Gıda işçisi kadınların 8 Mart talebi: Eşit işe eşit ücret istiyoruz!
Gıda iş kolunda işçi kadınlar eşit işe eşit ücret istiyor. Tacizsiz, mobbingsiz bir çalışma ortamı ve geçinebilecekleri bir ücret talep ediyor.
Gıda iş kolunun yüzde 60’dan fazlasını kadın işçiler oluşturuyor. Kadın işçiler için gıda sektörünün taşıyıcı kolonları desek abartmış olmayız. Sektörde çalışanların yüzde 90’nın çalışma koşulları patronların iki dudağı arasında. İşçiler sendikasız, ücretler düşük, mobbing ve taciz çok yaygın.
Uzun çalışma saatleri, angarya çalışma ve ağır iş yükü kadın işçilerin hayatlarını kabusa çevirmiş durumda. 12 saatlik çalışma süreleri özellikle pandemide oldukça yaygınlaştı. Bu çalışmaya karşılık ücretlerin düşük, bir de ücret politikasında eşitsizlik yaşanması kadın işçilerin sorunlarını daha fazla ağırlaştırıyor.
Çikolata ve şekerleme üretimi yapan bir fabrikada kadın işçi; “12 saatlik vardiyalarda çalışıyoruz, hayatımız ev ve iş arasına sıkışmış durumda, çocuklarımı yeterince göremiyor ve ilgilenemiyorum. Çünkü ben geldiğimde çocuklarım uyumuş oluyor. Çocuklarımı çok özlüyorum hem de bu duruma çok üzülüyorum. Buna karşılık aldığım ücret de asgari ücret’’ diyerek sorunlarını dile getiriyor.
SEKTÖRDE EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET VERİLMİYOR
Türkiye’deki kadın ve erkek işçiler arasındaki ücret eşitsizliği yüzde 20 seviyelerinde. Yani aynı işi yapan erkek işçi 100 TL alırken, kadın işçi 80TL alıyor.
Eğitim seviyesi düştükçe eşitsizlikteki bu oran yüzde 40‘lara çıkıyor. Şöyle ki; erkek işçi 100 TL aldığında kadın işçi 60 TL de alıyor.
Eşit işe eşit ücret dün olduğu gibi bugün de kadın işçilerin ve iş kolumuzdaki gıda işçisi kadınların güncel taleplerinden biri olmaya devam ediyor.
Toplumsal iş bölümü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği sonuçları gıda iş kolunda da görüyoruz. Sektörde çalışanların çoğunluğunu kadın işçilerin oluşturmasına rağmen, formen ustabaşı aşçıbaşı ve yönetici gibi pozisyonlarda erkeklerin bulunuyor olması ücret eşitsizliğini de beraberinde getiriyor.
MOBBİNG, FAZLA MESAİ, BASKILAR…
Mobbingin oldukça yaygın olduğu gıda işçisi kadınlar en çok fazla mesai konusunda baskı gördüklerini dile getiriyorlar.
Mesai dahil uzun çalışma saatlerinin kadın işçiler üzerindeki yıkıcılığı görünür durumda. “Aşırı yoğunlukta, eleman yetersizliğinden lavaboya bile gidilemiyor bu en çok özel durumlarımızda üzücü oluyor o zamanlarda insan kendine acıyor’’ diye belirtiyor bir kadın işçi.
GIDA İŞÇİSİ KADINLAR SAĞLIKLARINDAN OLUYOR
Kadın işçilerin çoğunda depresyon, anksiyete ve tükenmişlik sendromu oluşmuş durumda. Bunun yanı sıra bel ve boyun fıtıkları, bacaklarda varis oluşumu, kol kaslarında gelişen yırtılma ve eklem rahatsızlıkları kadın işçilerin fiziksel olarak da uzun ve ağır çalışma şartlarından olumsuz etkilendiklerinin gösteriyor.
Fastfoodda çalışan 19 yaşındaki bir kadın; “4 sene Burger King’de çalıştım. 19 yaşımda bel fıtığı oldum. 2 hafta fizik tedavi gördüm. Hep ayakta durmak ve ağır kaldırmaktan... Sonrasında ‘Kasada dur, insanların gözüne bakarak hitap et’ dediler. Hamburger mi satıyoruz kendimizi mi beğendirmeye çalışıyoruz belli değil. Sonrasında tazminatsız çıkış aldım 4 senem heba oldu’’ diyerek fastfood sektöründeki kadınların çalışma koşullarına ayna tutuyor.
“Ben tek başıma sevkiyatı alıyorum, adamlar fırlatıp gidiyor malzemeleri. Ertesi gün bel ve sırt ağrısından kendime gelemiyorum” diyen kadın işçi aynı sektördeki koşulların ağırlığına değiniyor.
EN KÖTÜ KOŞULLARI KABUL ETMEK ZORUNDA KALIYORLAR
Kadın işçiler hayatlarının ev ve iş arasına sıkışmış olmasını, sosyal hayat denen kavramın yaşamlarından çıkmış olduğunu belirterek, gece ile gündüz kavramını kaybettiklerini, çocuklarına, ailelerine, kendilerine ayıracak vakitlerinin kalmadığını söylüyorlar.
Aldıkları ücretin geçinmelerine asla yetmediğini belirtiyorlar. Güvencesiz çalışmanın kadınlar üzerindeki etkileri çok yıpratıcı. Yeniden iş bulma kaygısı ile birlikte, her yerde aynı ücret ve çalışma şartlarının olması, en kötü çalışma şartlarını bile kabul etmek zorunda bırakıyor kadınları.
Beyaz et üretiminde çalışan bir işçi kadın; “Aldığımız ücret yaptığımız işin karşılığında çok düşük, bunu biliyoruz ama etraftaki fabrikalarda da benzer ücret var. Sadece sendikalı olan işyerleri bizden fazla ücret alıyorlar. Bu işe girebilmek için zaten çok çileye katlandık. 9 yıldır çalışıyorum tazminatım yansın da istemiyorum. İnşallah bizler de sendikalı oluruz da düzeliriz diye bekliyoruz.”
Ülkemizde işsizliğin yaygın olması ve bunun yanında kadın işsizliğinin de fazla olması bu şartları kabul etmelerinde etken olabiliyor.
ILO 190 GIDA İŞÇİSİ KADINLAR İÇİN BİR İHTİYAÇ
Kadın işçilerin çalışma yaşamında karşılaştıkları en önemli sorunlardan biri de işyerlerinde yaşanan şiddet ve taciz. Bu kapsamda Uluslararası çalışma örgütü olan ILO’nun 190 sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi bir an önce hayata geçirilmeli ve uygulanmalıdır.
Çalışırken yaşadıkları sorunlar karşısında ve çalışma yaşamının insanileşmesi içinde kadınlar mücadelenin en önünde yer almaya devam ediyorlar. Farplas işçisi kadınlar, Migros depo işçisi kadınlar, tekstil işçisi kadınlar, çorap işçisi kadınlar gibi…
Eşit işe eşit ücret alıncaya kadar, daha insanca çalışılabilir ve yaşanabilir bir çalışma düzeni elde edene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
Gıda işçisi kadınların 8 Mart talebi: Eşit işe eşi...
Gıda iş kolunda işçi kadınlar eşit işe eşit ücret istiyor. Tacizsiz, mobbingsiz bir çalışma ortamı v...
Gıda işçisi kadınlarla anket: Evin ihtiyaçlarını k...
Gıda sektörünce çalışan kadın işçiler, zaten zorlu çalışma koşulları ve şiddetle boğuşurken pandemiy...
Gıda işçisi kadın: Fabrikada sabun yok, ‘Sabunu ev...
‘Arkadaşlarımla görüşüyorum. Onlar da korkuyorlar ama mecburlar, gitmekten başka çareleri yok yani....
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.