İstanbul Sözleşmesi günlerdir Türkiye’nin gündeminde. Sözleşmeden çekilme tartışmaları televizyon programlarından, işyerlerine kadar birçok yerde konuşulurken Türkiye’deki kadınların geçtiğimiz günlerde birçok ilde gerçekleştirdiği eylemler, kadınların talebini açık ve net olarak ortaya koydu.
“Kadınları koru, çocukları koru, eşitliği sağla ve güvence altına al” diyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadınlara neler getirecek, neler götürecek, kadınların hayatında neler değişecek, hangi haklar kadınların elinden alınmaya çalışılıyor gibi soruların cevapları farklı kesimlerce tartışılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin madde madde ortaya koyulmuş bütün detaylarını bilmeyenler için yapıldığı iddia edilen “İstanbul Sözleşmesi Nedir?” “İstanbul Sözleşmesi’nden Çıkılır mı?” “İstanbul Sözleşmesi ile Ne Amaçlanıyor?” “İstanbul Sözleşmesi Neden Tartışılıyor?” gibi programlar ile iktidarın yol gösterdiği yönde bir tartışma balonu şişirilmeye devam ediyor.
KADINSIZ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TARTIŞMASI
Özellikle kadınların yaşamsal ve eşitlik hakları ile doğrudan bağlantılı olan İstanbul Sözleşmesi’nin Haber Türk, Akit TV, NTV ve Haber Global ekranlarında saatlerce erkekler tarafından tartışılması ancak bu programlarda kadın örgütlerine, kadın hakları savunucularına yer verilmemesi ise aslında İstanbul Sözleşmesi’nin ne kadar gerekli olduğunu da ortaya koyuyor. Tartışma programlarına bir nevi malzeme edilen İstanbul Sözleşmesi bazen sadece sunucusunun kadın olduğu, bazen ise yayında tek bir kadının dahi söz almadığı programlarda tartışılıyor. Ve yanlış bilgilerle bilgi kirliliğine maruz bırakılan İstanbul Sözleşmesi tartışmaları, erkeklerin at sürdüğü bir muharebe alanına dönüyor. Erkek dilinin hakim olduğu ve birkaç sayılı yayın dışında sürekli kadınları hedef alan ve erkek şiddetini besleyen yayın organlarının kadınlar olmadan, kadın sözü olmadan İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmasına şaşırmıyoruz! Birçok kadın tarafından eleştiri yağmuruna tutulan bu programların yayımlandığı kanalların, kadınların Türkiye’nin dört bir yanında yaptığı eylemleri sıradan bir yaşam haberi edasıyla 2-3 dakikaya sığdırarak vermesi de konuşulan konunun amacından saptırılmaya çalışılması oluyor. Sözü edilen İstanbul Sözleşmesi konuşulurken, yazar, gazeteci, stratejist, hukukçu, milletvekili, araştırmacı gibi sıfatlar ile konuk olarak değerlendirme yapan erkeklerden ise kadın haklarına sahip çıkmaları beklenemez. Kadınların ne giyecekleri, ne zaman dışarı çıkacakları, kaç çocuk doğuracakları, çalışıp çalışmama kararını vermeye yeltenen erkek sistemin bir sonucu olarak İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı programları görebiliriz.
ERKEK MEDYA İŞ BAŞINDA
Kadın cinayeti haberlerinde kadını suçlayan, birçok kadın cinayeti haberinde katillerin adını gizleyen ancak maktullerin adını açık veren, maktulü yargılayan ve daha birçok yanlışta imzası olan erkek medya yine iş başında. Uzunca bir süredir kadınlara sorulmadan tartışılan ancak kadınların da tek ses olarak savunduğu İstanbul Sözleşmesi’ni çarpıtan, bilgi kirliliğine yol açan, gelenekçilik oynayarak İstanbul Sözleşmesi’nin karşısında yer alan yayınlar da gördük. Bazı yayın organlarında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarının başlamasıyla birlikte bir karalama kampanyası da başladı. İstanbul Sözleşmesi’nin özünden yoksun, maddelerinin sağından solundan çekiştirilip verildiği haberler, köşe yazıları, incelemeler ortaya atıldı.
Bir örnek verelim; “Yani zannedildiği gibi Sözleşme aile içi şiddeti hiç engellemiyor, engelleyemiyor. Bilakis nedensel ilişkiyi kesin olarak ilk anda söyleyemesek bile bu Sözleşme’nin etkinliği arttıkça kadına yönelik şiddette de bir artış olduğunu görebiliyoruz.” İstanbul Sözleşmesi’ni köşesine konu alan 26. Dönem AKP Milletvekili Yasin Aktay bu sözler ile sözleşme hakkında çarpık bir bilgi ortaya attı. Yine başka bir Köşe Yazarı Hasan Öztürk ise köşesinde “LGBT çevreleri, sözleşmeyi lobi faaliyetlerine dayanak yapıyordu. Sözleşme’den çıkılması ihtimali üzerine ortalığı birbirine katmaya başladılar” sözlerini kullandı. Köşe yazarlarının arasına Akit’te yazan Abdurrahman Dilipak da eklenerek, “AKP’nin papatyaları” adlı köşe yazısında “Bugünkü başımızın belası aile ve aileyi tehdit eden fahşa! (fahişe). Bu sözleşmeler de bununla ilgili” sözleriyle sözleşmeyi savunan kadınlara hakaret etti.
YALANLA ŞİŞİRİLEN BALON GERÇEĞİ TAŞIYAMIYOR
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik hem iktidarın hem de medyanın “Aile yapısını bozuyor”, “Eşcinselliği yaymak istiyor”, “Şiddeti önlemiyor” yalanlarıyla şişirmeye çalıştığı balon, kadınların gerçekliğini kaldırmaya yetmedi. Kadınlar bir yandan Sözleşme’nin ne olduğunu ifade eden etkili içerikler ve söylemler üreterek ülkenin dört bir yanına Sözleşme’yi anlattı. Diğer yandan “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Sözleşme’yi uygula” diyerek, artan kadın cinayetlerinin nedenini ve bundan kimin sorumlu olduğunu işaret etti. Kadınların gerçekliğinde aile yapısının Sözleşme nedeniyle bozulması değil, hayır dediği için, koruma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen, boşanmak istediği için, şikayet dilekçelerine ve yardım çığlıklarına devlet ve onun en yetkili kurumları tarafından bir karşılık alamadığı için öldürülmek olduğunu, evine dön diyen emniyetin, savcıların kararlarının ardından çocuğuyla birlikte her gün artan şiddetin altında ezilmek olduğunu, işyerlerinde düşük ücrete çalıştırma, mobbing ve taciz olduğunu biliyoruz. İşte bu gerçekliğin üzerini örtmek, Sözleşme’nin etkili olmadığını koro şeklinde savunmak dün de yetmedi, bugün de yetmeyecek.
Her ne kadar tartışma programlarında, haberler, yazılarda amaçları için nefes tüketmeye, mürekkep tüketmeye devam etseler de kadınların seslerini, kadınların taleplerini susturamadılar. Kadınlar sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, sosyal medya platformlarında etkin bir şekilde “İstanbul Sözleşmesi uygulansın” diye mücadeleye devam ediyor. Kadınların “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” sözü tüm baskı ve yıldırma politikalarına karşı sürüyor.
İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi, YÖK tutum belgesi ve üniversi...
İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele ederken birliktelikler oluşturmayı, Cinsel Taciz Ö...
İstanbul Sözleşmesi bir eşik; o eşiği biz kadınlar...
İstanbul Sözleşmesi, esasen kadınların eşitlik haklarını tümüyle ortadan kaldırmak isteyenler karşıs...
Polonya’dan Türkiye’ye bir mücadele köprüsü
Polonya’daki İstanbul Sözleşmesi protestolarının organizatörlerinden Marta Lempart, Sözleşmeyle ilgi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.