15-16 Ekim’de İzmir’de düzenlenen Kadın Oyunları Festivali 2021 final etkinliği, Uluslararası Kadın Sempozyumu iki ayrı oturum şeklinde gerçekleşti. Kadınların hak ve özgürlük mücadelesinin evrenselliğinin vurgulandığı sempozyumda, çok farklı coğrafyalardan kadınlar kendi özgün mücadeleleri üzerinden en ufak bir mücadelenin kadınlar için kazanımla sonuçlandığına dikkat çekti, birlik ve dayanışma çağrısı yaptı.
Sempozyumun ilk oturumuna; Afganistanlı kadın aktivist Valvala Jalal, Hukukçu Nazan Moroğlu, İranlı Kadın aktivist Masih Alinejad, Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu Başkan Yardımcısı Başak Ovacık katıldı. Sempozyumun ikinci oturumunda; Eski Senatör Simone Susskind, İzmir Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, Filistin Asıllı Sanatçı Reem Kelani, Afganistan İlk Kadın Valisi Habiba Sarabi yer aldı.
VALVALA JALAL: DİL, DİN, IRK AYIRT ETMEDEN BİRLİK OLMALIYIZ
Taliban’ın Afganistan’a girdikten sonraki dönemini anlatan Valvala Jalal, Afganistan’daki kadınların kendi özgürlükleri, hakları için yaptıkları protestolarda Taliban’ın kadınları öldürmeme sebebinin diğer ülkelerle olan çıkar ilişkileri olduğunu söyledi. Afganistan’da dışarı çıktığında gününün bir patlama olmadan, yerde parçalanmış cesetler görmeden geçmediğini de ekledi. “Biz kadınlar verdiğimiz kadın mücadelesinde hâlâ bizim sahip olduğumuz şeyleri erkeklerden nimetmiş gibi talep etmek zorunda kalıyoruz” diyen Jalal, bu yolda kadınların dil, din, ırk ayırt etmeden birlik olup mücadele etmeleri gerektiğini söyledi.
NAZAN MOROĞLU: GERÇEK BİR LAİKLİK OLMADAN EŞİTLİK SAĞLANAMAZ
Hukukçu Nazan Moroğlu kadın mücadelesinin bir demokrasi mücadelesi olduğuna vurgu yaparak, kadın erkek eşitliğinin birlikte mücadele etmekle mümkün olacağını söyledi. Moroğlu, cumhuriyetin laiklik ilkesini hatırlatarak Atatürk’ü andı ve gerçek bir laiklik sağlanmadan eşitliğin olamayacağını, laiklik ilkesine herkesin en çok da kadınların sahip çıkması gerektiğini ifade etti. Afganistan’da Taliban’ın kadınlara uyguladığı baskı ve zulme dikkat çeken Moroğlu, “Laiklik ilkesi olmasaydı bugün biz de aynı durumda olabilirdik” dedi.
MASİH ALİNEJAD: ÖZGÜRLÜK VE ONUR İÇİN SAVAŞIYORUZ
Hikayesi 2014 yılında başlayan Masih Alinejad, İran’da bedenlerinin hapsedildiğini ve diktatörlüğün sembolü haline geldiklerini söyledi. Ülkelerine gelen Batılı feministler ve basının “İran’ın ve Orta Doğu’nun çok daha büyük sorunları var, neden bu küçük kıyafet parçasıyla bu kadar büyük savaş veriyorsunuz?” sorularını hatırlatan Alinejad, “Aslında bu kıyafete karşı açılmış bir savaş değil biz burada kendi özgürlüğümüz kendi onurumuz için savaşıyoruz” dedi. Zorunlu örtünün kadın bedeni üzerinden verilmiş politik bir mesaj olduğunu söyleyen Masih Alinejad “Zorunlu çarşaf aslında Berlin Duvarı gibi bir kere, bu duvarı (sembolü) yıktığınızda her şey daha da kolaylaşıyor” dedi.
MÜCADELE KAZANDIRIYOR
İranlı kadınlarla başlattığı dayanışmaya “Benim Kameram Benim Silahım” adını verip kadınlara karşı yapılan şeyleri videoya çekip sosyal medyaya attıklarını söyleyen Alinejad, baskılara, tutuklamalara rağmen geri adım atmadıklarını ve ilk başta kadınları döven ahlak polisinin bir süre sonra kadınlardan kaçmaya başladığını söyledi. Dünya kadınlarına ise “Kadınların her yerde dini diktatörlüklere karşı savaş verdiklerini ve bunun geri dönüşünün olduğunu, kadınlardan korktuklarını ve birleşilmesinin gerekli olduğunu vurguladı.
Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu Başkan Yardımcısı Başak Ovacık ise federasyonun kadınların eğitim almasına yönelik çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Kadınların eğitiminin ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Ovacık, “Kız çocukları en az ilkokul eğitimi alması gerek” diye konuştu.
SİMONE SUSSKİND: MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRMELİYİZ
Hayatını kadınların iyiliği ve birliğine adadığını ve bunun için hâlâ mücadele verdiğini belirten Eski Senatör Simone Susskind, “Geçmişten günümüze kadınlar için pek çok gelişme oldu politik, ekonomik, kültürel hayata katılmaları gibi. Ama tabii ki bu savaş ve mücadele bitmiş değil, bunu Afganistan’daki kadınlara bakınca da anlıyoruz” dedi. Kadınların fikir alışverişinde bulunması için çalışmalar yapan Simone Susskind, İsrail ve Filistin’den kırk kadının bir araya gelerek, birbirlerinin yaşadığı sorunları, bölgeye dair sıkıntılarını paylaştıklarını ve bu paylaşımların da barış sürecinde yararlarına olduğunu söyledi. Kadınların ortak sorunları olan şiddet, ekonomideki yerleri, siyasetteki yerleri ortak mücadele vermeleri için bir sebep oluşturduğunun altını çizen Simone, Susskind, “Aslında İsrail ve Filistin örneğinde olduğu gibi dünyadaki bütün kadınlar mücadelelerini ortaklaştırarak sürdürmelidir” diye konuştu.
REEM KELANİ: SANATTA AYRIMCILIK SÜRÜYOR
Bir sanatçı olarak cinsiyetçi söylem ve tavırlara maruz kaldığını belirten Reem Kelani, “Filistin’de bir erkek sanatçı olunca çok iyi olarak değerlendirilirken kadınlara daha farklı şekilde bakılıyor. Aslında dünyanın diğer yerlerinde de ne kadar bu düşünce geriye atılsa da hala kadın bir şarkıcı diğer kadınlardan daha farklı olarak nitelendiriliyor” şeklinde yaşadıklarını aktardı. Dinin kolektif birikimini göz ardı edilmemesi gerektiğini ileri süren Kelani “Orta Doğulu, Arap, Türk kadınlar olarak bir şekilde İslami köklerimizle barışıp bunun üzerine çalışmalıyız çünkü bu kolektif değeri dışlayamayız” dedi.
NEPTÜN SOYER: KADINLAR İŞ HAYATINA KATILMALI
Kadın erkek eşitsizliğine örnekler sunan İzmir Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer ise kadınların sokağa çıkması gerektiğini ve iş hayatına katılması gerektiğini vurguladı. Kadınların ticarette olmasının öneminden bahsederken kooperatifte yaptıkları işlerden bahsetti. Meslek ve konuşma dilindeki cinsiyetçi söylemleri vurgulayan Soyer, “Bunları düzletmemiz gerekli bunu düzeltmeye kendimizden başlamalıyız” dedi.
HABİBA SARABİ: KADINLAR HER ŞEYİNİ KAYBETTİ AMA YILMADI
Afganistan İlk Kadın Valisi Habiba Sarabi ise Taliban’dan sonra eğitimde ve ekonomide bir çöküş yaşandığını dile getirdi. “Nato ile iş birliğinden sonra biz ABD’nin bize demokrasiyi getireceğini ve fakirlerin yaşam koşullarını düzelteceğini düşünmüştük. Ama öyle olmadı. ABD’nin söylediği her şeyin yalan olduğunu fark ettik ve kabullendik” dedi. Her ülkenin kendine ait deneyimleri olduğunu dile getiren Sarabi, “Afganların yaşadığı deneyimler süper güçlerin aralarında yaptıkları deney gibi bir şey” dedi. “2002’den sonra çıkan anayasada kadınların ekonomik ve siyasi sahnede de yer bulabildi, son yirmi yılda yurt dışına çıkma fırsatları yakaladılar. 15 Ağustos’tan sonra biz kazandığımız her şeyi kaybettik. Sizin de gördüğünüz gibi binlerce genç bu olaylar ardından ülkeyi terk etti. Kadınların eğitim ve çalışma imkânı tamamen ellerinden alındı. Fakat kadınlar bunlara rağmen yılmadılar ve Afganistan genelinde protestolar düzenlediler.
AFGANİSTAN’DA OLAN ŞEY SÜPER GÜÇLER ARASI REKABET
Sarabi “Taliban protesto eden kadınlara şiddet ile cevap verdi ve medyada bunun yayınlanmasına izin vermedi” dedi. Sarabi, şu an da kadınlar için en büyük sorunların okula gidemiyor olmaları, oy veremiyor olmaları ve ekonomik zorlukları olduğunu belirtti. İktidarı ele geçirdiklerinde ABD’yi kötüleyen Taliban’ın şimdi ABD’yle birlik içerisinde olduğuna dikkat çeken Sarabi, Afganistan’daki savaş ve barış durumunun oradaki insanlara bağlı olmadığını, bu bölgedeki çatışmaların süper güç diye tarif ettiği emperyalist ülkelerin birbirleriyle rekabeti yüzünden olduğunu belirtti. Barış içerisinde bir yerde yaşamak istediklerini söyledi.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Afgan kadınlardan mesajlar
Yazar Gayle Tzemach Lemmon Washington Post’a yazdığı yazıda Afganistan’dan kadınların ona gönderdiği...
Kabil'de yaşayan bir Afgan kadın yazdı: Hayatım bo...
'Bir kadın olarak erkeklerin başlattığı bu siyasi savaşın mağduru olduğumu düşünüyorum. Artık yüksek...
Afganistanlı Devrimci Kadınlar Derneği RAWA: Burad...
RAWA: ‘Düşmanımız ortak. Afgan kadınlar ve dünyanın geri kalanındaki diğer kadınlar, Afganistan’da k...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.