ODTÜ’lü kadınlar CİTÖB kampanyasını anlattı
ODTÜ'de öğrencilerin başlattığı CİTÖB'ün etkinleştirilmesi kampanyasına dair kadın öğrencilerle konuştuk.

7 Nisan Pazartesi gününden itibaren ODTÜ’de Cinsel Tacizi Önleme Birimi’nin (CİTÖB) etkilemesi amacıyla imza kampanyası örülmeye başladı. Neredeyse her bölüm ve toplulukta imzalatılan bu dilekçe ODTÜ Öğrencileri tarafından sahiplendi, öğrenciler bu CİTÖB’ü bulundukları her alanda günden ettiler. Bu kampanyayı imzalayan, imzalatan kadınlara sürecin nasıl ilerlediğini sorduk.

'YAŞADIĞIMIZ SORUNLAR BİREYSEL DEĞİL, SİSTEMATİK'

Berfin: "AKP iktidarında yıllardır kadınlar olarak baskı ve saldırılarla karşılaştık ve karşılaşmaya da devam ediyoruz. Erkek egemen politikalar uygulanıyor, failler cezasız bırakılıyor, ‘kutsal aile’ yapısını korumak adı altında kadınların hakları hiçe sayılıyor. Son olarak 2025 yılının ‘aile yılı’ ilan edilmesiyle uygulanmak istenen politikaların kadını aileye ve erkeğe mecbur bırakmaya yönelik olduğunu görüyoruz. İktidar kadınların kaç yaşında evleneceğine, kaç çocuk doğuracağına ve hatta doğum yöntemlerine bile karışıyor. Kadını sadece anneliğe indirgeyen, kadınları ve LGBTİ+ bireyleri hedef alan AKP ve iktidarın kampüsümüzdeki eli atanmış rektör mücadelemizle kazandığımız CİTÖB’ü işlevsiz hale getirdi. Dolayısıyla CİTÖB’lerin etkisizleştirilmesinin iktidar politikalarıyla doğrudan bir bağlantısı var.

Bugün temel hedeflerimiz CİTÖB’ü etkin hale getirmek, psikolojik ve hukuki yardıma kolayca erişebilmek, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında üniversite geneli eğitimlerin verilmesini sağlamak ve soruşturmaların etkili ve hızlı yürütülmesi. Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasının kampüste ses getirdiğine inanıyorum ve birçok insana ulaştığımızı düşünüyorum. Birçok arkadaşımız sadece dilekçeleri imzalamakla kalmayıp kendi çevresine de ulaştırmakta istekliydi. Bu süreçte birçok kez yan yana geldik, kermesler düzenledik, etkinliklerde konuştuk, birbirimizi dinledik ve destek olduk. Bu mücadeleyi ve birlikteliği ancak dayanışmamızı genişleterek kalıcı hale getirebileceğimizi düşünüyorum. Yaşadığımız sorunlar bireysel değil, sistematik olduğu için ortak bir bilinçle bir araya gelmeli, örgütlenmeli ve kolektif bir mücadele ortaya koymalıyız."

'KAZANMAK İSTEDİĞİMİZ ŞEY ÇOK AÇIK: ETKİN CİTÖB'

Fizik bölümü öğrencisi bir kadın: İktidar yaşadıklarımızın duyulmasını ve insanların buna tepki göstermesini istemiyor. CİTÖB mücadelemizi anlatacağımız, ses çıkaracağımız, yaşanan taciz vakalarının güvenli soruşturulması için var olan bir birim. Bu gibi mekanizmaları elimizden alarak sanki bu gibi durumlar yaşanmıyormuş veya süreci iyi yürütüyorlarmış gibi göstermeyi, yükselen sesleri bastırmayı amaçlıyorlar. Birçok kişi de biliyordur; taciz vakalarını epey duymamıza rağmen mağdur nereye başvuracağını bilmiyor. Bilse dahi hukuki süreç çok yavaş ve mağduru yıpratacak düzeyde işlediği, süreç mağdurun yararına sonuçlanmadığı için kadınlar kamuoyu desteğine ihtiyaç duyuyor. CİTÖB’ün tam da bu yüzden işlevli hale gelmesi gerekiyor. CİTÖB’ün etkinleştirilmesine yönelik talep her zaman vardı ancak yükselen eylemlilikler sürecinde özellikle kadınlar gözaltında işkenceye maruz kalmasının etkisiyle bu talep daha fazla gün yüzüne çıktı.

CİTÖB için örülen imza kampanyası ilk başladığında birçok kadın bu birimden habersizdi ki bu da ne kadar işlevsizleştirdiğini gösteriyor. Ancak bu imza kampanyası CİTÖB’ü tanıtmamız, kampüste konuya ilişkin farkındalığı arttırmak açısından iyi oldu. Kazanmak istediğimiz şey çok açık: etkin CİTÖB istiyoruz. Kadınlar bu kampanya sürecinde birçok kez yan yana geldi. Ben de Fizik Bölümünde imza toplarken iki Erasmus öğrencisiyle karşılaşmıştım. Dönem bitince kendi ülkelerine dönecek olmalarına rağmen bu kampanyaya destek olmak istediler. İmza toplarken ilgi duymayan insan neredeyse görmedim, CİTÖB’ü bilmeyen öğrenciler anlattığımızdan sonra bizden daha fazla dilekçe alıp imzalatmaya başlamışlardı. Çok büyük bir dayanışma söz konusu. Ancak çeşitli endişelerim de var bu birlikteliğin sönümlenmesine dair. Bu kampanya sonrasında da birlikteliğin devam etmesi için kadın çalışmaları topluluklarında, dayanışmayı güçlendireceğimiz topluluklarda faaliyet yürütmeliyiz. Yalnız olmadığımızı bu alanlarda daha rahat göreceğiz."

'DAYANIŞMAMIZ DAHA GÜÇLÜ OLACAK'

Siyaset Bilim ve Kamu Yönetimi öğrencisi bir kadın: "Hepimizin bildiği gibi bu süreçte en çok öne çıkan taleplerden biri CİTÖB'ün etkinleştirilmesi oldu. Güvenli kampüs kavramının ancak kadınların, LGBTİ+ ve tüm öğrencilerin eşit ve özgür bir şekilde var olabildiği bir alanda mümkün olduğunun da farkındayız. Bu yüzden de CİTÖB’lerin varlığı ve etkin hale getirilmesi oldukça önemli bir konu.

Mevcut siyasi atmosferde CİTÖB’lerin işlevsizleştirilmesi ne yazık ki bir tesadüf değil. Bu durum iktidarın kadın ve LGBTİ+ mücadelesine yönelik genel politikalarıyla doğrudan bağlantılı. CİTÖB’lerin etkisiz hale getirilmesi, yalnızca birimlerin kapatılması anlamına gelmiyor; aynı zamanda kadınları yalnızlaştırmaya itiyor. Halihazırda kadına yönelik şiddetin cezasız kaldığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin de bu cezasızlığı meşrulaştırdığı bir ortamda kadınların dayanışması her zamankinden daha da fazla önem arz ediyor. İşte bu nedenle başlattığımız imza kampanyası sadece dilekçe toplamaktan ibaret değil; aynı zamanda gün geçtikçe bastırılmaya çalışılan sesimizi, irademizi, dayanışmamızı ortaya koyduğumuz kolektif bir eylem. Amacımız bu birimlerin kampüslerde gerçekten erişilebilir, bağımsız ve etkin olmasını sağlamak. Kampanya süreci boyunca kampüsümüzün çeşitli yerlerinde kadınlarla tekrar bir araya geldik ve birbirimizin sesini duyduk. Bastırılmaya çalışılan dayanışmamızı toplanan imzalarla güçlendirmeye çalıştık. Mücadelemizi kampüslerin dışına taşımak ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini daha bilinçli bir şekilde günlük hayatlarımıza entegre etmek de bu dayanışmanın genişletilmesinde önemli rol oynayacaktır.

CİTÖB’lerin etkin hale getirilmesi için attığımız her adım, kişisel bir çabadan çok daha fazlası. Daha özgür, eşit ve güvenli bir yaşam için yükselttiğimiz seslerimiz bu mücadelenin bir sonuca varabilmesine sebep olacak kolektif bir birlikteliğin parçası. Bu vesileyle tüm kadınlara, LGBTİ+’lara ve bu mücadelenin öznesi olan herkese bir kez daha sesleniyorum. Vazgeçmeyeceğiz. Bastırılmaya çalışılan her ses için dayanışmamız daha da güçlü olacak."

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
ODTÜ'de öğrenciler CİTÖB kampanyası başlattı

ODTÜ'de öğrenciler ODTÜ'lü kadınların öncülüğünde Cinsel Tacizi Önleme Biriminin etkinleştirilmesi i...

İÜ’de öğrenciler CİTÖB için mücadeleyi örüyor

İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Komisyonu öncülüğünde, 25'i aşkın kulübün desteğiyle öğrenci...

8 Mart'a giderken üniversiteli kadın öğrenci anlat...

ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu'ndan İrem, 8 Mart'a giderken kampüslerinde yaşanan sor...