Biliyorsunuz; nafaka meselesi epeydir gündemde. Öyle ki, bir grup erkeğin “mağduriyetinden” milyonlarca kadının nafaka hakkının nasıl tarumar edileceğinin yolları, yöntemleri yasal düzenleme olarak çıkarıldı bizzat devlet eliyle karşımıza. Şimdi de yeni nafaka düzenlemesinin evlilik süresine göre süreye bağlanması koşulu getirilmek isteniyor.
Önceki gün TGRT Haber’de Yeşim Salkım’ın “Şeffaf Masa”ya yatırdığı mesele işte bu yeni “nafaka düzenlemesi” oldu. Masaya yatırdı derken yanlış anlamayın, program süresince yaşananlar bizi sinirden bayıltıp yatırdı resmen.
Böyle önemli bir meseleyi ulusal bir kanalda konuşmak oldukça önemli elbet. Ancak, Yeşim Salkım “Konuşabilenler kimdi?” sorusunun cevabını kendisi verirken kendi sözünü bile kesebilecek bir moderasyon yaptığı için, yaşanana ancak “konuşma çabası” denebilir herhalde.
Programda Yeşim Salkım’ın kendisi dahil 4 nafaka düzenlemesi yanlısı kişinin karşısında, 2 kadının canhıraş “konuşabilme” mücadelesini izledik resmen.
NAFAKA GERÇEKLERİNİ ANLATAN RAPORLARA “BEN RAPORA İNANMAM” TEPKİSİ
Programa tek kadın örgütü temsilcisi olarak çağrılan ve aslolarak nafaka mağduru kadınların yaşadığı gerçeklere dikkat çekmek isteyen Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan, “teknik sebeplerle” diye açıklanarak uzun süre zaten programa bağlanmadı. Yeşim Salkım’ın daha programın başında, kendini “nafaka mağduru” olarak tanıtan erkeğin “Elbette mücadelenizde haklısınız” diye sırt sıvazlayan tutumu, Salkım’ın safını belli etmesine yetmişti zaten. Ancak, açık taraf tutmaktan kafa karışıklığı ve bilgisizliği yüzünden bütün lafları salata edişine uzanan tavrıyla programı içinden çıkılmaz bir hale getirişi sinirleri bozdu.
Meseleye ilişkin iki satır kadın örgütü açıklaması, görüşü okumamış, nafakayı savunan niye savunuyor tek satır çalışmamış Yeşim Salkım’ın moderatörlükten çok provokatörlüğü çevresinde, nafaka hakkının ortadan kaldırılmasının yaratacağı mağduriyetleri anlatan Özlem Şen’e dönük ‘mansplaining’e de değinmek lazım.
Efendim, Özlem Şen’in durumu verilerle anlatma çabası sürekli nafaka mağduru sıfatlı kişilerce kesilirken sesinin yükseltmek zorunda kalışı “kadının çok stresli, gergin” olmasına mı bağlanmadı… Defalarca sözünün kesildiği mi kalmadı… Raporlarla verilerle ortaya koyduklarına “Amaaan ben öyle rapor mapor inanmam” mı denmedi… Özlem Şen’in o masada tek başına dört koldan saldırganlığa karşı kadınların haklarını savunma çabası hakikaten oturup izleyene tırnak yedirten cinstendi.
HER GÜN YÜZLERCE KADINLA YÜZ YÜZE GELEN DERNEK BAŞKANINA “SEN Bİ ESRA EROL İZLE” ÖNERİSİ
Gecikmeli bir biçimde programa alınan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan’ın sadece 1 yılda derneklerine başvuran 996 kadın ve çocukla görüşmelerinden derlediği rapordan örnekler sunarken nafaka meselesini şiddetle iç içe bir sorun olarak ele alması mesele oldu önce. Sözünün kesilmediği saniyelerde kadınların yaşamlarından örnekler vermeye çalışan Doğan, şiddetle nafakanın bağımsız tartışılamayacağını ne kadar ortaya koysa da kulaklar tıkandı. Üstüne laf, “Şiddet gören niye nafaka alıyor”a döndürüldü, “Çarpsın çıksın kapıyı, kurtulsun” diye akıllar verildi, “Kadınlar da çalışmıyor ama” diye mesnetsiz yargılar dağıtıldı, “O kadın neden kendisine eziyet edenin yanında ki?” diye ezber sorgulamalar saçıldı. E be bacım, dur bi dinle de anla ne niye öyle. Ama yok. Her gün onlarca şiddet vakasıyla yüz yüze kalan, kadınların ve çocukların bir çözüm bulmak için kapısını aşındırdığı bir derneğin başkanına, Adile Doğan’a akılların alamadığı bir tavsiye bile verildi: “Siz bence bi Esra Erol izleyin Adile Hanım, neler oluyor görün.”
Baro raporlarına itimat etmeyip nafaka mağduru olduğunu söyleyen birinin sözlerini veri kabul eden, şiddet, boşanma, nafaka meselesinde onca tanıklığı, gözlemi, verileri olan derneğin başkanına inanmayıp Esra Erol’u örnek koşan Yeşim’i duysan çıldırırsın. Daha programına aldığı kadının nasıl bir dernekte çalışma yürüttüğünü bilmez, üstüne kendi konfor dünyasından, boşanınca kadınların nasıl “dul algısı” ile karşılaştığını kabul etmeyip, “Siz hangi mahalledensiniz?” diye aşağılamaya çalışır... Yetmez, televizyonda gündüz kuşağında izlediği hikayelerden başka hayatın gerçekleriyle hiçbir teması olmamasına rağmen gider gerçeğin kendisi olan kadın hikayelerini paylaşmaya çalışan dernek başkanına “Siz Esra Erol izleyin anacım” der…
İnsana sormazlar mı, yahu bacım sen hangi ülkede yaşıyorsun?
Abesle iştigallikler bunca mı sandınız? Yok canım. Bir de Salkım’ın sürekli “sosyal devlet” vurgusu yapması var. Lafta güzel geliyor tabi. Kim istemez devlet az biraz sosyal olsun? İstisnasız herkesin istihdam güvencesi olsun, iş garantisi olsun, sosyal güvenlik firesiz tüm yurttaşları kapsasın, kimse konut sorunu yaşamasın, sokakta kalma kaygısı gütmeden şiddet ortamından uzaklaşabilsin. Çocuklara 7/24 bakan kreşler olsun. Bir yandan “nafaka mağduru adam” der “Eşitsizliğin bedelini ben mi ödeyeceğim?”, öbür yandan Yeşim Salkım “Nafaka hakkından vazgeçelim, sosyal devlet isteyelim” diye parlak fikirler önerir. Bir de “Ben zerre nafaka istemem, bittiyse bitiririm komple ilişkiyi. Arada bırakmam,” diyor. Sanırsın, sosyal bir meseleye dair TV programı sunmuyor, bir ‘90’lar pop şarkısında atar gider yapıyor. Sanki devlet ne, sosyal ne bir tek o biliyor, bir onun aklına geliyor. Sanki nafaka hakkı gasp edilen kadınlar, istihdam, barınma, kreş haklarını talep etmiyor.
Mevcut medeni hakları ortadan kaldırarak sosyal devletin kurulabileceğine inanmak da ancak Müge Anlı şovlarından gerçeği öğrenen birinin yapacağı kabildendi zaten. Asıl gerçekler kısa devre yaptı zaar, onları aktaran Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan’ı erkenden programdan aldı.
NAFAKA BİR EŞİTSİZLİK, ŞİDDET VE HAK MESELESİDİR!
Medeni Kanun’un parça pinçik edilmesine, tek tek her bir hakkına dönük saldırılara izin vermeyen kadınlara saldıran sadece Yeşim Salkım değildi elbet. Durun daha nafaka mağduru erkeklerin sözcüsü Av. Özgecan Sırma’ya gelmedim. Gerçi tezinden oluşturduğu kitabından konuşmaya çok fırsat bulamasa da her fırsatta söz kesen, sadece (erkek) “mağdur” söylemlerini dikkate alarak otorite taslayan Sırma, sürekli alaycı gülüşleriyle olsun, tüm konuşmaları provoke etmesiyle olsun programdaki “nafaka mağduru erkeklerle” iyi paslaştı. Eleştiriler nüksedince “Ben erkekleri savunmuyorum” dedi, bu savunmayışını “Baroda kadın hakları merkezi var, niye erkek hakları merkezi yok?” sorusuyla taçlandırdı. Şiddetin medeni kanunla değil, aile hukukuyla değil, ceza hukukuyla sınırlı tartışılabileceği şeklindeki “geniş” ufkunu bize dayatırken nafaka hakkının toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği ile birlikte tartışılamayacağı şeklindeki pasparlak fikirleri karşısında teveccüh beklediği belliydi. Mahrum kalmasın; kadına yönelik şiddetin tarihten gelen eşitsiz güç ilişkilerinden kaynaklanan bütüncül bir toplumsal sorun olduğunu ve devletin bütüncül politikaları hayata geçirmekle yükümlü olduğunu ortaya koyan İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden politik tutumla Özgecan Hanım aynı yerdedir. Teveccühü verecek olanın adresi, mahallesi bellidir. Buyursun…
BİZ GERÇEK MAHALLELERDEN, SOKAKLARDAN, MEYDANLARDAN SESLENİYORUZ: HAKLARIMIZDAN VE HAYATLARIMIZINDA VAZGEÇMİYORUZ!
Biz gerçeğin mahallinden seslenmeye devam edelim. Doğduğu andan itibaren ekonomik, sosyal ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerle büyüyen on milyonlarca kadının nafaka hakkının tek başına para meselesi değil, hak meselesi olduğunu hatırlatarak; medeni haklarımızın altının oyulmasına izin vermeyeceğimizi, gerçekler gün gibi de ortadayken sahte mizansenlerle haklarımızın gaspına izin vermeyeceğimizi yeniden duyuralım. Bir de bir gerçekliği sorgulayalım; E be Yeşim Salkım, sen hangi mahalledensin?!
Fotoğraf: Programın ekran görüntüsü
İlgili haberler
Nafaka nedir, ne değildir?
Nafaka gerçekten de adaletsiz bir uygulama mıdır? Kadınların elinden alınmak istenen nedir tam olara...
NAFAKA GERÇEKLERİ
Nafaka nedir, ne değildir? Neden kadınlar için vazgeçilmez bir haktır? Nafaka boşanma sonrası kadınl...
‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına...
Bakan Bozdağ’ın yeni düzenlemeye dair verdiği bilgilerle daha önce dikkat çektiğimiz bir tehlike iyi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.