19 Nisan’da Başbakan Binali Yıldırım’ın imzasıyla mevsimlik tarım işçileri hakkında bir genelge yayınlandı. Pek çok gazete de genelgeyi “Milyonlarca mevsimlik tarım işçisi unutulmadı” başlığıyla yayınladı. Ancak gerçekler öyle mi gelin mevsimlik tarım işçilerinin yaşamlarına ve çalışma koşullarına bir göz atalım.
Genelgede mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde eğitim ve sosyal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve barındıkları yerlerde alt ve üst yapının dikkate alınarak geçici yerleşim alanlarının oluşturulacağı söyleniyor. Bu yerleşim alanlarının “sel, su baskını gibi doğa olaylarından olumsuz etkilenmeyecek durumda, sağlık koşullarına ve işçi sayısına uygun, hijyenik olması” gerektiği söyleniyor. Genelgeye göre bu konuda sorumluluk valiliklerde. Bütçe de Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı tarafından verilen ödeneklerden oluşturulacak. Peki mevsimlik tarım işçileri çalışmaya gittikleri yerlerde hangi koşullarda yaşıyor, nasıl barınıyorlar?
Tarlada çalıştıktan sonra evde çocuk, hasta bakımı, temizlik, yemek gibi ev içi işler içerisinde zorlukları iki katına çıkan kadınlar, 2010’da da yayımlanan benzer genelgede geçen uygulamalarının neredeyse hiçbiri ile karşılaşmamış.
GÖÇ VE ÇALIŞMA ZORUNLULUĞU OKULU BIRAKTIRIYOR
Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Çağırkanlı’ya gelerek mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan ve çadırlarda yaşayan tarım işçisi kadınlarla konuştuk. Tarım işlerinin durgun olduğu bu günlerde çadırlarında bulabildiğimiz, Urfa Viranşehir’den ailesi ile birlikte Adana’ya Gülistan Gül, 9 yaşında başlamış tarım işçiliğine. Gülistan, 18 yıldır tarlalarda çalışıyor. 8’inci sınıfa kadar okula gitmiş, sonra hem çalışmak zorunda olduğu için hem de Viranşehir’deki evinde tek kalamayacağı için okulu bırakmak zorunda kalmış, Tarım işçilerinin çocuklarının neredeyse tamamı gibi.KADINLARIN MESAİSİ BİTMİYOR
“Gençliğimizi yaşayamıyoruz. Gezip eğlenmek bizim de hakkımız” diyor Gülistan, sabah işe gitmek için 5’te kalkıyor, günü öğle molası ve akşam 5’teki paydosun ardından ev işleri ile devam ediyor. “Ekmek yapacaksın, yemek yapacaksın, o, bu diyene kadar yoruluyoruz, akşamları yatamıyoruz bile” diyor.HER ŞEYİ KENDİ İMKANLARI İLE YAPIYORLAR
Konaklayacakları yere geldiklerinde elektriğinden, suyuna, çadırın kurulmasına kadar her şeyi kendilerinin yaptığını anlatan Gülistan, bazı yerlerde çadır yeri, elektrik ve su için arazi sahibine para ödediklerini söylüyor. Yazın sıcağını, kışın soğuğunu, yağmurunu, çamurunu çektiklerini anlatan Gülistan’ın hayali düzenli bir işinin olmasını ve akşam evine dönebilmek. “Bizim de normal hayatımız olsa” diyor Gülistan, “Rahatça oturabileceğim bir ev istiyorum. Ateşi yakacağım, yemeği koyacağım diye bir sürü zorluk çekiyoruz. Bütün hayatım çadırda geçti. Bu hayattan kurtulmak istiyorum” diye anlatıyor dertlerini.Gülistan yılın 11 ayı evinden uzak yaşıyor. Bu kadar çalışmanın karşılığında aldıkları para ise geçinmelerine yetmiyor. Bir yandan çalışıp borçlarını öderken, sezonun boş geçen günlerinde cepten yiyip, elçilere borçlanıyor, sonra da o borcu ödemek için çalışıyorlar.
‘BORÇLAR DERKEN AKLINA HASTALIK GELMEZ’
Başbakanlık Genelgesinde sağlık hizmetlerinin karşılanacağı yönünde de bir madde var, ama Gülistan şu sözlerle özetliyor sağlık konusunu: “Hasta olursak doktora gitmiyoruz. Çadırda bir gün dinleniyoruz. İkinci gün hasta olsak da tarlaya gidiyoruz. Borçlar falan derken aklına rahatsızlık bile gelmez.”ÇOCUKLARINI ÇADIRDA DÜNYAYA GETİRMİŞ
Yaşamının büyük bölümünü il il gezerek tarım işçiliği ile geçirmiş olan Zeytin de iki çocuğunu çadırlarda dünyaya getirmiş. Büyüttüğü çocukları tarlalarda çalışan Zeytin, çadırda, yazın sıcağı, sineği, kışın çamuru içerisinde çocuk bakmanın zorluklarını anlatıyor. Herkes tarlaya gidince çadırın bütün işleri Zeytin’e kalıyor, yemek yapıyor, ortalığı temizliyor, çocuklara bakıyor. Herkes tarladan dönünce de çamaşır mesaisi başlıyor Zeytin’in.Hava soğuk olduğunda günlerce banyo yaptıramıyormuş çocukları, yazın da çok sinek olduğundan şikayet ediyor Zeytin, ilaçlama, sağlık taraması gibi hizmetlere hiç rastlamamış. Çocuklarının sürekli hastalandığını anlatan Zeytin, kendisi ve çocukları için sağlıklı, temiz bir ortam istiyor.
Çalışırken kullandıkları eldivenleri kendileri almak zorunda oldukları için eldiven yırtılınca ellerinin yara olduğunu anlatıyor Zeytin, ayakları çamurun içinde. Bu yüzden ellerinde, ayaklarında çıkan mantarları anlatıyor, mantarlar yüzünden yürümekte de zorluk çekiyor.
GÜLİSTAN ANLATIYOR...
9 yaşından beri mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Gülistan Gül ile Başbakanlığın genelgesinin uygulanıp uygulanmadığını konuştuk. Gülistan’ın anlattıkları mevsimlik tarım işçilerinin yaşamında yıllardır olduğu gibi bu yıl da hiçbir şeyin değişmediğini açıkça gösteriyor.Gülistan ve Zeytin'in anlattıklarının tamamını merak ediyor musunuz? Buraya koyalım o zaman...
TÜRKİYE’DE MEVSİMLİK İŞÇİLİK
- Dünyada 450 milyonu mevsimlik, 1.1 milyar tarım işçisi var. Türkiye’de ise 6.5 milyon tarım işçisinin yaklaşık yarısı mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyor.
- Her iki mevsimlik işçiden biri doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat ediyor. 48 farklı ile mevsimlik tarım işgücü gidiyor.
- Mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde 60’ının geliri ulusal yoksulluk sınırının altında.
- Mevsimlik tarım işçisi kadınların yarısı ergen yaşta anne oluyor. Anne ölümü riski de, bebek ölüm riski de çok yüksek. Bebek ölüm riski beş kat fazla
- Kız çocuklarının dörtte biri okul ile tanışmıyor.
İlgili haberler
Bitmeyen çile gece vardiyası
Çalışma Bakanı kadın ‘işçiler gece vardiyasında 7.5 saatten fazla çalıştırılamaz’ dedi. Peki bakan b...
2017’nin ilk 100 gününde 106 kadın öldürüldü
Kadın cinayetleri her geçen gün daha da artıyor. 2016 yılının ilk yüz gününde 96 kadın öldürülmüştü....
Çalışmayan kadına emeklilik: Bunlar kimi kandırıyo...
Önümüze ısıtıp ısıtıp koyuyorlar ‘ev kadınlarına emeklilik fırsatı’ diye haberleri. Ne müjde, ne fır...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.