Gündemi takip etmekte zorlandığımız bu dönemde pek iç açıcı meseleleri tartışamaz olduk. Artan kadın cinayetleri, şiddet, yoksulluk, baskı, intiharlar gündemimizi ve tartışmalarımızı yönlendiriyor. Son olarak mafya-devlet tartışmaları alevlensede bizim biraz daha farklı bir çerçeveyle tartıştığımız AKP‘nin geldiği nokta ve ülkenin geleceği oldu.
Biz genç kadınların hayatının pandemiyle birlikte daha zor ve daha ağır dönemeçlere girdiği açık. Bununla birlikte etrafımızda bizimle birlikte hareket eden, AKP’li olduğunu söyleyip şimdi iktidarı eleştiren kadınlarla konuşuyoruz. Bunlardan biri de Esma. Esma ilk yıllarında yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücadele ederek yol alacağını söyleyen AKP’nin bugün hangi noktada olduğunu şu sözlerle değerlendiriyor: “Gün geçtikçe yoksullaşan bir ülkeye dönüştük. Bu yoksullaşmayı halkımız için ifade ediyorum elbette. Önceden AKP iktidarını adalet ve gelecek vadettiği için destekliyordum. Şu an ne adalet var ne gelecek. Kadın cinayetleri almış başını giderken bu cinayetleri önlemek yerine zeminlerini oluşturan bir AKP ile karşı karşıyayız. ‘Benim başörtüme karışmasınlar istediğim gibi yaşayayım’ derken benden farklı kadınların kötü şartlarda yaşamasını istemiyordum. Okul bittikten sonra kendime hiçbir gelecek görmüyorum. Hayatımız ve gençliğimiz bu kurstan o kursa para saçarak geçiyor.”
Esma’ya “Peki ne yapmalıyız?” sorusunu yönelttiğimde, “Bu işlerin partilerle çözülebileceğinden emin değilim” diyor. AKP’de Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı yapmış olan Ali Babacan’ın kurduğu Deva Partisinden bahseden Esma, Deva Partisinin söyleminin AKP’nin kuruluş dönemindeki söylemleri ve savunduklarıyla örtüşütüğünü söylüyor ancak tereddütünü de şu sözlerle dile getiriyor: “AKP’nin şimdi bizi getirdiği duruma bakın mesela. Bence Türkiye’de yaşayan herkesin yönetimde söz hakkı olması lazım.”
Esma ile sohbetimize Kübra dahil oluyor: “Ailem AKP’yi destekliyordu. Babam AKP’nin ilk başlarda çizdiği ideoloji ve fikriden çok saptığını vurguluyor. Daha önce işçileri ve halkı destekleyen AKP şimdi halkına, esnafına sırt çevirmiş ve iktidarını koruma peşinde. Umutsuzluk çok yaygınlaştı. Bu ülkeden gidelim fikri hemen hemen birçok gencin aklında.”
Kübra’nın söyledikleri üzerinden ona cevap veren Başak devam ediyor: “Ailenle AKP’nin geçmişi hakkında hemfikir değilim. Hiçbir zaman AKP’yi halkçı bir konumda görmedim. O dönem ekonominin daha kötü olduğu bir dönemdeydik onun için patates ve kömür işe yarıyor gözüküyordu. Şimdi yine patates startejisiyle devam eden bir AKP ile karşı karşıyayız. Ama bakın birçok çuvalı geri gitti.”
Gençlerin özellikle de genç kadınların kafası öyle söylendiği gibi karışık değil. Yöntem ve kurtuluş yollarını tartıştığımız zaman eksik baktığımız noktaları tamamlayabiliyor, yeni bir dünya ve gelecek için atacağımız adımları konuşabiliyoruz. Tartışmalarımızın sürdüğü bu süreçte emin olduğumuz bir nokta var ki o da bireysel olarak ve sadece oy kullanarak bir çözüm elde edemeyeceğimiz.
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Bu kir sömürünün kiri
Adile Doğan, işçi kadınların ortaya saçılan devlet-mafya- sermaye düzenindeki kirli ilişkilerle ilgi...
Bu Nazgullar da ne ki kadınların gördüklerinin yan...
Mafya-devlet-sermaye çetesinin kirli ilişkileri tek tek ortaya serilirken, halka ama en çok da kadın...
Bu duvarı biz yıkacağız
Bize dayatılan, örümcek ağına bulanmış o duvarları bizim yıkmamız; bize açlığı, yoksulluğu reva göre...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.