Yürekten ve bilinçten damıtılmış şiirler: Başka Bir Gökyüzünün Altında
Derinlere kök salmış sorunlara el attığı gibi onlara karşı verilmiş mücadeleleri de yansıtır şiirine. Yazgıya boyun eğmek yerine başı dik tutmayı benimsemiştir, bu yüzden tok seslidir şiirlerinin çoğu

Yazar, şair, sanatçı için kendisine dayatılan toplumsal düzene sığamayan kişi, denir. Ülkemizin yetiştirdiği, resmi görüşten bağımsız, kendi başına var olabilen edebiyatçı ve sanatçılarımız bu niteliklerinden ötürü kitleleri etkilemede de başı çekerler.

Şiirleri saygın ödüller almış, çeşitli dillere çevrilmiş; çok yönlü, üretken yazar ve şairimiz Gülsüm Cengiz, “Başka Bir Gökyüzünün Altında” adlı şiir kitabıyla (1. Baskı Aralık 2022) bir kez daha “yürekten ve bilinçten damıtılmış şiirleri”yle (1) özlemini çektiğimiz bir okuma deneyimi sunuyor okurlarına. Kitabın arka kapağında yer alan değerli ozanımız Kemal Özer’in deyişiyle Gülsüm Cengiz, hem dünya görüşü olarak, hem de estetik olarak bağlanacak değerler arayan bir ozan değildir. İçerikte ve biçimde ‘söze’ bağlanmıştır, ‘sözün gücüne.’

Hukukçu, yazar, gazeteci, iletişimci kimlikleriyle ve entelektüel birikimiyle tanıdığımız Hıfzı Topuz da Cengiz’in şiiri üzerine yaptığı bir konuşmasında (2) Özer’i teyit edercesine, onun Nazım’ın bayrağını eline aldığını söylüyor. “Sabahattin Ali’lerin, Orhan Kemal’lerin öyküde yaptıklarını, Gülsüm Cengiz şiirde yaptı. Toplumsal gerçekçiliğe güncel bir renk, yeni bir coşku getirdi” diyor. “Eylül Deyişleri’nden çok etkilendiğini belirterek, genç ölen çocuklarının analarının çektiği acıları, dillendirdiği şiirleri için de ekliyor: “Sanatının doruğuna ulaşmış gibi görünüyor.”

Topuz’un vurguladığı gibi Cengiz’e göre, “Ayrılabilir mi şiir / Somutlanabilir mi sanat/ Yaşamı savunma kavgasından?” (Aktaran H.T.) Ülke gerçeklerini şiirine taşırken halktan uzak tutulan olayların iç yüzünü de ortaya çıkarır. Yüreğini yakan acılarını döktüğü, “Dilim tutuldu oğlum / Seninle konuşamam / Gözlerimde bulursun / İçimdeki özlemi” dizeleriyle başlayan “Kamber Ateş Nasılsın” şiiri (aktaran H.T.) daha şimdiden klasikler arasında yer almıştır. (Şiirin esin kaynağı, 7 yıl görmediği mahkûm oğlunu cezaevinde görmeye gittiğinde, ana dilini konuşma yasağı nedeniyle aralarına giren iletişim engelinin yol açtığı trajedidir.)

GÜLSÜM CENGİZ ŞİİRİ ÜLKENİN TÜM HALKLARINA YAKIN DURUR

Cengiz, toplumda çoğunluğu oluşturan kesimlerin sorunlarını yansıtır, dedik şiirlerinde. İşçiler, emekçiler, köylüler, kadınlar, çocuklar, ezilen inanç grupları, göçmen ve mülteciler, toplumda derin izler bırakan göç, deprem vb. büyük olayların mağdurları ve daha niceleri… Ülkenin tüm halklarına yakın durur. Onların duygularına ortak olur, duygularını dile getirir. Karış karış dolaştığı Anadolu’daki toplumsal eşitsizliklere dayanamayan isyancı ruhunu, dizelerine yansıyan direnişle dizginlemeye çalışır. Tüm sömürü ve tahakküm ilişkilerindeki eşitsizliklere karşı duyarlıdır; ancak tümüne eşit yaklaştığından şiirinde, günümüzde giderek çeşitlenen mağduriyetlerin hiçbirine öncelik tanındığına rastlanmaz. Kuşkusuz toplumun yarısını oluşturan kadınların sorunlarına karşı kesinlikle kayıtsız değildir; tam tersi kadınların örgütlü mücadelesini, emek mücadelesinde olduğu gibi, şiiriyle ve eylemliliğiyle destekler. Dahası ödülleriyle de tanınan “Kadınlar İçin Söylenmiştir” adlı araştırma ve antoloji kitabını (2011) yazmıştır.

Cengiz’in siyasal bilinci, muhalif kimliği ve şiirlerinde sıklıkla toplumcu öğelere yer vermesi, edebiyat dünyasında yaygın olan sanatçının/edebiyatçının cinsiyeti yoktur, sanatçı vardır, görüşünü getiriyor akla. Kuşkusuz kadın edebiyatçılar, erkeklerin egemen olduğu edebiyat dünyasında, onlarla ortak dili ve imgeleri kullanarak var olmak zorunda kalmışlardır. Dişil-erkek, karma bir dilin varlığı bu yüzden kaçınılmazdır. Cengiz’in son kitabındaki imgeler buna örnektir: “İnsan ömrü bir karınca telaşı”, “Kullanılmış eşya pazarı mı yaşam / tüketilmiş hayatlar mı?” Ancak hayaller, özlemler, edebiyatçının varsıl imgelem gücünü tetikleyince, yapıt sahibinin cinsiyetini saptamak pek kolay olmamaktadır. Bir tutuklu için bile ne denir? Hayallerinde duvarların ötesine geçebilir. Gülsüm Cengiz de bu kitabındaki kadın izlekli şiirlerinde insanlık tarihinin başlangıcından beri var olan ataerkil yapıyı, toplumcu aydın kimliğiyle irdelerken, örneğin eril tahakkümün kurbanı “Saliha Hanım”da, özellikle göçmen ve mülteci çocukları ele aldığı şiirlerinde kadına özgü duyuşu hissettiriyor: “Çocuğa ölüm değdi”, “Çocuklar örselenmiş kuş sürüsü rüzgârın kanadında” imgeleri nasıl da iç burkucu… Onlar geri getirilemeyecekler, telafisi yoktur bunun; yaşamdan koparılışlarının kefaretini kim / kimler ödeyecek? “Neden yola çıktık biz / Oyuncağımı bile almadan?” diye soruyor çocuk, “gülüşüne kan düşürenlere”: “Küçük bir çocuğum ben; / güçlü değil bedenim/ tehlikeli değilim. / Biraz ekmek, bir yudum su, / yaşayacak bir toprak / benim sizden istediğim…”

BAHARI VE BARIŞI ÖZLEYENLERİN ŞAİRİ

Peki, Gülsüm Cengiz’in şiirinden günümüze dair neler çıkarabiliriz?

Şiirden söz ettiğimize göre öncelikle bir şairin özgünlüğünde imgenin öneminden başlayalım. Onun imgeleri, yeni kitabında da görülebileceği gibi dış dünyadan aldığı esinle oluşmuştur. Zamanın ruhuna yenik düşmemiş ama dış ülkelerde düzenlenen edebiyat etkinlikleri davetlerine katılmış, çağdaş koşulların getirdiği yenilikleri izleyerek kendini geliştirmiştir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde verdiği derslerle birikimini öğrencilere aktarmayı da ihmal etmemiştir. (Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü, Çocuk ve Gençlik Edebiyatı dersi) Derinlere kök salmış sorunlara el attığı gibi onlara karşı verilmiş mücadeleleri de yansıtır şiirine. Yazgıya boyun eğmek yerine başı dik tutmayı benimsemiştir, bu yüzden tok seslidir şiirlerinin çoğu.

Özellikle şiir severlere, şiir yazma heveslisi gençlere, her anlamda bir yol gösterici olduğunun altını çizmeliyiz. Değişik tarihlerde yazdığı şiirlerinde değişmeyen, sanatın / edebiyatın toplumsal işlevine olan inancıdır. Toplumcu aydın ve edebiyatçı olmanın getirdiği sorunlar, engeller, ödenen bedeller bir yana, ama her şeyi unutturan başarıları, edebiyat tarihinde iz bırakmanın gururu, bir şair için en önemlisi de kendi okur kitlesini yaratabilmiş olmanın kıvancı değil midir?

Hıfzı Topuz, yurt içi ve yurt dışı barış etkinliklerinin müdavimi Gülsüm Cengiz için, “Baharı ve barışı özleyenlerin şairi” demişti. Aradan yıllar geçti, onun bu saptaması hâlâ geçerli. Özellikle 6 Şubat depreminin acılarını çektiğimiz şu zaman diliminde bize kendini yakın hissettiren böyle şiirlere öyle ihtiyacımız var ki…

Genç yaşta başarılı çalışmalarıyla adını duyuran ressam Aslı Akyüz’e ait olan kitabın kapak görseli de Cengiz’in şiir dünyasının devamı niteliğinde; “renk” öğesiyle pekiştirilmiş; resmin yıkıntılar üzerinden yukarı doğru açılan mavinin yumuşak tonu, umudu çoğaltıyor. Gülsüm Cengiz’in dizeleriyle; “Yeniden umut, yeniden sevda…”

DİPNOT:

1.Gülsüm Cengiz’in şairlerden söz eden dizeleri. (S. 106)

2.Eskişehir Osmangazi Ü. Fen Ed. Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat ve Türk Dili Edebiyatı bölümleri tarafından 28- 30 Nisan 2010 tarihinde düzenlenen Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Gülsüm Cengiz Sempozyumu’nun onur konuğu Hıfzı Topuz’un Gülsüm Cengiz’in şiiri üzerine konuşmasından alıntılanmıştır. (Şiirin Rüzgarında Masal Kuşunun Kanadında-Gülsüm Cengiz Sempozyumu konuşmaları ve bildirileri, Morpa Kültür Yayınları-2011)

• Başka Bir Gökyüzünün Altında, şiir, Tekin Yayınları- Aralık 2022

Kolaj fotoğraf: Gülsüm Cengiz fotoğrafı/Kişisel arşivi-kitap kapağı 

İlgili haberler
Dayanışma, kardeşlik ve direnme hikayesi: ÇOCUK İN...

Sevim Korkmaz Dinç, yeni kitabı ‘Çocuk İnadı’na üzerine Yazar Tülin Tankut ile söyleşti…

Bakım emeği üzerine...

Tülin Tankut bakım emeği üzerine yazdı: “Bakım emeği sömürülenlerin, ezilenlerin mücadelesini de kap...

Kamuran/Sürgün Günlerinde Aşk: Yoksa Aragon haklı...

Roman, egemenlerin eril tarihini sosyo- ekonomik, siyasal yönden sorgularken cinsiyetçi toplumsal il...