Esenyalı’dan yardım günlüğü: Mahalleli oy verdiklerine değil kadınlara güveniyor
Esenyalı’da yaşlısından gencine, işçisinden çalışmayanına kadınlar, deprem bölgelerindeki insanlarla dayanışma sağlamak için seferber oluyor, ancak bunu yaparken de yetkililere sordu: Neredesizin?

İstanbul’un fırtınalı gecesinden dolayı pek uyuyamadık. “Aslında kapını pencereni kapat uyu ama nerede? Bu kadar şiddetli bir fırtına neyin nesi ki?” Daha 15 gün öncesine kadar bahar havası yaşanıyordu. O zaman da endişeliydik. “Ya bu havalar normal değil yine ne olacak kim bilir?” diye endişemizi daha nasıl büyütürüz üzerine uzun sohbetler ediyoruz. Ama bence çok haklıyız tıpkı havası gibi artık neyi normal ki bu ülkenin.

Sanki 6 Şubat sabahına alacağımız bu kötü haberlere kendimizi hazırlamışız. Sabah Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyelerinin feryatları sarstı bizleri. Bir yerden sonra televizyon izlemeyi bırakıp derneğe koşuyoruz. Çünkü mahallenin dört bir yanından gelen telefonlarda sürekli “Ne toplayacaksınız? Ne getirelim?” diye soruyordu insanlar. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikasının (BİRTEK-SEN) dayanışma çağrısını ve yayınladıkları ihtiyaç listesini gördük. Kışlık kıyafet, çocuk bezi, battaniye, kadın pedi vs. yaptık çağrımızı ve dayanışma büyüdü. Delice yağan yağmura rağmen bebeğini evde bırakıp elindeki poşeti uzatan genç kadının “Ben bir tek size güveniyorum” sözü üzerine “Sadece bize mi?” diye sorduğumuzda “Evet” diyor genç kadın ve devam ediyor: “Çünkü diğer kurumlar yeni şeyler istiyor ama biz yoksul insanlarız yenimiz yok. Ama bir şey yapmadan olmaz dedim ve bebeğimin yarım kalan bez paketini getirdim”.

“Biz bu belediyeye oy verdik ama açıkçası güvenemiyoruz” diyen ablamız ise “Nerede bu deprem vergileri” diyerek ağlıyor. Her gelenin gözü yaşlı içi sızlıyor. Öyle kimse vicdan rahatlatmaya gelmemiş. Derneğe getirdikleri bir çift çorabın bir bebeğin ayağını ısıtmasını bir derde derman olmasını istiyorlar.

SORMAKTAN VAZGEÇMEYELİM: DEPREM VERGİLERİ NEREDE?

400’ü aşkın kadın, genç, esnaf 5 saat içinde derneği dayanışmayla doldurdu. Üniversiteye hazırlanan Ceyda, okul tatil olduğu için cebindeki harçlığı ile bir koşu aldığı ıslak mendili getiriyor. Gül, fabrikadan yeni çıktığını ayağının tozuyla derneğin yolunu tuttuğunu ağlamaktan çalışamadığını söylüyor.

Bir diğer fabrikadaki kadınlar, “Yardım için evden izin aldık” diyorlar. Annesinin de içi sızlamış ve “Ne gerekiyorsa yapın” demiş. Öyle kolay evden izin alınamaz normalde. Orta okul öğrencisi Eylül, dolabından en kalın kıyafetlerini seçip gelmiş. Her gelenin ağzından dökülen ilk cümle “Nerede bu deprem vergileri?” oluyor. “Bu ülkenin gerçeği deprem değil mi? Nasıl bir ülke ki deprem olduğunda ilk çöken yeri hastane, okul olur. Bakın yine olan garibana olacak” diyorlar. Garibandan kast yoksul olan. Hemen Elazığ depremi hatıra geliyor. Sahi o insanların mağduriyeti ne zaman giderilmişti? Ya da giderildi mi? Bir de Van vardı. İnsanlar 3 yıldan fazla çadırda yaşadı. Bunlar tek tek geliyor akıllara. “Biz daha kaç tane böyle acı yaşayacağız” diyor ve soruyor gözü yaşlı Fatma. Rant soygun ve yolsuzluğun sonucu hep garibana hüsran. Milletimizin başı sağ olsun ama sağ kalacak baş yok artık. Bu nedenle sormaktan vazgeçmemeliyiz. Deprem vergileri nerede? Deprem bağıra bağıra geliyor derken yetkililer nerede? Arama ve kurtarma çalışmalarının bu kadar yetersiz olmasının sorumlusu kimler? Bu ülkenin emekçileri, rantçı siyaset yapanlar kışkırtmadığı sürece, bir araya gelmeyi de bilir, dayanışmayı da büyütür, hiç tanımadığı insanların acısında bağrında taşır.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Depremzede sesini duyurma, iktidar sansür peşinde:...

Doç. Dr. Ceren Sözeri, halkın nafile de olsa ciddi bir sansür çabasıyla karşı karşıya olduğuna dikka...

Malatya depremin ikinci gecesi: Çadır yok, ekmek y...

‘Görevli kurumlar gece boyunca uğramadı enkaz alanına. En temel ihtiyaçlardan mahrum kar altında ted...

Bölge illerinde depremin 2.günü| Maraş'taki iki de...

Maraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler birçok ilde hissedildi, yıkıma ve can kay...