'Elimden oyuncak bebeği aldılar, canlı bebek verdiler'
Hastanenin bekleme salonunda karşılaştığım Suna, çocukluğunun nasıl çalındığını, yaşadığı istismarı anlattı.

Bilmem fark ettiniz mi, son yıllarda kadınlar daha isyankar, korkusuz ve yüksek sesle paylaşıyorlar yaşanmışlıklarını. Suna ile bir hastanenin bekleme salonunda tanıştık, ellili yaşlarında olduğunu söyledi fakat daha büyük gösteriyordu. O, çocukluğu çalınanlardan sadece biriydi. Yorgundu, hastaydı, yaşamdan usanmıştı. Ayakta durmakta zorlanıyordu, oturması için ona yerimi vermeyi önerdim. O, “Sen kalkma, yanına ilişirim” dedi. Yanıma oturduğu yarım saat içinde ortaya o kadar çok acı döktü ki o gittikten sonra bir süre kendimi toparlayamadım.

Suna daha beşinci sınıfı bitirdiği yılın yazı bir "Almancıyla" evlendirilmiş. Okuma özlemi kapanmayan bir yara olarak içinde kalmış. “Gözüm okul yollarında kaldı. Asla unutamam, beni yüzük almak için kuyumcuya götürdüklerinde bir kırtasiyenin önünden geçtik. Rengarenk kalemler vardı, içeri girmek istedim. Kaynanam kolumdan çekiştirerek engel oldu” dedi, uzaklara baktı. “Evlendikten bir yıl sonraydı, hamile olduğumu benden önce kaynanam anlamış; çocuktum, nasıl anlayacaktım ki? Beni doktora götürdü. Biz jinekolog kapısında beklerken bir kadın yedi, sekiz yaşlarındaki kızıyla geldi. Kızının elinde çok güzel bir oyuncak bebek vardı. Benim hiç olmadı. Bebeğe dokunmak istedim; kızın yanına yaklaştım. Beraber bebekle oynamaya başladık. Kaynanam fark etti, burnumdan getirdi. Tam bir ay ayağımı evin eşiğine atamadım. Bebekle oynadığım için eve hapsedildim” derken yüzü artık ifadesizdi.

“Süslü oyuncak bebeklere dayanamıyorum, bugün elime geçse yine oynamak isterim. Elimden oyuncak bebeği aldılar, canlı bebek verdiler. Oysa ben oyuncak bebeklerle oynayacak kadar çocuktum.” Yüzündeki derin çizgileri göstererek “Bak, bunlar çocukluğumda yaşadığım travmaların izleri” dedi.  Suna’nın içinden atmak, silmek, yok etmek istediği ne çok acı, gözyaşı vardı.
Hikayesini tamamlayamadı, sırası geldi. Yerinden kalktı, ayakta “Sırtımdaki kamburu attım, ama çocukluğumu, gençliğimi kurtaramadım. Geriye kalan ömrüm mü? O da böyle hastane kapılarında tükeniyor…” dedi ve gitti. Çocukların oyuncaklarla oynayacağı, karanlık, çirkin ellerin çocuklarımızın bedeninden uzak olacağı, aydınlık yarınlar dileğiyle...

Fotoğraf: Unsplash

İlgili haberler
DOSYA | Çocuk istismarı politiktir! Karanlık ağlar...

Çocuk istismarını daima gündemde tutmak, sorunu doğru tarif etmek, anlamak ve anlatmak gerekiyor. So...

Temel hedef istismarı önlemek ve çocuğu korumak ol...

Çocuk istismarı alanında çalışan uzmanlar bir araya geldi: ‘Etkin çocuk koruma sistemi hayata geçiri...

İstismara karşı yanılgılarımız, gözden kaçırdıklar...

Sincan’dan mektup yazan bir rehber öğretmen istismara karşı bizim de yapabileceklerimiz olduğunu söy...