‘Avlu’nun kadınları
‘Bir avluya kaç ömür sığar’ sözüyle yayın hayatına başlayan ve hapishanedeki kadınlara ışık tutarak aslında kadınların yaşadığı pek çok konuyu ele alan Avlu dizisine yakından bakalım…

Bir hapishane düşünün; içerisinde müzikten spora her şeyin olduğu, mahkumların her hafta neredeyse bir kitap bitirdiği, psikolojik danışman eşliğinde aktivitelerin yapıldığı. Yeni tip hapishane uygulamasında pilot seçilmiş bu hapishane bize gerçekten başka bir görüntü sunuyor. Elbette amacımız hapishaneyi övmek değil. Bizim asıl ilgilendiğimiz nokta içerisindeki kadınlar. Her birinin ayrı bir yaşam öyküsü var Türkiye’den kesitler sunan. Diyorsunuz ki neyden bahsediyorlar? 10. bölümü yayınlanmış olan Avlu dizisinden bahsediyoruz. “Bir avluya kaç ömür sığar” sözüyle çekilen dizi hapishaneleri ve hapishane çalışanlarını kötü gösterdiği gerekçesiyle yayınlanmadan RTÜK’ten ceza alarak adından söz ettirmeye başlamıştı zaten. Biz de diziden ve kadınların yaşam öykülerinden konuşalım biraz.

Ana karakterimiz Deniz yıllardır eşinden şiddet görüyor. Sonunda boşanmak istediğini söyleyerek gitmek istediğinde eşi silah çekiyor. Yıllardır yaşadıklarından sıkılan kızları Ecem de çıkan kargaşa sonrasında silahı eline alarak babasını vuruyor. Deniz kızını korumak için suçu üstleniyor. Deniz’in hapishane hayatı ile tanışması da böylece başlamış oluyor. Bir blok, iki koğuş, ikisinde lider konumunda farklı kadınlar ve onların birbiriyle mücadelesi... Azra ve Kudret bu mücadelenin baş karakterleri. Deniz bu iktidar savaşının tam ortasında buluyor kendini. Bir nevi yeni kurban gözüyle bakıyorlar ona. Deniz ise bu iki liderden birini seçmek zorunda. Azra’nın koğuşunda kız kardeşlik bağları çok net görülebiliyor. Kadınlar dış dünyadan uzakken birbirlerine tutunmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Azra tüm bu süreçte herkese soğukken içten içe bu bağı büyütmek için de adımlar atıyor. Kudret ise daha çok korku ve parayla oluşan bir bağ kuruyor. Etrafındaki tüm kadınlara üstten bir tavır takınıyor. Bu iki karakterin ortak noktaları kendilerine veya etraflarındaki insanlara zarar verdiklerinde asla kimseye acımamaları.

Azra ve Kudret’in iktidar savaşı, Deniz’in arada kalması ve sonrasında gelişen olaylar etrafında her bölümde başka bir kadının hayatına dokunuyor dizi. Verdiği mesajlarla çoğu zaman Türkiye’de kadınların yaşadığı sorunlara gönderme yapıyor. Bir bölümde Çilem Karabulut’un tişörtündeki “Dear past thanks for all the lessons” yazılı tişörtle bir kadın karakter yer aldı. Onun yaşam öyküsü anlatılırken hem geçmiş hayatına hem de annelik kavramı üzerine birçok tartışma yaşandı. Bu tartışmayla belki de en göze batan ‘kadın kadının düşmanıdır’ ve ‘kadın kadının dostudur’ mesajları net bir şekilde gözler önüne serilmiş oldu.

Kadına yönelik baskının, sömürünün, şiddetin, tacizin, tecavüzün bu kadar arttığı bir dönemde kadınlara ve onların yaşadıklarına yönelik mesajlar net bir şekilde işleniyor. İki kutba ayrılmış kadınlar, ayrılmış kutuplar içinde bir araya gelen kadınlar. İki kadın arasındaki iktidar savaşının kızışması ile bir yandan kadınlar birbirlerine daha çok bağlanıyor, bir yandan da birbirlerine düşman hale geliyorlar. Ama her problem karşısında dayanışma ile her şeyin karşısında durabiliyorlar.

İlgili haberler
#KadınlarınSeçimi onurlu bir gelecek

Milyonlarca kadına dayatılan seçenek bu ikisi arasında; Ölüm mü, sıtma mı? Seçim manifestolarında ve...

‘Tek adam’ın sonuna kanat açan Kelebekler

Darbe ve türlü hilelerle Dominik Cumhuriyeti’nin başkanı olan Rafael Trujillo, seçmen sayısından dah...

Asiye

‘Evime gelir gelmez ilk iş eşimden dayak yedim.’ Asiye’ye atılan son dayak bu olmuş. Hiçbir barbarlı...