Emin Alper, besleme olarak çalıştıkları evlerden geri gönderilmiş üç kız kardeşin; Reyhan, Nurhan ve Havva’nın hikâyesini anlatıyor filmde. Bir dönem ülkede çok yaygın olarak görülen ve eskisi gibi olmasa da hala rastlanabilen, özellikle kadınların öznesi olduğu “beslemelik” olgusunu son derece gerçekçi bir gözle yansıtıyor perdeye. “Gitmek” kavramı üzerinden şekillenen bu “dönüş” hikayesinin atmosferini ve duygusunu karakterler üzerinden oluşturuyor Alper. Aslında olmayan, bu nedenle de bir türlü anlatılamayan, sürekli etrafında dolanılan bir masalın kahramanlarıdır onlar.
HAVVA’NIN DÖNÜŞÜ
Film Havva’nın köye dönüşü ile açılır. Taşlık, kayalık sarp tepelerin arasından, bozuk bir yolda ilerleyen arabanın arka koltuğundaki Havva evine iade edilir. Besleme olarak bulunduğu evin çocuğu ölmüştür. Çocuk yaştaki Havva’nın baktığı çocuk... Havva bakıcılık yaptığı çocuğa anne şefkatiyle yaklaşmıştır. Evin hanımını da “anne” gibi görmüştür. O da henüz bir çocuktur ve sevgiye ihtiyacı vardır.
Üç kız kardeş içinde en küçükleri olan Havva, en uyumlu, en başarılı ve belki de en şanslı (ta ki evin çocuğu ölene kadar) olan karakterdir. İlkokula gönderilmiş, okuma yazmayı öğrenmiştir şehirde. Verilen bu ödül, bu ödülü kaybetmek istememesi, ortaokula devam etme umutları onu bu derece itaatkar yapmıştır belki de. Köye dönmeyi hiç istememektedir. Yol boyunca arabanın arka koltuğunda ağlar.
Çocuğun ölümünden sonra bir rüya görmüştür Havva. Ölen çocuğu yeniden doğurduğunu ve götürüp evin hanımına verdiğini görmüştür rüyasında. Ne pahasına olursa olsun besleme olduğu evden ayrılmak istemediğini, bulunduğu konumu yitirme korkusunun büyüklüğünü gösterir bu rüya.
Uyumlu olmak, itaat etmek, çok çalışmak… En küçük kız Havva temsil eder bunları. Ama bunlar da onu kurtarmaya yetmemiştir. Ona ihtiyaç kalmadığında anne diye bahsettiği, belki de kendisini sevdiğini sandığı evin hanımı tarafından hemen kovulmuştur evden.
NURHAN’IN DÖNÜŞÜ
Bu kez köye giden zorlu yolda ilerleyen arabanın arka koltuğunda ortanca kız Nurhan oturmaktadır. O da evine iade edilmiştir. Üstelik küçük kız Havva gibi zorunlu olarak değil, işlediği kabahatlerden dolayı kovulmuştur beslemelikten.
Nurhan küçük kardeşi Havva’nın tam zıttı bir karaktere sahiptir. Havva ne kadar uyumluysa, Nurhan o kadar uyumsuzdur. Havva ne kadar sakinse, Nurhan o kadar agresiftir, sinirlidir. Havva ne kadar itaatkarsa, Nurhan o kadar isyankardır. Havva ne kadar işgüzarsa Nurhan o kadar işten kaçmaktadır.
Nurhan’ın sinirliliği, kavgacılığı, saldırganlığı, karakter özelliklerinin yanı sıra ergenlik sancılarından da kaynaklanmaktadır aslında. Ama beslemeler için ergenlik diye bir süreç yoktur, olamaz.
Nurhan evin hanımından da, bakımından sorumlu olduğu çocuklardan da nefret eder. Evin küçük çocuğu her gece altını ıslatmaktadır. “Sidikli melek” diye bahseder ondan. Çocuğun şımarık olduğunu düşünmektedir, kendince terbiye etmeye çalışmış, hatta dövmüştür onu. Zaten bu yüzden kovulmuştur Necati Bey’in evinden. Babası, kızı geri almaları için, “Sen de onu dövseydin” diyerek açık çek vermektedir Necati Bey’e.
Nurhan sürekli çamaşır yıkamaktan bıktığı için hasta numarası yapmıştır çalıştığı evde. Kendisine acıyacaklarını, iş yaptırmayacaklarını ummuştur aklınca. Dahası bu uğurda kendini gerçekten hastalandırmıştır. Sonrasında da pişman olmuş, geri dönebilmek için Necati Bey’e yalvarıp yakarmıştır. Ama faydasızdır. Efendisi ve hanımı onu bağışlamamışlardır. Artık onun için geri dönüş yoktur. Hayatını ortaya koyarak bir kumar oynamış ve kaybetmiştir.
REYHAN’IN DÖNÜŞÜ
Reyhan kız kardeşlerin en büyüğüdür. Reyhan’ı film boyunca köyde görürüz, ancak biliriz ki, Reyhan da tıpkı kız kardeşleri gibi, bir süre önce, bir arabanın arka koltuğunda, o da belki ağlayarak, aynı yollardan geçmiş ve köye, evine iade edilmiştir. Üstelik kucağında, kimden olduğu -eczacı kalfası mı, evin beyi doktor Necati Bey mi- belli olmayan bir bebekle. Reyhan üç kız kardeş içinde kadın olanıdır. Kendi anlatımına göre onu kadın yapan da, Necati Bey’in karısı Neriman Hanım’dır. Oraya gittiğinde bitli Reyhan’dır. Neriman Hanım onu temizlemiş, giydirmiş, kadına dönüştürmüştür. Ama o, kendi deyişiyle (aslında babasının deyişiyle) “nankörlük” yapmış, hatta Neriman Hanım’ın yerine göz dikmiş, bu yüzden de evden kovulmuştur.
Reyhan özgürlüğüne düşkün bir karakterdir. Cinsel ihtiyaçlarını bir kadın olarak bastırmayan, istediği zaman yaşamayı tercih eden ve bunu yaşarken de bir şeylerin arkasına sığınmayan, saklanmayan, cesur bir kadındır. Nurhan’la konuşurken, eczacı kalfasıyla kendi isteğiyle yattığını, kalfanın onu evlenmek vaadiyle kandırmadığını söyler. Ama Reyhan’ın cesareti de, ancak yarım akıllı kocasına, delimsek kız kardeşine kadardır. Kocasını ezer, aşağılar, hatta ırzına geçer. Onu kölesi gibi görür. Oysa Necati Bey’e, efendiye karşı işlemez cesareti. Onun karşısında köledir.
Reyhan kardeşleriyle konuşmalarında hep kendi yaşadıklarını referans alır. Havva çalıştığı evin ölen çocuğunun eskilerini getirmiştir Reyhan’ın oğluna. Reyhan şüpheyle karşılar bunu. Gerçekten kadının verip vermediğini sorar Havva’ya ısrarla. Kendi içindeki suçluluk duygusuyla, Havva’nın da efendisine “nankörlük” yapıp, onları çalmış olabileceğini düşünür. Tükenmez kalem meselesinde de aynı tavrı gösterir. Havva rüyasını Reyhan’a anlattığında Reyhan hemen evde başına bir şey gelip gelmediğini sorar ona. Reyhan kendi yaşadıklarının etkisiyle yorumlar kardeşinin rüyasını. Çünkü onun başına bir şeyler gelmiştir Necati Beylerin evinde. Ancak o, Neriman Hanım’ın kıymetini bilmediğini, ona nankörlük yaptığını düşünür, suçluluk hisseder ve kardeşlerine, özellikle Havva’ya akıllı davranmasını, nankörlük yapmamasını öğütler. Babasının ona sürekli empoze ettiği gibi...
BİR UMUT… GİTMEK
Kız kardeşler içinde; Havva çocuktur, Nurhan genç kızdır-ergendir, Reyhan ise kadındır, annedir. Ancak besleme olarak her üçüne de annelik görevi yüklenmiştir. Bir kadının üç ayrı dönemi temsil edilmektedir diyebiliriz Havva, Nurhan ve Reyhan’da. Çocuk işçi, genç işçi ve kadın işçidir üç kız kardeş aynı zamanda. Evden gönderilirken nasıl kendilerine bir şey sorulmadıysa, eve dönerken de söz hakkı yoktur üç kız kardeşin. Filmde üç küçük kadının kaderi hep erkekler tarafından belirlenir. Buna rağmen, annelerini küçük yaşta kaybetmiş ve güya yumuşak huylu, şakacı, ama kendi iktidarını bir şekilde dayatan babalarıyla kalmış olan kızlar, köyde de, şehirde de tüm ezilmişliklerine, sınıf ve cinsiyet gibi insanın ruhunda derin izler bırakan eşitsizliklerin yükünü taşımalarına karşın, aslında hiç de öyle başı öne eğik, uysal ve edilgin karakterler değildirler. Hepsi de kendi çapında planlar yapar köyden kurtulmak için, hepsinin de kendine göre izlediği bir yol, kafalarının içinde farklı hesaplar vardır. En büyük hayalleri tekrar şehre dönebilmektir. Beslemelik, hiç de tercih edilecek bir şey değildir ama bu çaresiz, yoksul kız çocukları için tek kurtuluş umududur. Havva Nurhan’dan boşalan yere göz koymuştur, Nurhan yalvar yakar kovulduğu eve geri dönmeye çalışmaktadır, Reyhan Ankara’daki teyzesinin yanına gitme planları yapmaktadır. Nurhan’ın geri dönmek için Necati Bey’e yalvarması, Havva‘nın köyden kurtulmak adına Nurhan’ın dolaylı katiline-Reyhan’ın tecavüzcüsüne hizmet etmeye can atması, babalarının da Havva’yı oraya gönderebilmek için var gücüyle uğraşması, yoksulluğun, yoksunluğun insanlık onurunu nasıl zedeleyebileceğini göstermesi açısından önemlidir. Hatta Necati Bey’in evine kapılanma planları, kız kardeşler arasında rekabete, gerilime ve tartışmalara neden olur. Köyden kurtulmak söz konusu olduğunda kardeşlik sona erer. Herkes kendini kurtarmanın peşine düşer. Köyde kalsalar, ortalıkta yalnız başına dolaşıp duran, kendi kendine gülüp takla atan deli kadındır gelecekleri. Köyden gitseler, bir gelecekleri var mıdır, belli değildir, yine de gitmek isterler. Bir umut…Sadece gitmek…
Film, bir türlü anlatılamayan “Nankör Kız Kardeşler” masalının etrafında dönüp dolaşılırken sona erer. Masal bir türlü anlatılamamaktadır ve anlatılacağı da yok gibidir. Ta ki, kadınlar tarafından kendi masalları, “Kız Kardeşler” başlığı altında, sil baştan yazılıp anlatılıncaya kadar...
İlgili haberler
GÜNÜN FİLMİ: Kadının Fendi
Her biri biz olan, Rita’nın, Connie’nin; Sandra’nın hikayesi... Mücadele edip kazandıkları ile bugün...
Rosetta: Bir genç kadının gözünden işsizlik…
Rosetta özelinde anlatılan bu yaşam mücadelesi, bugün pandemi ve krizin kıskacında geleceğinden kayg...
Cart: Gerçek bir direniş hikayesi…
Cart, fazla mesaiye zorlanan, hakları gasbedilen, patronun kârı için kapı önüne konan işçi kadınları...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.