EÜ öğrencisi İrem: Saat başına 8 liraya günde 10 saat çalışıyorum
Ege Üniversitesinde okuyan ve aynı zamanda çalışmak zorunda İrem: Bir öğrenci, sadece hayatta kalmak için dahi neredeyse asgari ücrete ihtiyaç duyuyor, ancak verilen kredi/burs miktarı 650 lira.

Üniversite yaşamı denince; pek tabii öncelikle derslere gitmek, ders çıkışlarında ise arkadaşlarınla tartışmalar yürütmek, birlikte sıcak bir mekana gidip saatlerce sohbet etmek, sinemaya/tiyatroya yahut konsere gitmek, arkadaş grubunla okuduğun ortak bir kitap üzerine değerlendirmelerde bulunmak kısacası birlikte öğrenip, birlikte eğlenmek ve iyisiyle kötüsüyle okulu bitirip güzel anılar bırakmak canlanır akıllarda. İdeali, olması gerekeni ve öğrencilerin özlemini duyduğu da budur zaten.

Lakin, bin bir zorlukla kazanıp yerleşilen üniversitelerde ağırlaşan yaşam koşulları ve geçim sıkıntıları nedeniyle derslere dahi girilemeyen bir tablo var. Milyonlarca öğrenci; lütuf gibi sunulan 650 liralık kredi/burs ile yeme/içme, barınma, ulaşım ve ders materyallerini edinme gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamakta, dolayısıyla eğitim gördüğü süreç içerisinde aynı zamanda çalışmak durumunda kalmaktadır.

Ege Üniversitesinde sosyoloji bölümü öğrencisi olan İrem de bu tablodan etkilenen milyonlarca öğrenciden biri. Birinci ve ikinci sınıfta pek ihtiyaç duymadığını, ancak pandemiyle beraber yansımalarını daha ağır bir şekilde görmeye başladığımız kriz ile birlikte son iki senedir okurken aynı zamanda çalışmanın kendisi için bir zorunluluk haline geldiğini belirten İrem, bir kafede garsonluk yapıyor.

‘GÖRECE UYGUN OLMASI SEBEBİYLE ORTA HASARLI EVE ÇIKTIK’

Öncesinde KYK yurdunda kalmakta olan İrem, çalışmaya başlaması ve iş çıkış saatinin KYK giriş saatiyle uymaması nedeniyle eve çıkmak zorunda kaldığını aktardı. İrem, “İşten çıkışım geç saatleri buluyordu ve bu sebeple sürekli yurt idaresinden ihtar alıyordum. Çoğunlukla bu sebeple geceleri arkadaşlarımda geçirmek zorunda kalıyordum. Zaten yurtta yemek saatleri de kaçıyordu ve sadece duş alabilmek için gittiğim yurttan ayrılıp iki arkadaşımın yanına yerleştim” diye konuştu.

Okul çevresinde kiraların çok yüksek olduğunu ve görece uygun olması sebebiyle çıktıkları evin ise geçtiğimiz sene gerçekleşen depremden orta derecede hasar aldığını dile getiren İrem, “Geçenlerde yine deprem oldu ve bir arkadaşımızın duvarında yer alan çatlak daha da büyüdü. Apartman yönetimi toplantı almış ve sanırım yıkım kararı çıkacakmış. Nasıl taşınacağız, nereye gideceğiz, yeniden nakliye, depozito, kira girişi vesaire nasıl karşılayacağız bilmiyorum” dedi.

‘HAYATTA KALMAK İÇİN ASGARİ ÜCRETE İHTİYAÇ DUYUYORUZ’

Kendini okurken çalışmak zorunda bırakan koşullara dair sohbetimize devam ettiğimizde yaşamın giderek pahalılaşmasından yakınan İrem, “Her geçen gün yaşam daha zor hale geliyor. Bahsettiğim orta hasarlı ev için bile kişi başı 750 lira kira ödüyoruz. Yine kişi başı olmak üzere 300 lira faturalar için veriyoruz ve ne kadar soğuk olursa olsun doğal gazı açmıyoruz. Sadece ekmek, makarna, nohut, bulgur ve sebzeler gibi temel besin maddeleri için yaptığımız mutfak alışverişi dahi haftalık 250 lira falan tutuyor. Eğer ki, o hafta sağlıklı bir şeyler yiyelim dersek bu masraf daha da büyüyor. Tüm bunlara ulaşım masrafları da eklenince bir öğrenci, sadece hayatta kalmak için dahi neredeyse asgari ücrete ihtiyaç duyuyor, ancak verilen kredi/burs miktarı 650 lira” diye ekledi.

Hal böyle iken İrem, sürekli harçlık avanstan kullanmak zorunda kaldığını ve dolayısıyla her aya ekside başladığını ifade ediyor. Tüm bu koşulların sadece öğrencileri değil ailelerini de etkilediğini belirten İrem, çalışmak zorunda olduğunu şu cümlelerle anlattı; “Hayat sadece bize pahalı değil. Ailemin de yükü ağır ve ben de onlara daha fazla yüklenmek istemiyorum. Bu sebeple çalışmam gerekiyor. Hatta öyle ki, part-time dahi ihtiyaçları karşılamaya yetecek boyutta değil ve full-time çalışmak durumunda kalıyorum. Günde 10 saat çalışıyorum ve saat başına 8 lira kazanıyorum.”

‘KENDİME ZAMAN AYIRMAYI GEÇTİM DERSLERE DAHİ GİREMİYORUM’

Bir gününü nasıl planladığını ve gün içinde neler yaptığını sorduğumuz zaman İrem, “Sabah kavramım, gecem ve gündüzüm yok. Başlarda sabah ve öğlenleri derse gider, ders sonrası çalışırım diye planlıyordum. Ancak, 16.00 gibi iş yerine gittiğimde gece 02.00’de evde oluyorum. O yorgunluğun üzerine sabah doğal olarak uyanamıyorum. Öğlen uyanıp, duş alıp kahvaltı bile yapmadan tekrar işe gitmek durumunda kaldığım bir döngü oluştu. Öyle bir hal aldı ki; kendime zaman ayırmayı, sosyal faaliyetleri falan geçtim derslere dahi gidemiyorum. Online ders olursa iş yerinde açıyorum telefondan, ancak bu devamsızlık işlenmemesi için tabii ki, girip dinlediğimden değil” diyerek cevapladı.

Hiçbir şeye vaktinin kalmadığını, arkadaşlarıyla vakit geçiremediğini ve neredeyse uyumadan girdiği sınavlar neticesinde ders notlarının giderek düştüğünü ifade eden İrem, “Hayatımda film yok, dizi yok, kitap yok, yalnızca çalışmak ve koca bir yorgunluk var. Geçenlerde ailem çağırdı ancak biletler çok pahalıydı ve memlekete, ailemin yanına gidemedim. Sömestr tatilinde para biriktirmiş olursam ve çalıştığım yer izin verirse gideceğim” dedi.

‘SAĞLIĞIMIZDAN DAHİ ÖDÜN VERİYORUZ’
Derslerinden, arkadaşlarından ve ailesinden ödün vermek zorunda kaldığını dile getiren İrem, bununla da kalmadığını ve bu koşullarda sağlığından dahi ödün verdiğini söyledi. İrem, “Uyku düzeni yok, yemek düzeni yok ve sağlıklı beslenme yok. Vücudun direnci düşüyor haliyle. Makarna, ekmek, pilav yemekten kan değerlerim alt üst oldu. Öyle ki geçenlerde fena hasta oldum. İş yerindekiler fark etti ve gidip dinlenmem için izin verdiler. Ancak, para lazım olduğu için iyi olduğumu söyledim ve çalışmaya devam etmek zorunda kaldım” diyen İrem hem okumanın hem de çalışmanın zor olduğunu ifada etti.

Fotoğraf: Kişisel arşivi

İlgili haberler
Geçim derdi ‘İyi ki çocuk sahibi olmamışım’ dedirt...

Düdüklü tencerede biriken buhar ısısı gibi kadınların sabrı da öyle birikmiş. Herkes patlayacak yer...

Güvensizlikler içinde yaratılan güven ortamı

Her buluşmanın sonunda “Oh be, ne iyi geldi” duygusunu büyütüyor, kimi kadınlarda “en umutsuz olduğu...

Günün 6 saati neden yoldayım?

İnönü Üniversitesi öğrencisi Berivan, yolda 6 saat geçirmeden gidemiyor; okula devam etmesi için ona...