Ekmek ve Gül ve uluslararası kadın örgütlerinden 8 Mart açıklaması
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün ardından Ekmek ve Gül'ün de içinde olduğu uluslararası 10 kadın örgütü ortak açıklama yayınladı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün ardından Ekmek ve Gül'ün de içinde olduğu uluslararası 10 kadın örgütü ortak açıklama yayınladı. 8 Mart'ın ardından yayınlanan açıklamada, uluslararası kadın mücadelesi ve dayanışmasına vurgu yapıldı. İran'da veya İran dışında faaliyet göstern İran kadın örgütleri Osyan, Belcuç Kadınlar Örgütü, Kafesi Yak, Je Kolektif, Sürgünde Gençler, Eşitlik, Nahid için özgürlük, Uxan gibi örgütlerin de yer aldığı açıklamanın tamamı şöyle:

Bizler, Mart 1911'den bu yana, dünya çapında oy hakkı için sokaklara çıkan kadınların, Lawrence’daki kadın işçilerin, ekmek ve barış talebi için mücadeleyi sürdüren milyonlarca kadının yolunun devamıyız. Binlerce yıldır erkek egemenliği altında yaşadık. Bu baskıcı ilişki; dinle, fıtratla, hatta sözde bilimle meşrulaştırılırken...
Moskova'daki 2’nci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı üzerinden 103 yıl geçiyor, tıpkı İran’da Humeyni’nin “zorunlu başörtüsü” fetvasına karşı 8 Mart’ta sokaklara dökülen kadınların mücadelesi üzerinden 45 yıl geçtiği gibi...
Bizler, Mahsa Amini (Jina) isyanında İslam Cumhuriyeti'ne karşı tutumumuzu açıkça ortaya koyan ve “Zorunlu örtünme gibi hükümetinizin sembolü haline getirdiğiniz bütün baskı unsurlarını yakacağız, düzeninize son vereceğiz” diye haykıran kadınlarız.
Ataerkillik ve onun bağlı olduğu sermaye düzeni İran'da zorunlu başörtüsü, Afganistan'da kadınların eve hapsedilmesi ve eğitimden mahrum bırakılması, Türkiye'de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin artması, Filistin'de savaş, kadınların tecavüze uğraması, Meksika'da kadınların kaçırılması, Arjantin'de Milei iktidarında kadınların kürtaj hakkına saldırması ve Amerika'da kürtaj hakkının yasaklanması şeklini aldı. Avrupa'dan (İtalya, Hollanda ve Fransa) Çin'e, “kadının aile ve ailedeki geleneksel rolüne geri dönüş” ibareleri siyasi tartışmalara manşet oldu ve dünya çapında milyonlarca kadını ve LGBTİ+’yı baskı altına aldı.
Dünyada yalnızca düşük gelirli bakım işleri değil, aynı zamanda esnek ve güvencesiz, kayıt dışı işler ve fuhuş da kadınların payına düşüyor. Sermaye ve onun ataerkil karakteri evrenseldir, kadınların mücadelesi de öyle!
Ataerkil bir karaktere sahip olmadan varlığını sürdüremeyen kapitalist sistem, onlarca yıldır süren ekonomik-toplumsal değişimlere ve kadınların elde ettiği en ufak haklara bile vahşice ve baskıcı bir şekilde saldırıyor ve kadınları boyunduruk altına alma kültürünü yayıyor.
Özellikle kapitalist krizlerin ve emperyalist rekabetin yeni düzenlemelere muhtaç olduğu günümüzde, bu sistem, ürettiği sorunlara yanıt vermek için sürekli olarak, kökten dinci hareketlerden faşizme kadar gerici alternatifler üretmeye devam ediyor. Bu yanıtlar sadece kadınların hayatını tehdit eden yanıtlar değil, tüm insanlığı tehdit ediyor.
Bugün Filistin, bu rekabetin kanlı noktalarından biridir. Filistin’de "insani yardım" sıralarında bekleyenlere bombalar yağıyor. Emperyalizm ve ona bağlı olan ülkelerin, ister otokratik ister sermayeye bağlı "laik ve demokratik" hükümetlerin kadınlar için yarattığı bu cendereye ancak enternasyonal mücadele ve dayanışmayla karşılık verebiliriz.
Dünyada kadınlar; ataerkillikten, baskı ve sömürüden, geleneksel ilişkilerin dayatılmasından ve köhne değerler zincirinden kurtulmak için tek vücut olmalı. Gelin hep birlikte birleşelim, soruna ve çözüme dair odağımızı birleştirelim. Odaklı mücadele olmadan kadınların potansiyeli, hakim sınıf tarafından emiliyor ve boşa harcanıyor.
Nasıl ki bu 8 Mart'ta kapitalizme ve onun içindeki ataerkilliğe karşı ortak mücadelemiz için sokaklara çıkıp haykırdıysak, yine mücadeleyi büyüterek sürdürelim!


Fotoğraf: Ekmek ve Gül