Denizli Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi 8 Mart öncesi etkinlikle bir araya geldi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün bir günle sınırlandırılmaması gerektiğini düşünen kadınlar yaptıkları dayanışma gecesinde kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze karşı ortak bir ses verme, birlikte mücadele etme talebi öne çıktı. Kadınlarla konuştuk.

Denizli Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesinden Mükerrem YOLLU: Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve emek sömürüsünün her geçen gün arttığı bir ülkede yaşıyoruz. OHAL döneminde ise kadın cinayetlerinin ve tecavüz olaylarının öncesine göre daha fazla arttığı, önlenmesi gereken olayların OHAL bahanesiyle sansür ve baskılarla görünmez kılınmaya çalışıldığı bilinen bir gerçek. Kadın sorunu 25 Kasım ve 8 Mart’larla sınırlandırılamaz. Kadın işçiler üzerindeki emek sömürü ve kadına yönelik şiddet günden güne artıyor. Kadınların bir araya gelerek ortak ses çıkarması önüne engeller koyan iktidara karşı bizler de yeni olanaklar yaratmak zorundayız. Bu bağlamda atılacak en ufak adım dahi kıymetlidir. Bu gece burada düzenlediğimiz dayanışma etkinliği de bu amaca hizmet etmektedir.
Pamukkale Üniversitesi Öğrencisi Dilek: 8 Mart günümüzde bir eğlence, indirim günü haline geldi. Bugünün bize armağan edildiği gibi bir algı yaratılıyor. Bu yıl Meclisten geçen yasaları düşündüğümüzde bu 8 Mart farklı bir anlam, farklı bir önem taşıyor. Birçok şeyin haftası kutlanıyor, ama emekçi kadınlar günü sadece bir gün. Bence 8 Mart bir güne sıkıştırılamayacak kadar önemli bir gün. Dünya emekçi kadınlar gününde emekçi kadınlar unutuluyor. İşçi kadınlar tüm gün çalışıyor. Sosyal hayatı olan kadınlar hiç değilse gül alabiliyorken benim annem akşama kadar çalışmak zorunda. 8 Mart ele alınırken adındaki ‘emekçi’ kavramı özellikle hatırlanmalı diye düşünüyorum.