İnsanlar, tarih boyunca yaşadıkları krizler ve ekonomik çıkmazlar karşısında çoğunlukla bireysel kurtuluşa yönelmiş, sınıf atlamanın hayalini kurmuşlardır. Nedenlerini ve niçinlerini sorgulamadan, toplumsal uyanışın külfetine girmeden; şatafatlı, zengin yaşamlara özenmişlerdir. Erkekler, çalışmadan kazanmanın yollarını ararken adeta şapkadan tavşan çıkarmaya yönelmiş; ebeveynler ise kızları için “zengin kocayı” en uygun seçenek olarak görmüşlerdir. Sonuç olarak, dünya emekçilerinin geldiği nokta; işlerin ters gitmesi, istenilen sonuca ulaşamama ve defalarca duvara toslama olmuştur.

Romanlarında genellikle güçlü kadın karakterlere yer veren Jane Austen, Aşk ve Gurur adlı eserinde en güçlü kadın karakterlerinden biri olan Elizabeth Bennet’le tanıştırır bizleri. Elizabeth, 19. yüzyıl başı İngiltere’sinde orta sınıf bir ailenin beş kızından ikincisidir. Annesi Mrs. Bennet, kızlarına varlıklı koca bulmayı kendine bir görev edinmiştir. Ancak Elizabeth; akıllı, özgüvenli ve geleneklere boyun eğmeyen bir karakterdir. Evliliğe, sadece statü kazanmak için değil; sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki olarak bakar. Bu yönüyle dönemi için oldukça ilerici bir düşünceye sahiptir. Birgün, varlıklı ve çevresindekilerden farklı özelliklere sahip olan genç Fitzwilliam Darcy ile tanışır. Eser, daha çok ikili arasında geçen karmaşık ve zamanla dönüşen ilişkiyi anlatır; onların içsel çatışmalarına derinlemesine yer verir. Zamanla önyargılar kırılır, gurur sorgulanır.

Romanın adı Aşk ve Gurur olsa da bu yalnızca bir aşk hikayesi değildir. Eser; evlilik, toplumsal yapılar, sınıflar ve kadının toplumdaki yeri gibi temaları ayrıntılı bir şekilde ele alır. Sisteme eleştirel bir bakış sunan yazar; karakter gelişimi üzerinden, kadınların toplumdaki konumunu, evlilik kurumunun ekonomik yönünü ve sınıf farklarını ustalıkla işler. Hem romantik yönüyle etkileyici hem de entelektüel açıdan doyurucu olan bu eser, konu ve tema bakımından güncelliğini hala korumaktadır.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül