İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hemen öncesinde 9 Mart’ta “Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi” amacıyla kurulan TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun son toplantısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele" başlıklı sunum yaptı. Soylu, "Bir kadın gidecek polise 'Ben sıkıntıdayım, yardım et' diyecek, polis ona 'Git müracaat et' dedikten sonra görevden alınmayla karşı karşıyadır. 112, 156 arandığında bir savsaklama varsa hesabını sorarım" dedi. Soylu'nun sunumunda en çok öne çıkardığı kadına şiddetle mücadelede büyük baarılara imza attıkları iddiası oldu.
Komisyonda konuşan Soylu, Sputnik’in aktarımlarına göre aile içi ve kadına yönelik şiddetin, nitelik açısından benzerlikler ve farklılıklar olmakla birlikte, eğitim, ekonomik gelişmişlik gibi kriterlerden bağımsız olarak, dünyanın hemen her ülkesinde görülen ve mücadele edilen, küresel bir sorun olduğunu belirtti: "Bunu hem uluslararası raporlarda, hem elimizdeki verilerden yaptığımız analizlerde açıkça görebiliyoruz. Peki bu değerlendirme bizi rahatlatır mı elbette ki rahatlatmaz. Her şeyden önce, biz aile ve kadına yönelik şiddeti, bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Kültürümüze, inancımıza, geleneğimize, hukuka ve tüm birikimlerimize tamamen aykırı bir suç olarak görüyoruz. Bu toplumun, milletimizin geleceği için, gelecek nesillerimiz için bir tehdit olarak görüyoruz" diye konuştu.
'2020 YILINDA FAİLİ MEÇHUL KADIN CİNAYETİ YOK'
Yargıda kadın cinayeti davaları “iyi hal”, “tahrik” gibi indirimlerden geçilmezken, şiddete karşı kolluğa giden kadın sayısının devlet kapısından geri döndürüldüğü örnekler her geçen gün artarken komisyonda konuşan Soylu, “Mesela bizim ülkemizde, diğer ülkelerden farklı olarak, 2020 yılında faili meçhul kadın cinayeti yok. Çünkü faili, suçu işledikten sonra çoğunlukla kaçmıyor, ya teslim oluyor, ya kendini de infaz ediyor, öldürüyor. Aynı şekilde uzaklaştırma kararlarının etkileri var veya çevrenin, yakın akrabaların gelişigüzel barıştırma çabalarının doğurduğu, bazen tatsız sonuçlar var. Dolayısıyla buradaki davranış şeklini tüm yönleriyle çözmek, işin hem sosyal boyutuna, hem psikolojik boyutuna inmek, kolluk başarısı için de hepimiz açısından çok önemli" dedi.
DEVLET BANA NE YAPACAK?
Soylu’nun bu sözleri söylediği gün boşanma aşamasında olduğu Samet Mutlu tarafından bıçaklanan Sabiha Mutlu’ya failin şunu dediği ortaya çıktı: “Devlet bana ne yapacak? Seni öldürsem iki sene yatar çıkarım. Herkes çıkıyor."
Komisyonda konuşmasına devam eden Bakan Soylu, "Aile içi ve kadına yönelik şiddet, birbirinden farklı alanlara temas ettiği için, önleyici tedbirlerimizin yanı sıra, daha verimli ve daha kalıcı sonuç alabilmek maksadıyla, gerek ilgili bakanlıklar ve kurumlar, gerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gerek Diyanet İşleri Başkanlığımız gerek Adalet Bakanlığımız, hep birlikte, bu mücadeleyi eşgüdüm içerisinde ve bir plan dahilinde sürdürmeye gayret ediyoruz" diye konuştu.
SİBEL KAMAN TEDBİR KARARI ALDIKTAN DÖRT GÜN SONRA ÖLDÜRÜLDÜ
Kadınları şiddetten koruyan yükümlülükleri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı henüz verilmişken Soylu hem Anayasa'da hem de TCK'da zaman içinde kadın ve aile lehine yaptıkları olumlu düzenlemelerin mücadeleye katkısından bahsetti.
Soylu, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin amiral gemisinin 20 Mart 2012'de yürürlüğe giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284) olduğunu belirterek, "Esasen bütün bu mücadelenin yönetiminde, uygulama adımlarının belirlenmesinde, tedbirlerin planlanmasında benim de benden önceki arkadaşlarımızın da burada çalışan bürokrat arkadaşlarımızın, kolluk görevlilerimizin, tüm birimlerimizin de hareket noktası bu kanundur" dedi.
'YAPTIĞIMIZ HİÇBİR İŞİ 'MIŞ' GİBİ YAPMIYORUZ'
Bakan Soylu, mağdura yönelik verilen koruma tedbirleri ile şiddet uygulayana yönelik önleyici tedbirleri anlattı. Soylu, "Eğer biz, topyekun bütün çerçevemizle bu mücadeleyi ortaya koymazsak bu meseleyi engelleyebilme kabiliyetine sahip olamayız. Yaptığımız hiçbir işi 'mış' gibi yapmıyoruz. Yaparsak hem milletimize karşı olan sorumluluğumuzu hem de aynı zamanda Cenab-ı Allah'a karşı olan sorumluluğumuzu, bize verilen emaneti, bize öğretilenleri ıskalamış oluruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bu mücadelenin kurumlar arası iş birliği ve eş güdüm gerektirdiğini vurgulayan Soylu, bu amaçla İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir araya gelerek 25 Kasım 2019'da ortak bir protokol imzalandığını söyledi. Soylu, bu protokol doğrultusunda 75 maddelik "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı"nın hazırlandığını söyledi.
Söz konusu planda 14 maddenin İçişleri Bakanlığı ile ilgili olduğunu ifade eden Soylu, bu kapsamda yapılan çalışmaları anlattı.
KADES uygulamasının 24 Mart 2018 tarihinde hayata geçirildiğini hatırlatan Soylu, uygulamayı indiren kişi sayısının geçen yıla göre yüzde 317 arttığını ve 2 milyon 293 bin 289 kişiye ulaştığını, gelen ihbar sayısının da geçen yıla göre yüzde 194 artışla 138 bin 978 olduğunu, bu ihbarların hepsine gidildiğini ve bunlardan 73 bin 417’sinin gerçek bir tehdit içeren asıllı ihbar olduğu, kayıtlara girdiğini ve bunlara o anda müdahale edildiğini söyledi.
Elektronik kelepçe uygulamasının, mahkemelerin verdiği "teknik yöntemlerle takip" kararları doğrultusunda yapılabildiğini ifade eden Soylu, Elektronik İzleme Merkezi tarafından bugüne kadar 214 vakanın takibinin sağlandığını, halen de 43 ilde 197 vakanın takibinin devam ettiğini belirtti.
Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken, işin akademik ve literatür kısmını da ihmal etmemeye, özellikle kurumda elde ettikleri verileri ve tecrübeleri paylaşmaya çalıştıklarını ifade eden Soylu, "Bana 'İçişleri Bakanlığında yaptığın en iyi şey ne?' diye sorarsanız, tarihimizin çarpı çarpı kat yayınlarını çıkardık. Bir işin felsefesi, nasıl yapıldığı oluşmazsa bizden sonra gelenlere bir yol haritası bırakamayız. Her konuda yüzlerce yayınımız var" diye konuştu.
Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir argümanlarının hiç şüphesiz konukevleriyle ilgili olduğunu belirten Soylu, Türkiye'deki toplam konukevi sayısının 148, bunların kapasitesinin de toplam 3 bin 576 olduğunu bildirdi. Soylu, 148 konukevinin 32'sinin belediyelere, 112'sinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, 1'inin STK'lere, 3'ünü ise Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne ait olduğunu aktardı. Soylu, "Bir kadın gidecek polise 'Ben sıkıntıdayım, yardım et' diyecek, polis ona "Git müracaat et" dedikten sonra görevden alınmayla karşı karşıyadır. 112, 156 arandığında bir savsaklama varsa hesabını sorarım" dedi.
Konunun en önemli ayaklarından birinin, bu suç türüyle mücadele edecek personelin eğitimi olduğuna dikkati çeken Soylu, klasik asayiş polisliğinden çok farklı bir konu olduğu için personel eğitimlerine ağırlık verildiğini anlattı.
Soylu, 2019-2020'de 500 mülki idare amirine Ankara ve Ayvalık'ta aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi verildiğini söyledi. Darbe girişimi sonrasındaki dönemde toplam 292 bin 575 personele bu konuda eğitim verildiğini paylaşan Soylu, Jandarma bünyesinde de toplam 18 bin 166 er ve erbaşa bu eğitimlerin verildiğini ifade etti.
'BEN OLANI ORTAYA KOYMAK ZORUNDAYIM'
Kadına yönelik şiddetle mücadele verilerinin paylaşımına ilişkin tartışmalara değinen Soylu, şöyle konuştu:
"Bu tartışma çok oluyor. Burada üzüldüğüm şey şu, sanki kadın cinayetlerini az gösteriyormuşuz gibi bir izlenimle karşılaşıyoruz. Bu doğru değil. Niye az göstereyim? Ben olanı ortaya koymak zorundayım. Ben doğru fotoğrafı görmezsem, arkadaşlarım doğru fotoğrafı görmezse, bu sefer aşağısı bize doğru fotoğrafı göstermemeye başlar. Bu, esas itibarıyla karşı karşıya kaldığımız olayı bize göstermemeye başlar. Biz azaldığını da yükseldiğini de hangi periyotta gittiğini de gitmediğini de bilmek zorundayız. Yaptığımız işin çıktısını almak, etki analizini ortaya koymak zorundayız. İkide bir kadın cinayetleri üzerinden 'İçişleri Bakanlığının verdiği rakamlar yanlıştır ve yalandır, esası budur.' diye bunu bir siyaset tablosu haline getirmeye çalışırsanız, gelin Asayiş Daire Başkanlığımız size bütün rakamları göstersin."
'SORUMLUYUM'
Kadına yönelik şiddet istatistiklerini aktaran Soylu, toplam kasten öldürme olaylarının 2006'da 3 bin 20, 2020'de ise 2 bin 75 olduğunu, Türkiye'de cinayetlerin yüzde 31,5 oranında azaldığını bildirdi. Kasten öldürme olaylarında kadın cinayetlerine değinen Soylu, bu rakamın 2006'da 468, 2020'de 385 olduğunu belirtti. Soylu, kasten öldürme olaylarında erkek cinayetlerinin ise 2006'da 2 bin 522, 2020'de 1690 olduğunu aktardı.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamındaki cinayetlerin ise 2014'te 307, 2020'de 267 olduğunu açıkladı. Hayatını kaybeden kadın sayısının 2014-2020 arasında azalan bir eğimle gittiğini söyleyen Soylu, "Sıfıra insin. Bizim iddiamız o ama burada özellikle 6284'te (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) artan bir kadın cinayeti eğilimi söz konusu değil. Peki bir tanesi önemli mi, sorunlu mu? Ben bir tanesinden bile sorumluyum. Dün akşam katledilenin de sorumlusuyum, bütün hepsinin sorumlusuyum. Kendimi böyle görüyorum. O ailenin içerisinde değilim ama bunun önleyiciliğinde ortaya koyulanlar sebebiyle kendimi sorumlu hissediyorum. Ama herkesin kendine pay alması gerekir" dedi.
Aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarına ilişkin rakamlara da değinen Soylu, yıllar içindeki şiddet olaylarında nüfus etkisine rağmen nispeten yatay bir seyrin, alınan tedbir sayısında özellikle 2019-2020 arasında hızlı bir yükselişin görüldüğünü ifade etti.
Soylu, eylem ve koordinasyon planının hayata geçmesi, kurumlar arası iş birliğinin ve paydaş kurumların kapasitesinin artırılması, kadına karşı şiddetle mücadelede görevli tüm kurumlarda hakim, savcı, kolluk, sosyal hizmet uzmanı, rehber öğretmen, din görevlisi gibi uzmanlaşmış personel sayısındaki artış, KADES ile birlikte ihbar ve başvuru imkanın kolaylaşması, kolluktaki aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele birimlerinin sayısının artırılması, kamuoyu farkındalığının yükseltilmesi gibi olumlu kazanımlar sonucunda Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulamasının yaygınlaşması ile bağlantılı olarak olay ve hakkında tedbir kararı verilen kişi sayısında artış yaşandığını kaydetti.
2020'nin ilk dört ayındaki aile içi ve kadına yönelik şiddet olayı sayısının 77 bin 575 olduğunu belirten Soylu, şunları söyledi:
"Neden? Çünkü artık gerçek rakamlara ulaşmaya başladık. 2021'in ilk dört ayında ise 73 bin 867. Hafif onun altında. Bundan sonra ben trendin özellikle olay sayısında aşağı doğru gideceğini düşünüyorum. Çünkü en yüksek doygunluk noktasına geldi. Çünkü bütün kamuoyuna hangi birimlerimiz, araçlarımız varsa 'Bize ulaşın' diye boca ettik. 2020'in ilk dört ayıyla 2021'in ilk dört ayını kıyasladığımızda geçen yıl mağdur kadın sayısı 71 bin 405, bu yıl 65 bin 998. Tedbir kararı verilen önleyici ve koruyucu kişi sayısı geçen yıl 119 bin 530, bu yıl 91 bin 394."
Aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarında tedbir kararı durumunu anlatan Soylu, "Yüzde 88'inin tedbir kararı yok, yüzde 12'sinin var. Onun için yırtınıyorum, diyorum ki kelepçeyi artıralım. Bizim tedbir kararında ortaya koymamız gereken meselelerden biri budur. Acil butonunu artırabilmek. KADES'te bu yılki hedefimiz 5 milyondur" dedi.
KADINA ŞİDDET TEKNİK BİR MESELE DEĞİL, ÇÖZÜM DE KADES VE ELEKTRONİK KELEPÇE OLAMAZ
Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin Soylu, "Bu ne erkek ne de kadın meselesidir. Bu, bir toplum meselesidir ama karşılıklı bir siyasal suçlama, bir iktidar suçlamasından ziyade yani bir iktidarsızlık tespiti ortaya koymamız lazım. Bu, iktidarsız bir iş. İster kızsınlar ister bilmem ne yapsınlar. Beni de ilgilendirmiyor. Bunun için yapılması gereken burada topyekûn, Meclisimizin, sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin ki bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın eşiyle beraber ortaya koymuş olduğu irade ve bunu toplumsallaştırma katkısı ve gayreti bizim açımızdan en önemli adımlardan biridir. Bir gün liderler sadece aile içi ve kadına yönelik şiddete yönelik bir grup konuşması ortaya koysalar. Ama bunu şunun için değil, 'AK Parti şunu yapamadı, ötekisi bunu yaptı, ötekisi bilmem ne etti' şeklinde değil. Hep beraber ne yapabiliriz, nasıl bu işin kalkabiliriz konusunu ortaya koysalar, bu sağlanabilir. Diyanet İşleri Başkanı'mızdan Allah razı olsun. Ben bu konuda ne zaman bir talepte bulunsam, ‘Hocam böyle böyle bir mesele var. Bu işe bir daha bir yüklenmemiz lazım’ dediğim zaman ya cuma hutbelerinde ya da birtakım programlarda anlatıyor. Kendisine binlerce, yüzbinlerce defa müteşekkirim" dedi.
HDP'Lİ VEKİLLER SÜLEYMAN SOYLU'YU PROTESTO ETTİ
HDP'li milletvekilleri, Komisyonunun beşinci toplantısında sunum yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu protesto etti.
Komisyonda söz alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, "KADES'i bol bol anlatabilirsiniz. Ama kadınları KADES de kurtaramadı” dedi. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından emniyet mensupları tarafından “şiddet azaldı” söylemlerine Soylu’nun da destek verdiğini söyleyen Kerestecioğlu, devamında şunları söyledi: “Biz temiz toplum, temiz siyaset ve temiz yargı istiyoruz. Bu ülke insanlarının artık sabrının kalmadığını biliyoruz. Erkek egemen siyasetin kirli ve cinsiyetçi yapısı sürdükçe, kadınların öldürülmeye devam edileceğini biliyoruz. Yaptığınız şeyleri o kadar her şeyi 'kendiniz' yapmışsınız gibi bir 'kibirle' anlatıyorsunuz ama gerçek böyle değil. Bunların arkasında çok ciddi bir mücadele var. 6284, önceden 4320 var, ondan önce başka kanunlar var. Biz öyle bir dönemden geliyoruz ki kadının çalışması kocanın iznine bağlı iken biz bunları geliştirmeyi başardık. Türkiye'de kadınlar var ve bu tutumunuzu kabul etmiyoruz. İnandırıcı olmadığınızı da düşünüyoruz.”
HDP milletvekilleri, 2021 yılının ilk dört ayında hayatını kaybeden 106 kadının isimlerinin yazılı olduğu dövizleri komisyon sıralarına bırakarak, salonu terk etti.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonunda Erdoğan’ın A...
Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun dördüncü toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP grup...
Kendin çal kendin oyna komisyonu
TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun ilk toplantısı 3 aylık süreçte nasıl bir işleve sahi...
Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonunda ‘kadın’ı ara...
22 Nisan'da TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonu toplandı. Tutanaklar AKP’li ve MHP’li vekil...
Sığınma evlerindeki kadınların destek talepleri re...
Mor Çatı gönüllüsü Ezgi Çelik 6 ay önce alınan bir kararla sığınma evlerinde kalan kadınların sosyal...
Koruma ve tedbir taleplerinin uygulanmaması Meclis...
HDP’li vekil Filiz Kerestecioğlu, Ekmek ve Gül’ün de gündeme taşıdığı, şiddet gören kadınların korum...
Koruma ve tedbir yükümlülükleri uygulanmıyor!
Şiddet gören mülteci kadınların sığınma talebi “Şikayet yoksa sığınmaevi de yok” cevabıyla reddedild...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.