Sosyal medyada son yılların en yaratıcı işlerinden biri yapıldı birkaç gün önce. Kadınlar, #erkekyerinibilsin hashtagi altında, yıllardır kadın olarak kendilerine yönelik sözleri erkeklere uyarlayarak kadın olmanın ne demek olduğuna unutulmaz bir vurgu yaptı.
“Erkek yerini bilsin”, çok kalıp bir cümleden yola çıkarak, bir kadının doğduğu andan itibaren duyduğu her sözün, yaşamak durumunda kaldığı her davranışın anlatıldığı “tersine çevirme” olarak yerini aldı.
Öyle ya, bu sözle büyümedik mi her birimiz nesillerdir? “Kadın yerini bilecek” sözü değil mi her birimizin kulağına öyle ya da böyle işlenen? Bize biçilen yer ve toplumda kadınlara biçilen sınırların kalıbıdır “Kadın yerini bilecek” sözü en nihayetinde.
Bunu bir de ters yüz edince, durumun aslında absürd olduğu, eşitsizliğin ne kadar da garabet bir tablo yarattığı ortaya çıktı. İş hayatından, ev içindeki iş bölüşümüne, araç kullanıp park etmekten, boşanmış olmaya kadar hayatın her alanında kadınlara söylenen sözler erkeklere söylenince durum sanki daha bir ortaya çıktı.
Biz kadınlar için de “Ne çekmişiz, ne çekiyoruz arkadaş” duygusu yarattı galiba. Bazen içinde yaşadığımız şeyin o kadar içinde kayboluruz, anormallikler normal gelmeye başlar ya, başka bir hayatı unutuveririz, doğru olmayan, yanlışlarla dolu olan şey gerçeğimiz olur ya hani, belki de öyle…
“Kocam ev işlerinde bana hep yardımcı olur, şahane salata yapar” cümlesi, tersinden yazılınca, ev işlerinin esasen kadının görevi olduğu, erkeğin en mükemmel halinin yardım eden, etme lütfu gösterenler olduğunu bir kez daha gösterdi. Bunun normal olmadığı açık değil mi? Neden ev işleri kadının esas işi ki mesela ?
Yıllarca kendimizi açıklamak, anlatmak zorunda kaldığımız her şey ortalığa döküldü. Çok iyi oldu, eğlendik, trajikomik hale güldük biraz da. Kendimizle de yüzleştik, yıllardır maruz kaldığımız bu eşitsizliğin ne kadar da daraltıcı, bunaltıcı, absürt olduğunu bir kez daha gördük.
Hiç kimsenin “yerini bilmesi” gerekmediği, kadın ve erkek her ikisinin eşit olduğu, cinsiyet nedeniyle ayrım yapılmasının, eşitsiz davranışlara maruz bırakılmasının ne kadar saçma olduğunun anlaşılması idi yapılmaya çalışılan.
KADEM’İN İNANDIĞI DEĞERLER, GÖRMEZDEN GELDİĞİ EŞİTSİZLİK....
Tabii bu duruma karşı çıkışlar gecikmedi; belediyelerin bu kampanyaya katılan sosyal medya mesajlarına ciddi ciddi yanıtlar yazanlar da oldu, rahatsızlığını dile getiren mesajlar da yazıldı. Kadınların eşitsizliğinin bu kadar gün yüzüne çıkmış olması mutsuz etti bir kesimi açıkça.Bir noktada, kendisine kadın örgütü adını veren KADEM de eleştiri kervanına katıldı. Sosyal medya hesaplarından aynen aktarıyorum, şu mesajı paylaştılar; “Adalet ve hakkaniyet ölçüsünde kadın ve erkeğin toplum içindeki varlığı, karşılıklı saygı ve anlayıştan geçer. Bir empati vurgusu olarak ortaya çıkan #erkekleryerinibilsin akımı inandığımız değerleri zedeleyecek boyuta ulaşmıştır. Bu durumu kınıyor ve reddediyoruz.”
Kampanyanın, “inandığımız değerleri” zedeleyecek boyuta ulaştığını tespit etmişler ve bu durumu kınayıp, reddetmişler! “İnandığımız değerler” dediklerine göre inanılan değer bu durumda açıkça cinsiyet eşitsizliği oluyor.
Bu durumu bu kadar açıkça ifade etmiş olmaları nedeniyle teşekkür borçluyuz kendilerine. Daha açık söylenemezdi gerçekten, daha net anlatılamazdı. Kadınların uğradığı eşitsizliği bir değer olarak kabul ettiklerini ilan etmiş olmaları, bundan sonra kadınlara dair söyleyecekleri her bir sözün nereye konulacağına ilişkin şahane bir ipucu oldu. Gelen tepkilerden olsa gerek, sonradan bir mesaj daha paylaştı KADEM sosyal medya hesabından; aslında bu mizahi mesajlar onların da çok ilgisini çekmişmiş de onların rahatsız olduğu “ayet-hadislerle” alay etme seviyesine varanlarmış… “Ayet-hadisler” dediğinin ise kendine din adamı diyen kimi zatların uydurduğu, inançlı insanların “Böyle bir şey yok” diye karşı çıktığı şeyler olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla KADEM’in karşı çıkışında zarfa değil mazrufa bakmak gerekiyor; kadın-erkek eşitliğinin kabul edilmemesi için canla başla çalışan, “cinsiyet adaleti” uydurmasını eşitliğin yerine koymak için elinden geleni yapan KADEM’in asıl rahatsızlığı her kesimden kadının eşitsizliği yerlere seren bu “terse çevirme”dir.
KADEM’E SORULAR
KADEM’cilere sormak gerekir şimdi, ülkede kadınların yaşadığı tonlarca sorun varken, kadın cinayetleri, yoksulluk, işsizlik diz boyuyken, her yeni gün kadınlar için eziyet anlamına gelirken, çocuk istismarcılarına af tartışması açıktan yapılırken neden tek bir kınama ve reddetme tutumu göstermediniz? Ülkede kadınlara dair gündemde kınayıp, reddedeceğiniz tek bir konu bu mudur?Soruların yanıtı açıklamalarında gizli elbette. Kadınların uğradığı eşitsizlik onların inandığı değerler sonuçta. Politik olarak ait oldukları siyasal düşünce de bunu söylüyor ve uyguluyor on sekiz yıldır.
“Kadınların yerini bilmemesi”ne nasıl sinirlenmiş olduklarını bir kez daha görmüş olduk. KADEM’in bir kadın örgütü olmadığı da kayıtlara bir kez girmiş oldu. Zaten mevzu da bu sanki. On sekiz yıldır kadınlara biçilmek istenen giysiye kadınlar girmemekte ısrar ediyor, sürdürülen bu isyan da kınanacak, reddedilecek bir şeye dönüşüyor iktidarın gözünde.
Söylemeye gerek yok ama bir kez daha ifade edelim, kimsenin böyle aşağılayıcı, böyle yalnızlaştırıcı, küçük düşürücü, insanın yaşama hevesini elinden alan bir yere sıkıştırılmamasını istiyoruz biz. Bu “yere” sığdırılmasın istiyoruz hayatlarımız. Kadın, erkek ve tüm cinsiyet kimliklerinin, herkesin aynı haklara sahip olduğu, en küçük bir ayrımcılık yaşamadığı bir hayat istiyoruz. Mesele bu kadar basit.
Kadınlar olarak yerimizi falan bilmeyeceğiz, tam bir eşitlik elde edinceye kadar da her biçimle, her yöntemle mücadele edeceğiz. Bu dert oluyorsa bazılarına, bırakalım dertlensinler, ellerimize sağlık bu arada…
İlgili haberler
Mağdur yasasından maraz doğmadan....
Yasa yapmak yetmez, ‘çok yasa çıkarmış olmakla’ övünmek yetmez! Biz kadınlar göstermelik yasaların k...
İstanbul sözleşmesine saldırılar: Kadına şiddet mü...
Sözleşmenin yok edilmesi demek Türkiye’nin kadına yönelik şiddete karşı tüm yükümlülüklerinden kurtu...
Hükümetin şiddeti önleme planında eşitlik yok, mer...
2019 bitmeden Adalet Bakanlığı, 2020’nin ilk günü İçişleri Bakanlığı şiddetle mücadele genelgesi yay...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.