küçük yaşta evlendirdiler. Beni her fırsatta sıkıştıran, taciz eden, her defasında elinden zor kurtulduğum bu erkeğe “Yazık” demişlerdi! 14 yaşındaydım gitmeme karar verdiklerinde. Aslında bu duruma biraz da sevinmiştim, uykusuz ve korkusuz günlerimin son bulacağını hayal ettim.
Uzakta oturan başka bir akrabamla evlendirdiler beni. Yüzünü ilk nişanda gördüm kocamın, ikinci kez düğünde. Düğün dernek bittiğinde yalnız kaldığımız ilk gecemizde kendisiyle birlikte olmak istemediğimi, onu tanımadığımı, bana biraz zaman tanımasını istediğimi söyledim. Söylediğim an gözünde şimşekler çaktı.
Korkunç bir dayak yedim. Bu hayatımdaki ikinci dayaktı. Babam tacize uğradığımı öğrendiğinde dövmüştü ilk kez. Kocamdan yediğim dayak beni çok korkutmuştu, çocuktum. O günden sonra sustum. Artık hiç yüzüm gülmedi, başım kalkmadı yerden. Sürekli dayak yedim, hakarete uğradım. Kafama koymuştum, “Bir gün kaçacağım” diye. Bütün aile bir bebek doğurmamı istiyordu. Ama ben bunu yapamazdım. Her gün şiddete uğradığım bu ev artık üstüme üstüme geliyordu.
KADINLAR ÇOK GÜÇLÜ
Bir gün yine sudan bir sebepten dayak yedim eşimden, bayıldım. Korkmuş, beni hastaneye götürmüşler. Gözümü açtığımda başımda iki doktor... Biri bana “Korkma anlat, şiddet mi gördün” dedi. Ben de “Öyle olsa bile ne olacak ki!” dedim. “Seni korumaya alırız” dediler. Polislerin de desteğiyle şikayetçi oldum. Şikayetim sonrası uzun süre sığınmaevinde kaldım. Ben sığınmaevindeyken annem ölmüştü. Babam cenazeye katılmamı istemedi. Annemi uğurlayamadan sığınmaevine döndüm. Artık psikolojik olarak dayanamaz haldeydim. Antidepresanlarla ayakta duruyordum. Sığınmaevi koşulları da pek katlanılır gibi değildi. Uzun süreli kalanlar bir an önce gitsin diye baskı yapıyorlardı. Karar verdim ve oradan ayrıldım.Tek odalı bir ev buldum, günlerce yerde yattım. Bomboş bir odada yapayalnız hayata tutunmaya çalıştım. Hiç çalışmamıştım, ama artık çalışmam gerekiyordu. Bir lokantada iş buldum. Günde 16 saat çalışıyordum. Tecrübesizdim, başımdan geçenleri anlatıyordum çalıştığım yerlerde, fakat ya tacize uğruyordum ya da farklı gözle bakıyorlardı bana. Sürekli iş değiştirmek zorunda kalıyordum. Hayatı ve insanları böyle böyle tanıdım.
Şimdi 33 yaşımdayım, halen yalnız yaşıyorum. Kendime yeten bir işte çalışıyorum. Eğer o gün, o hastanede, o cesareti göstermemiş olsaydım ya şiddet sonucu ölmüş olacaktım ya da canıma tak ettiği bir gün kendimi öldürecektim.
Şimdi çok mutluyum, yarım kalan eğitimimi dışarıdan tamamlamaya çalışıyorum. Kadınlar gerçekten çok güçlü; sadece bu gücü ortaya çıkaracak bir şeylere ihtiyacımız var.
Kadına yönelik her türlü şiddete “Hayır” diyorum.
İlgili haberler
‘İki satırlık adamları musallat etmeyelim ömrümüze...
“İki satırlık adamları ömrümüze musallat etmemek” için satırlarca yazdığımız direnç hikayelerimize v...
Ne yoksulluk, ne sömürü, ne şiddet...
Bugün kadınların kendi hayatları üzerinde her türlü şiddetten azade olarak karar verebilme mücadeles...
Dayanışmanın güçlendirdiği kadınlar
Kadınlar mücadeleyle güçlendikçe, öğrendikçe, omuz omuza verdikçe yaşama tutunuyor, şiddete karşı du...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.